Din düşmanlarının, dine ve din âlimlerine saldırması yadırganmaz.
Âlimlerin de meşhur ve tesirli olanlarına saldırırlar. Özellikle imam-ı
Gazali hazretleri, onlar için hedef tahtasıdır. Dinimizi içten yıkmaya
çalışan reformcular da, aynı şeyi yapıyorlar. Bazı ahmaklar da, meşhur
olmak için cami duvarını kirletmeyi, yani İslam âlimlerine saldırmayı
tercih ediyorlar.
İslam âlimi kime denir? Her dalda uzman olan âlimler vardır. Fıkıh
âlimi, hadis âlimi, tasavvuf âlimi, kelam âlimi, fen âlimi gibi.
Bunların hepsini bilene İslam âlimi denir. Bilmek de yetmez. Bildikleri
ile amel etmesi ve ihlaslı olması da şarttır. Onun için ilim, amel ve
ihlas sahibi olan müslümana İslam âlimi denir. Bu üçünden biri noksan
olana kötü din adamı, yobaz denir. Mason Abduh, çömezi mezhepsiz Reşit
Rıza ve günümüzde bunların peşinden giden bid’at ehli birer yobazdır.
İslam âlimi, dinin bekçisi, yobaz ise, şeytanın yoldaşıdır. Dört
mezhebin imamı, imam-ı Rabbani ve imam-ı Gazali gibi müctehidler, İslam
âlimidir. İşte Resulullah
efendimiz, bu âlimler için, (Âlimler,
Peygamberlerin vârisleridir) buyurdu. (İbni
Mace)
İmam-ı Birgivi,
“İslam âlimlerince yazılan bir din kitabına hakaret etmek, bu âlimlerden
biri ile alay etmek ve saygı göstermek gereken bir şeye hakaret etmek,
hakaret edilmesi gereken bir şeye saygı göstermek küfürdür” buyuruyor.
Mezhepsizler, demagojiyi iyi becerirler. Mesela imam-ı Birgivi’nin
yukarıdaki sözünü alarak, “Sizler çelişki içindesiniz, Efgani ve Abduh
gibi âlimleri kötülediğiniz için kâfirsiniz” derler. Aynı mantıkla,
imam-ı Gazali hazretlerine saldırırlar. “Gazali, İslam filozoflarına
kâfir diyor, Kur’ana aykırı hadisleri İhya’sına almıştır, sahih hadisle,
uydurma hadisi ayıramazdı. Gazali şimdi yaşasaydı İhya’yı yazmazdı” gibi
hezeyanlarda bulunuyorlar. Mezhepsizler, bir hadisin Kur’ana aykırı
olduğunu biliyor da, koca imam bilemiyor mu?
Büyük âlim İbni Hacer-i Mekki hazretleri, imam-ı Gazali hazretlerinin
yazılarında kusur bulan kimse, ya hasetçidir veya zındıktır buyuruyor.
(El- i’lam bi-kavâti’il-islam)
İbni Âbidin hazretleri, imam-ı Gazali,
zamanının hüccet-ül-İslamı ve âlimlerin en üstünü idi. Ona dil uzatan
kimse, cahillerin en cahili, fâsıkların en kötüsüdür buyurdu.
(El-Ukud-üd-dürriyye)
Kâtip Çelebi,
Bütün din kitapları yok olsa, imam-ı Gazalinin kitapları, bu boşluğu
doldurabilir, hatta İhyâ’sı bile kâfi gelir diyor.
Seyyid Abdülhakim Arvasi hazretleri
de, imam-ı Gazali’nin İhyâ kitabı, bütün âlimlerce doğru ve yüksektir.
Bir gayrı müslim,
severek yapraklarını çevirirse, müslüman olmakla şereflenir buyuruyor.
Soru:
Eskiden daha çok, imam-ı Gazali’ye, kitaplarına uydurma hadis aldı diye
mason Abduhçu mezhepsizler iftira ederdi. Şimdi de, din cahilinin biri,
(Matematiği zararlı, fen ilimlerini gereksiz, felsefeyi İslama aykırı
gören Gazali, bilimsel uyanışı yıkmıştır) diye iftira ediyor. İmam-ı
Gazali’nin kitapları meydandadır. Bu iftira nasıl yapılabiliyor?
CEVAP:
Din düşmanları genelde, açıkça saldırmıyor. İslam âlimini, tesettürü,
tesbihi, takkeyi bahane ederek dini kötülüyor. Hangi din düşmanına
sorarsanız sorun, (Ben Müslümanlığa karşı değilim, ben irticaya
karşıyım. Kadınların kapanmasına karşıyım. Araplara para yedirmek için
hacca gidilmesine, medreselere, Kur'an kurslarına karşıyım) gibi
cevaplar verir. Halbuki karşı olduğu hususlar, dinde bulunan şeylerdir.
İmam-ı Gazali hazretleri, eserlerinde, özetle buyuruyor ki:
İslami ilimler, akli ve nakli ilimler [din bilgileri] olmak üzere ikiye
ayrılır. Akli ilimler [fen bilgileri], akıl ile incelenerek, tecrübe
edilerek ve hesaplanarak elde edilir. Bu ilimler, nakli ilimlerin
anlaşılmasına ve tatbik edilmesine de yardımcıdır. Öğrenilmeleri farz-ı
kifayedir. Bu ilimler, matematik, mantık ve bütün tecrübi ilimlerdir.
Hadis-i şerifte, (İlim Çin’de de,
[çok uzakta ve kâfirde de] olsa, gidip alınız) buyuruldu. Bir islam
şehrinde, fennin yeni bulduğu bir alet, bir vasıta yapılmayıp, bu yüzden
bir müslüman zarar görürse, o şehrin idarecileri mesul olur.