Soru: Zekât borcu varken
sadaka vermek, Ramazandan oruç borcu varken nafile oruç tutmak ve diğer farz
borcu varken nafilesini yapmak caiz midir?
CEVAP
Caiz değildir. Çünkü farzın önemi büyüktür.
Hadis-i şeriflerde buyuruluyor ki:
(En
faziletli cihad farzları ifa etmektir.) [İ. Ahmed]
(Herkes
nafile ile meşgul iken, siz farzları yapmaya çalışın!) [Miftah-ün-necat]
(Farzı
yapmakla Allah’a yaklaşıldığı gibi, hiçbir şeyle yaklaşılamaz.) [Beyheki]
(Farz
namaz borcu olanın, nafile namazı kabul olmaz.) [Dürret-ül fahire]
(Kıyamette
önce namazdan sorulur. Namaz doğru kılındı ise, kurtulur, namaz bozuksa perişan
olur.) [Hakim]
Hazret-i Ebu Bekir,
Hazret-i Ömer'e yaptığı vasiyette buyurdu ki:
(Allah’ın
gece yapman gereken hakkını gündüz yapsan ve gündüz yapman gerekeni de gece
yapsan kabul etmez. Üzerine farz olan ibadetleri ödemeden nafile ibadetini
kabul etmez.) [Kitab-ül Harac]
İmam-ı
Rabbani hazretleri buyurdu ki:
(Nafilelerin
farzlar yanındaki değeri, okyanus yanında bir damla gibi bile değildir.) [m. 260]
(Nafile
ibadet, bir farzı terk etmeye sebep olursa, ibadet olmaz, zararlı olur.) [m. 123]
Şu halde, bir
insanın bir lira zekât borcu olsa, bu farz borcunu ödemeden, bir milyon cami
yaptırsa, milyonlarca insana, milyarlarca sadaka verse kabul olmaz.
Hiçbir mazereti
yokken, Ramazan-ı şerifte bir gün oruç tutmayan, ömür boyu nafile oruç tutsa
kabul olmaz. Hatta Ramazandaki farz orucunu kaza ettikten sonra, yine her gün
oruç tutsa, Ramazan-ı şerifte tutmanın sevabına kavuşamaz. Kaza edince, yalnız
borçtan kurtulur. Ramazanda tutmuş gibi sevap kazanamaz. Çünkü Peygamber efendimiz buyuruyor ki:
(Ramazanda
bir gün oruç tutmayan, onun yerine bütün yıl oruç tutsa, o bir günkü sevaba
kavuşamaz.) [Tirmizi]
Seyyid
Abdülkadir-i Geylani hazretleri buyurdu ki:
(Farz
namaz borcu olanın nâfile kılması, doğumu yaklaşmışken, çocuğunu düşüren
hâmileye benzer. Artık bu kadına, hâmile de, ana da denmez. Bu kimse de böyle
olup, farz namazlarını ödemedikçe, Allahü teâlâ, onun nâfile namazlarını kabul
etmez.) hadis-i şerifi gösteriyor ki, farz borcu varken
nafile ile meşgul olmak ahmaklıktır. Kaza borcu olanın nafile kılması,
alacaklıya, borçlunun hediye götürmesine benzer ki, elbette kabul olmaz. Mümin,
bir tüccara benzer, farzlar sermayesi, nafileler ise kazancıdır. Sermaye
kurtarılmadan kâr olmaz.) [Fütuh-ul-gayb m. 48]
Yolculuğa çıkarken
iki rekat namaz kılmalıdır! Kazaya kalmış namazı varsa, kaza kılmalıdır! Çünkü
kaza borcu var iken, nafile kılmak ahmaklıktır. (Bey
ve Şir’a risalesi)
Dört mezhebin fıkıh
bilgilerinde mütehassıs olan Seyyid Abdülhakim Arvasi hazretleri, (Yıllarca kaza borcu olan, sünnetleri kılarken, kaza
namazına niyet ederek kılmalıdır. Böyle niyet etmek, dört mezhepte de gerekir)
buyuruyor.
Sünnetleri kılarken
kaza namazına da niyet etmek gerektiği, Trablus Fetva emini Ramiz-ül-mülk'ün,
Eşşihab'daki fetvasında da bildirilmektedir. Tatarhaniyye'de, (Sünnet kılarken kaza namazına da niyet etmek daha iyidir)
deniyor. (Uyun-ül-besair s. 103)
Sünnetleri
kılarken, kazaya niyet edilirse, sünnetler de kabul olur. (Fetava-i kübra)