Soru: Bir yazar diyor ki:
(Zenginin evi yoksa, kirada oturuyorsa ona
zekât düşmez. Ev, onun ihtiyacıdır. Nakit tasarruflarında zekât oranı % 2.5
tur. Ev almak için biriktirilen para için bu oran büyük yekun tutar. Ev alana
kadar bu para bence zekâttan muaf tutulmalı. Kur’anda nisapla ilgili bir
âyet yok. Ancak nisabı açıklayan hadisler ile Peygamberin uygulaması ve
fıkıhçıların görüşleri var. Hazret-i Peygamberin uygulaması, kendi döneminin
ortalama zenginlik ölçüsünü veren ictihadına dayalıdır. Peygamberin ictihadı
bağlayıcı değil, yol göstericidir. Yani değişmez bir ölçü değildir. Nisap,
günün şartlarına göre yeniden tespit edilmelidir.)
Kur’an’da nisap miktarı yok diyor. Kur’anda beş vakit
namazın vakitleri de yok. Ama Resulullah
bunu bildirmedi mi? Onun bildirmesi niye bağlayıcı olmuyor ki? O zaman namaz
vakitleri de, namazın farzları da bağlayıcı olmaktan çıkarılıp bir reform mu
yapılmak isteniyor? Bu yazarın görüşleri doğru mudur?
CEVAP
Deveye boynun eğri demişler, nerem doğru ki demiş.
Yukarıdaki görüşler tamamen yanlıştır. Yazar, asırlardır gelen fıkıh
kitaplarının hiç birine itimat etmiyor, fıkıhçıların görüşü diye basite alıyor.
Hatta Resulullah efendimizin
hükümlerine bile, ictihad diyor, bağlayıcı olamaz diyor. Bunlar değişmeli
diyor. Yazara hadis-i şerifleri bildirsek bağlayıcı değil diyecek. Mezhebimizin
fıkıh kitaplarını delil getirsek, onlar birer görüş, benim de görüşüm var
diyecek. Adam mezhep falan kabul etmiyor ki.
Ama biz mezhebe inanan, Resulullahın
koyduğu hükmü bağlayıcı ve fıkıh kitaplarını senet kabul eden okuyucularımız
için, bütün muteber fıkıh kitaplarında yazılı olan mezhebimizin hükümlerini
bildiriyoruz:
1- Altın, gümüş ve ticaret eşyasında
zekât nisabı kırkta birdir.
2- Koyunda kırkta
bir, sığırda otuzda bir,
beş devede de bir koyun.
3- Madenlerde beşte
bir, toprak mahsullerinde onda birdir.
Parayla sulanırsa yirmide bire
iner.
Burada bildirilen zekâta tâbi mallar çok ucuzlasa da,
çok pahalı olsa da yine oranları kıyamete kadar değişmez. Mezhepsizler beğenmeyip
değiştirse de, değişmiş olmaz.
Öyle zenginler var ki, parayı eve yatırmıyor, eve
vereceği para ile ticaret yapıyor veya tahvil senedi falan alıp ev kirasından
fazla kâr getiriyor. Bu yazara göre, böyle zenginler de, evi olmadığı için
zekât vermez.
Muteber fıkıh kitaplarında para ne için biriktirilirse
biriktirilsin, nisabı buluyorsa zekât vermek gerektiği yukarıdaki yazıda
bildirildi.