Soru: Dinimiz, kadının nasıl kapanacağını açıkça
bildirdiğine göre bunun tartışması niçin yapılıyor? Tesettürü inkâr eden dinden
çıkmaz mı?
CEVAP
Kadınların tesettürü kesin olarak açıklanmıştır.
Tesettürle ilgili âyet-i kerimeleri Peygamber
efendimiz açıklamış, âlimler de bizlere bildirmiştir. Bu husustaki
tartışmalar kasıtlıdır.
Kur'an-ı kerimde genel olarak her şey, kısa olarak
bildirilmiştir. Bunları Peygamber efendimiz
açıklamış, o günden beri uygulanmıştır.
Kur'an-ı kerimde mealen, (Sakın
ana-babana öf deme) buyuruluyor. (İsra 23)
Bir kimse, ana-babasına öf demese, fakat sopa ile
dövse, sonra da (Ben öf demediğim için, Kur'anın
emrine uydum) dese, bu kimse Kur'ana uymuş mu oluyor? Âyet-i kerimenin
manası, (Ana-babanızı üzmeyin hatta onlara öf bile
demeyin) demektir. (Beydavi)
Bunun için Kur'an-ı kerimdeki bir âyetin hükmünü
öğrenmek için Kur'an tercümesine bakmak çok yanlış olur. Herkes Kur'an-ı
kerimden hüküm çıkarabilseydi, hadis-i şerifler lüzumsuz olurdu.
Hırsızlık suçtur. Bir hakim, kanunları esas almadan,
sırf Anayasaya göre bir hırsıza ceza veremez. Çünkü hırsızlığın cezası açıkça
Anayasada bildirilmemiştir. Birçok hükümler kanunlarla açıklanmıştır.
Bunun gibi, dinimizin bir hükmünü öğrenmek için herkes
Kur'an-ı kerime bakıp anlayamaz. Kur'an-ı kerim, hadis-i şeriflerle açıklanmıştır.
Hadis-i şerifleri de anlamak büyük ilim işidir. Bunları da İslam âlimleri
açıklamıştır. Onun için hiç kimseye Kur'an tercümesi okumasını tavsiye
etmiyoruz. Bir okuyucu "Kur'an tercümesi, okuyarak dinsiz oldum" diye
acı bir itirafta bulunmuştu.
Tıp kitabı okuyarak, ilaç yapmak ve hastaya teşhis
koymak yanlıştır. Kur'an tercümesinden hüküm çıkarmak bundan daha büyük
yanlıştır. Çünkü yanlış ilaç kullanan ölebilir. Fakat yanlış hüküm çıkaran
imanını kaybedip, sonsuz azaba düşebilir. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
(Kur'anı kendi görüşü ile açıklayan, doğru
olsa bile, muhakkak hata etmiştir.) [Nesai]
(Kur'anı kendi görüşüne göre tefsir eden
kâfir olur.) [Mekt.Rabbani]
Kur'an-ı kerimde mealen buyuruluyor ki:
(Mümin kadınlara söyle: [Yabancı erkeklere
bakmaktan] sakınsınlar, ırzlarını korusunlar, [el, yüz gibi] görünen kısmı
hariç, ziynetlerini [Saç ve gerdan gibi ziynet takılan yerleri] göstermesinler,
başörtülerini yakalarına kadar [saç, kulak ve gerdanlarını] örtsünler!) [Nur 31]
Bu âyet-i kerimeden kadınların başörtüsünü sadece
yakasına örteceği, baş ve vücudunun diğer yerlerini örtmenin gerekmediği
anlaşılabilir. Gözünü neden sakınacak, ırzını nasıl koruyacak, ziynetten maksat
nedir? Kına, sürme boya mıdır, altın, gümüş gibi ziynetler midir? Bu hususlar açık
değildir, hadis-i şerifle bildirilmiştir. Bir âyet-i kerime meali de şöyle:
(Ey Nebi, hanımlarına, kızlarına ve
müminlerin kadınlarına [dışarı çıkarken] cilbablarını [dış kıyafetlerini]
giymelerini söyle! Bu, onların tanınıp, eza görmemelerine daha uygundur.) [Ahzab 59]
Bu tercümeye bakıp "Kadın, tanınıp eza edilmemesi
için dış elbise giyer. Tanınıp eza edilmezse, çıplak gezebilir" diyenler
çıkmıştır. Bu âyetleri Resul aleyhisselamın nasıl açıkladığına bakmalıdır.
Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Kadının [yüz ve iki elinden başka] bütün
bedeni avrettir.) [Mecmaul-enhür, El-mugni]
Bu hadis-i şerifte kadının tesettürü açıkça
bildiriliyor. Kur'an-ı kerimin 17 yerinde Resulullaha
(De ki, bana tâbi olun) buyuruluyor. Allahü
teâlânın Resulüne tâbi olup Onun bildirdiği şekilde tesettüre riayet etmelidir!
Hazret-i Esma, ince elbise ile gelince, Resulullah efendimiz baldızına bakmadı.
Mübarek yüzünü çevirip (Ya Esma, bir kız, namaz
kılacak yaşa gelince, yüz ve elleri hariç, vücudunu erkeklere gösteremez)
buyurdu. (Ebu Davud)
Hazret-i Âişe validemiz buyurdu
ki:
(İlk muhacir kadınlara Allah rahmet etsin!
Tesettür âyeti inince, hemen futalarını yırtıp başlarını örttüler) buyurdu. (Buhari, Nesai)
Kadın avrettir, tesettürü farzdır. Âyet-i kerimeyi
kendi görüşüne göre tefsir edip bu farzı inkâr etmek küfürdür.
Bir kadın açık gezse kâfir olmaz. Fakat kapanmanın
lüzumsuz olduğunu söylerse kâfir olur. Günah ile küfür farklıdır.
Soru: "Teferruat" diyerek saçları açmak uygun mu?
Sokağa çıkarken peruk takabilir miyim?
CEVAP
“Teferruat” diyerek saçları açmak haramdır. Hele
kapanmaya önem vermeyenin imanı gider. Sokağa çıkarken peruk takmak zaruretsiz
caiz değildir. Erkekler arasında başını açmak zarureti olduğu zaman, kadının
peruk kullanması caiz ve lazım olur. Zaruret, başka çare bulamamak demektir.
Sadece zaruret halinde peruk takabilirsiniz.
Soru: Namaz, oruç, zekât ve hac ne zaman farz oldu?
Tesettür ne zaman emredildi?
CEVAP
Beş vakit namaz, miladi 621 yılında ve hicretten bir
yıl önce mirac gecesinde farz oldu. Mirac’dan önce, yalnız sabah ve ikindi
namazı vardı.
Hicret, 622 de oldu.
Ramazan orucu, 624’te farz oldu.
Zekât da 624’te Ramazan ayında farz oldu.
Hac ise 631’de farz oldu.
625 ve 627 yılında kadınlara örtünme
emri geldi.
Kadınların Peygamber
efendimize gelerek sual sormaları, oturup dinlemeleri hicab âyeti
gelmeden önce idi. Hicab âyeti gelince, kadın erkek artık bir arada oturulmadı.
Kadınlar soracaklarını, ezvac-ı tahirattan sorup öğrendiler. Resulullah efendimiz ise 632’de vefat etti.
Demek ki Peygamber efendimiz,
tesettür âyetinden 5 yıl sonra vefat etti. Ondan önce tesettür yoktu. Önceki
hayatını anlatıp, “Resulullah
kadınlarla oturup konuşurdu, kadınlar açık gezerdi” demek yanlış olur.
Soru: Usul ve füru nedir? Farzlar ve haramlar için, füruat
denir mi?
CEVAP
Hanefi mezhebinin âlimleri, itikatta İmam-ı Mâtüridi’ye tabi
olmuşlardır; çünkü İmam-ı Mâtüridi, usul ve füruda, İmam-ı a’zamın
mezhebindedir. Usul, itikat demektir. Füru, ahkâm-ı islamiyye demektir. (Milel ve Nihal)
Açıkça bildirilen farzlara ve haramlara inanmak,
mesela içkinin, kumarın, domuz etinin haram olduğuna, beş vakit namazın,
orucun, zekâtın, tesettürün farz olduğuna inanmak da usuldendir, füruat
değildir. Bunların farz veya haram olduklarını inkâr etmek, küfür olur.
İmam-ı Şafii
hazretleri, (Usul bilgileri; kitap, sünnet ve icma-i
ümmettir. Bunlara inanmak şarttır) buyurdu. (Mizan-ül-kübra)