(Tasavvuf
büyüklerinden birkaçı, kendilerini hâl ve sekr kaplayınca, doğru yolun
âlimlerinin bildirdiklerine uymayan bilgiler, marifetler söylemişler ise de,
keşf yolu ile anladıklarını bildirmişlerdir. Bunun için, suçlu sayılmazlar.
Bunlar ictihadında yanılan müctehidler gibidir. Onlar gibi, bunların
yanılmalarına da bir sevap verilir. Böyle, birbirine uymayan bilgilerde, hep Ehl-i sünnet âlimlerinin bildirdikleri
doğrudur. Çünkü bunların bilgileri, Peygamberlik
kaynağından alınmıştır. Bu bilgiler, vahiy ile bildirilmiştir. Elbette doğrudur.
Tasavvuf büyüklerinin marifetleri ise, keşf ve ilham ile anlaşılmaktadır.
İlhamın, doğruluğu kesin değildir. İlhamın doğru olup olmadığı, Ehl-i sünnet âlimlerinin bildirdiklerine uygun
olup olmaması ile anlaşılır. Kıl ucu kadar uygunsuzluk bulunursa, yanlış
demektir. İşin doğrusu böyledir. İşin doğrusu bilinince, buna uymayan
ilhamların, sapıklık oldukları anlaşılır.) [m.112]
İkinci
binin müceddidi imam-ı Rabbani hazretlerinin bu yazıları ile diğer âlimlerin
yazıları, Ehl-i sünnet âlimlerinin
kitaplarına aykırı olan ve yanlış olarak vehbi ilim mahsulü denilen sözlerin
veya kitapların bozuk olduğunu göstermektedir. Böyle görüş veya kitapların
vehbi ilimle de bir alakası olmadığı ilim ehlince kolayca anlaşılır.