Soru:
"Kusursuz kul olmaz. Âlimlerin hatası olur. Bu bakımdan imam-ı a’zamı,
imam-ı Şafii ve imam-ı Gazali gibi âlimleri eleştirmek gerekir. Mesela imam-ı
Gazali’nin hatası çoktur. Kitaplarında uydurma hadis var" deniyor. Böyle
söylemek doğru mudur?
CEVAP:
"Kusursuz
kul olmaz" sözü doğrudur. Fakat "imam-ı Gazali, hata etmiştir,
kitaplarında uydurma hadis vardır" sözü yanlıştır. Böyle söyleyenler,
âlimin dindeki ve Allah katındaki yerini bilmeyen kimselerdir. Hadis-i şerifte, (Âlimler, Peygamberlerin vârisleridir) buyuruldu. (İbni Mace)
Âlimlerin
kıymetini ve onlara uymamızı emreden âyetlerden bazılarının meali şöyledir:
(Bilmiyorsanız
âlimlere sorun!) [Nahl 43]
(Bu
misalleri ancak âlim olanlar anlar.) [Ankebut
43]
(Bunun
hükmünü Peygambere ve ülül-emre
[âlimlere] sorsalardı, öğrenirlerdi.) [Nisa
83]
[Âyet-i
kerimede geçen ülül-emrin âlim demek olduğu tefsirlerde yazılıdır. Peygamber efendimiz de (Ülül-emr, fıkıh
âlimleridir) buyurdu. (Darimi)]
Hadis-i şeriflerde ise buyuruldu ki:
(Âlimlere
tabi olun! Çünkü onlar, dünya ve ahiretin ışıklarıdır.) [Deylemi]
(Âlimler,
kurtuluş yolunu gösteren birer rehber ve kılavuzdur.) [İ.
Neccar]
(Bilmediklerinizi
salih[âlim]lerden sorup öğrenin!) [Taberani]
Büyükler
hakkında böyle konuşmak çok çirkindir, edebe aykırıdır. İmam-ı a'zam, imam-ı
Gazali ve imam-ı Rabbani hazretleri de müctehid birer imamdır. İtikadda ayrılık
olmaz. Peygamber efendimiz, bu
ümmetin 73 fırkaya ayrılacağını, 72 sinin bid'at ehli olup Cehenneme
gideceğini, bir fırkanın kurtulacağını bildirmiştir. Fırka-i naciyye denilen bu
fırkanın Ehl-i sünnet vel-cemaat
fırkası olduğunda Ehl-i sünnet
âlimleri ittifak etmiştir. Bu ittifakta hata olmaz. Çünkü Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Ümmetimin
âlimleri, dalalet üzerinde birleşmezler, yanlış bir iş üzerinde ittifakta
bulunmazlar.) [İbni Mace]
Müctehidin
amele ait işlerdeki hatasına da sevap vardır. Sonra bir müctehid, diğer bir
müctehidin hata ettiğini söylemez. Çünkü (İctihad, ictihadla nakzedilmez)
kaidesi meşhurdur. Mesela, imam-ı Şafii hazretleri, deriden çıkan kanın abdesti
bozmayacağına, imam-ı a'zam hazretleri de bozacağına ictihad etmiştir. Şimdi
bunlardan birine (Hata) denmez. Farklı ictihad denir. Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Âlim,
ictihadında hata ederse bir, isabet ederse iki sevap alır.) [Buhari]
Sevap
olan bir şey için hata tabirini kullanmak caiz değildir. Böyle farklı
ictihadlar da Allahü teâlânın bir
rahmetidir. Nitekim Hadis-i şerifte
buyuruldu ki:
(Âlimlerin
ihtilafları, farklı ictihadları rahmettir.) [Beyheki]
Sevap
ve rahmet olan bir ictihadı için, bir âlime hata ettiğini, ya cahil yahut da
bid'at ehli söyler. İbni Teymiye ve Mevdudi gibi bid'at ehli, imam-ı Gazali
hazretlerinin yazılarına kusur isnat etmiştir. İbni Hacer-i Mekki hazretleri,
(imam-ı Gazali hazretlerinin yazılarına kusur isnat eden, ya hasetçidir veya
zındıktır) buyuruyor. İmam-ı Rabbani hazretleri de, bid'at ehlinden yılandan,
canavardan kaçar gibi kaçmak gerektiğini bildirmektedir.
Mezhepsiz
bir yazar, (imam-ı a'zamın, imam-ı Şafii ve Gazali’nin zaaflarından
bahsetmekte, sahabenin hatalarını söylemekte ne sakınca vardır? Bunların
dokunulmazlığı mı vardır? Tenkit kapısı kapatılmak ve fikir hürriyeti
katledilmek mi isteniyor?) gibi hezeyanlar savuruyor. Ama aynı mezhepsiz,
Abduhu, Efganiyi, Reşit Rızayı tenkit eden biri çıksa, hemen mezhepsizlik
kılıcını sallayıp, (İslamı bütünüyle yaşayan bu âlimleri tenkit eden haindir,
düzenin uşağıdır) diyor. İslam âlimlerini tenkit etmek fikir hürriyeti,
mezhepsizleri tenkit etmek ise hainlik... Mezhepsizlerin ölçüsü bu...
Peygamber efendimiz, (Âlimler benim vârisimdir) ve (Eshabım
anılınca dilinizi tutun) buyuruyor. Mezhepsiz ise, fikir hürriyeti diyerek
saldırıyor. Âlimlere saldıran belasını bulur.
Başka
bir yazar da, (imam-ı Gazali’nin kitaplarında dine aykırı mesele varsa ne
yapacağız?) diyerek, sanki Hüccet-ül İslamın kitaplarında dine aykırı mesele
var gibi göstermeye çalışıyor. Halbuki gerek imam-ı Gazali hazretlerinin ve
gerekse diğer İslam âlimlerinin kitaplarında dinimize aykırı bir mesele
bulunmaz. Çünkü farklı ictihad, dine aykırılık değil, dinin emri olup rahmettir.
Rahmete hata denmez. Âlimlerin hatası da müslümanlar için hüccettir. (İmam-ı
a'zamın sözü hak ise al, değilse at) diyerek, istisnasız, bütün âlimleri senet
olmaktan çıkarıyor. (Âlimlere göre değil, hakka göre ölç!) diyor. Hakkı biz
biliyoruz da, âlimler bilmiyor mu? Hakkı, âlimler bilemezse biz nasıl
bileceğiz? (Elimizde temel ölçü olarak Kur'an olduğuna göre hakkı bâtıldan
ayırırız) diyor. Peki, âlimlerin ellerinde Kur'an-ı kerim yok muydu? Onlar
yanılabiliyor da mezhepsizler niye yanılmıyor? Bütün maksatları âlimler
köprüsünü yıkmaktır.
Mezhepsizler,
fikir anarşisi çıkartmak, hak ile bâtılı karıştırmak ve hak yol üzerindeki
köprüleri yıkmak istiyorlar. Âlimlerin kurduğu köprüleri yıkıp, bid'at
denizinde insanları boğmak istiyorlar. Fakat, âlimlerimizin kurduğu bu
köprüler, bid'at ehlinin üfürmesiyle yıkılacak kadar zayıf değildir.