Zekât verip alırken şunlara dikkat etmeli:
1- Gayrimüslime zekât verilmez. [Zimmi, İslam
devleti uyruğunda olan, gayrimüslim vatandaş demektir.] Zimmi varken, zimmiye
zekât hariç, fitre,
kefaret, nezir [adak] ve sadaka verilirdi. Bugün, dünyada zimmi yoktur.
2- Zekât verilecek kimseyi araştırmak gerekir, zan
üzerine zekât verilmez. Zengine, ana baba, evlat gibi yakına veya Müslüman
olmayana zekât vermek sahih değildir. Ancak zekât verilecek kimseyi
araştırarak zekâtını verdikten sonra, bunun zengin veya gayrimüslim olduğu
anlaşılsa da, verilen zekât sahihtir. Araştırıp verdiği için, tekrar vermesi
gerekmez.
3- Zekâtta salih akrabayı tercih etmeli, çünkü zekâtı,
salih olan fakir akrabaya vermek daha sevabdır. Hadis-i şerifte, (Fakir akrabası varken, başkalarına verilen zekâtı, Allahü
teâlâ kabul etmez) buyuruldu. Yani zekât borcundan kurtulursa da,
zekâttan hâsıl olan büyük sevaba kavuşamaz. Salih fakir akraba yoksa başka
salihleri tercih etmeli.
4- Fakire verilen altın, onu zengin edecek kadar
fazla olmamalı. Borçsuz fakire nisap miktarı yani 96 gram altın veya
daha çok zekât vermek, mekruh olur. 10
gr altın borcu varsa, 100 gr altını alması mekruh olmaz.
5- Zekât verirken, zekât demek gerekmez, hediye
dense de caizdir.
6- Bir günlük yiyeceği olanın, zekât veya sadaka
istemesi haramdır, fakat istemeden verilen sadakayı, zekâtı alması
caizdir. Zekâtı mümkünse, salih olan muhtaçlara vermeli.
7- Fakire zekât için altın verip, tekrar onu ucuza
satın almak mekruhtur.
8- Fakirdeki alacağını zekâta saymak caiz olmaz.
Fakirde alacağı olan zengin, fakire borç senedini verip, (Alacağımı zekât olarak sana verdim. Sen de borcuna karşılık
kabul et) dese, fakir de kabul etse, zengin zekâtını vermiş olmaz, çünkü
zekât, borç senedi vermekle, razı olmakla verilmiş olmaz. Ancak mal teslim
etmekle verilmiş olur. Bu zenginin, zekâtını fakire vermesi, fakirin de,
aldıktan sonra, tekrar zengine geri vererek borcunu ödemesi gerekir.
9- Fakirde alacağı olan, fakirin, borcunu vereceğine
güvenemiyorsa, güvendiği birini fakire gösterip, (Zekâtını
almak ve borcunu ödemek için, bunu vekil yap) der. Zekâtı bu vekile
verir. Vekil de, zengine geri vererek, fakirin borcunu öder. Böylece hem zekât
dine uygun verilmiş, hem de, fakirin borcu ödenmiş olur. (Dürr-i yekta, Mizan-ı kübra)
10- Ev kirasını ödeyemeyen fakir kiracıya, mal sahibi,
kirayı almadan bağışlasa, bu para zekât yerine geçmez, sadaka olur. (Redd-ül-muhtar)