Soru:
(Hazret-i İsa faaliyetine başladı. Yakında ortaya çıkınca, Hristiyanları ve
Müslümanları dinsizliğe karşı birleştirecek. Böylece bütün dünyaya huzur ve
barış gelecek. O zaman Yahudi ve Hristiyanlar, kendi dinlerinde kalmakla
beraber, Peygamberimize de
inanacaklar. Kendilerine Musevi Müslüman, İsevi Müslüman denecek. Mehdi’yi de,
İsa’yı da herkes tanımayacak) diyenler var. Hristiyanlarla Müslümanları nasıl
birleştirecek? Müslümanları Hristiyan mı yapacak?
CEVAP:
Kesinlikle
öyle bir şey yok. Bu tamamen dinimize aykırıdır. Bir âyet-i kerime meali
şöyledir:
(Elbette,
ehl-i kitap [Yahudi veya Hristiyan] olsun, müşrik olsun, bütün kâfirler
Cehennem ateşindedir. Orada ebedî kalırlar. Onlar insanların en kötüsü, en
şerlileridir.) [Beyyine 6; Kurtubi tefsiri]
Görüldüğü
gibi, ehl-i kitabın yani Yahudi ve Hristiyanların da kâfir oldukları, burada
açıkça bildiriliyor. (İnsanların en kötüsü) ve (Cehenneme gidecek) denen
kimselerle işbirliği yapılır mı hiç? Allahü teâlâ,
kâfirlerin birbirinin dostu olduğunu, onları dost edinmemek gerektiğini açıkça
bildiriyor. Bir âyet-i kerime meali:
(Ey
iman edenler, Yahudileri de, Hristiyanları da dost edinmeyin! Onlar, [İslam’a olan
düşmanlıklarında] birbirinin dostudur. Onları dost edinen de onlardan [kâfir]
olur. Allahü teâlâ, [kâfirleri dost
edinip, kendine] zulmedenlere hidayet etmez.) [Maide 51]
İslamiyet
gelince, Hristiyanlık ve önceki bütün dinler nesh edilmiş, yürürlükten kaldırılmıştır.
Hakiki Hristiyanlık da olsa, hakiki İncil ve Tevrat da bulunsa, bunlar artık
geçerli değildir. Hakikisi geçerli olacak olsaydı, Allahü
teâlâ İslamiyet’i göndermez, (Hakiki İsevilik şudur, İsevi dinine
devam edin) derdi. Böyle demeyip, (Hak din, yalnız İslamiyet’tir) buyurdu.
(İslamiyet’ten başka din, kabul etmem) buyurdu. İslamiyet’in hükmünüyse,
kıyamete kadar geçerli kıldı.
Hristiyanlar,
tahrif edilmeyen İncil’i bulsalar, aynen İsa aleyhisselamın bildirdiği gibi
ibadet etseler de, Muhammed
aleyhisselamı hak peygamber ve Müslümanlığı hak din olarak kabul edip Müslüman
olmadıkları müddetçe, küfür üzere olurlar. Çünkü imanın altı şartından biri,
bütün peygamberlere inanmaktır. Birini kabul etmeyen kâfir olur. Ehl-i kitab
kâfirdir. Hoş gören çıksa da, kâfirlik asla hoş görülmez.
İsa
aleyhisselam gelince, zemzemle şarabı, Hristiyanlarla Müslümanları
birleştirmeyecek, aksine Hristiyanlığı ortadan kaldıracak, İslamiyet’in bir
ferdi olarak Müslümanlığı yayacaktır. Birkaç hadis-i şerif meali şöyledir:
(İsa,
benim dinim üzerine gelir.) [İ. Ahmed]
(İsa,
âdil bir hakem olarak gökten inecek, haçı kıracak [Hristiyanlığı kaldıracak],
domuzu öldürecek [domuz etini yasaklayacak], İslam’dan başka şeyi
yasaklayacaktır.) [Buhari, Müslim, Ebu Davud, Tirmizi, İbni Ebi Şeybe]
(Vallahi
Meryem’in oğlu âdil bir hakem olarak inecek, haçı parçalayacak, domuzu
öldürecek, kin, nefret ve haset ortadan kalkacaktır.) [Müslim]
Hakiki
İncil’de Muhammed aleyhisselamın
üstünlüklerini gören Hazret-i İsa, onun ümmetinden olmak için çok yalvardı, dua
etti ve duası kabul edildi. Allahü teâlâ,
Onu diri olarak, göğe yükseltti. Kıyamete yakın, Muhammed
aleyhisselamın ümmeti olmak için yeryüzüne inecek, onun dinine uyacak ve onu
yayacak, Hristiyanlık ve Yahudilik gibi bozuk dinleri kaldıracaktır. (H. L. O.
İman)
Kitab-ül-vefa
fi-fedail-il-Mustafa kitabında şöyle yazıyor: Bir gün Ka’bül-Ahbar, bir Yahudi
âliminin ağladığını gördü. (Niçin ağlıyorsun?) diye sordu. Yahudi âlim
söylemedi. Ka’b, (İstersen seni ağlatan şeyleri sana söyleyeyim) dedi. Yahudi
âliminin, (Söyle) demesi üzerine, şöyle dedi: (Musa aleyhisselam Tevrat’tan
okuyarak: “Yâ Rabbi! Ben bir ümmet gördüm ki, onlar ümmetlerin hayırlısıdır.
İman etmeleri için insanlara emr-i maruf ve nehy-i münker yaparlar. İlk ve son
kitaba inanırlar. Deccal ile savaşırlar. Bunları bana ümmet eyle” dedi. Allahü teâlâ, “Yâ Musa, Onlar Ahmed’in ümmetidir”
buyurdu.) Bunları dinleyen Yahudi âlimi, (Doğru söyledin yâ Ka’b) diyerek, onu
tasdik etti. Ka’b dedi ki: (Musa aleyhisselam, “Yâ Rabbi, o ümmet, çok hamd
eder. Bir iş yapmak isteyince inşallah derler. Onları bana ümmet eyle” dedi. Allahü teâlâ, “Yâ Musa, Onlar Ahmed’in ümmetidir”
buyurdu.) Yahudi âlimi, (Doğru söyledin ya Ka’b) dedi. Yine Ka’b şöyle devam
etti: (Musa aleyhisselam Tevrat’a bakıp, “Yâ Rabbi, ben bir ümmet görüyorum ki,
onlar yükseğe çıksa tekbir getirirler, alçak yere inseler hamd ederler. Onlar
için yeryüzünün toprağı temiz kılındı. O toprakla necasetten ve hadesten,
cünüplükten, suyla temizlendikleri gibi temizlenirler. Yeryüzü onların
mescitleridir. Yani, nerede dilerlerse, orada ibadet ederler. Onları bana ümmet
eyle” dedi. Allahü teâlâ, “Yâ Musa, Onlar
Ahmed’in ümmetidir” buyurdu.) Yahudi âlimi, (Doğru söylüyorsun ey Ka’b) dedi.
Yine şöyle anlattı: (Musa aleyhisselam, Tevrat’ta görerek, “Yâ Rabbi, bir ümmet
ki, onların Mushafları kalblerindedir. Namaz kılarken melekler gibi saf
tutarlar. Mescitlerinde bal arısı gibi sesleri işitilir. Onlardan pek azı
Cehenneme gider. Onları bana ümmet eyle” diye arz edince, Allahü teâlâ, “Yâ Musa, Onlar Ahmed’in ümmetidir”
buyurdu.) Yahudi âlimi, (Doğru söyledin yâ Ka’b) dedi. Musa aleyhisselam, Muhammed aleyhisselamın ümmetine verilen
hayırları görünce, Onun ümmetinden olmak istedi. Allahü
teâlâ onu teselli etti. (Şevahid-ün-nübüvve)
Dünyaya
gelmiş olan 124 binden fazla Peygamberin
en büyükleri, Muhammed aleyhisselama
tâbi olmayı istemiştir. Musa aleyhisselam, Onun zamanında bulunsaydı, O
büyüklüğü ile beraber, Ona tâbi olmayı istedi. İsa aleyhisselamın gökten inip,
Onun dini yolunda yürüyecektir. Onun ümmeti olan Müslümanlar, Ona tâbi
oldukları için, bütün insanların hayırlısı ve en iyileri oldu. Cennete
gireceklerin çoğu bunlar oldu ve Cennete herkesten önce gireceklerdir.
İslamiyet
gelince, önceki bütün dinleri nesh etmiş, yürürlükten kaldırmıştır. İki dinli
insan olmaz. Bir insan ya Müslüman’dır veya Musevi’dir yahut İsevi’dir. Musevi
Müslüman, İsevi Müslüman olmaz. Müslüman olmak için, bozuk, bâtıl dinlerden,
yani küfürden kaçınmak da şarttır.
Hazret-i
Mehdi’yi ve Hazret-i İsa’yı herkes tanımaz demek de doğru değildir. O zamanki
Müslümanlar, her ikisini de tanıyacaktır. Üç hadis-i şerif meali şöyledir:
(Mehdi’nin
başı hizasında bir bulut olacak, buluttan bir melek, “Bu Mehdi’dir, sözünü
dinleyin” diyecektir.) [Ebu Nuaym]
(İsa,
Mehdi’nin arkasında namaz kılacaktır.) [İbni Hacer-i Mekki]
(İsa,
benim yanıma gömülecektir.) [Tirmizi]
Bir
âyet-i kerime meali de şöyledir:
(Elbette
o [Hazret-i İsa’nın Kıyamete yakın gökten inmesi], Kıyametin yaklaştığını
gösteren bilgidir. Sakın bunda şüphe etmeyin!) [Zuhruf 61; Beydavi tefsiri]
Görüldüğü
gibi, Hazret-i İsa’nın gelmesi kıyametin yaklaştığını gösterir, bunda şüphe
etmeyin deniyor. Demek ki, herkes onun geldiğinden haberdar olacaktır. Bu kadar
vesikalar varken, alametleri açıkça bildirilmişken, (Hazret-i Mehdi ve Hazret-i
İsa geldi, onları çok az kimse tanıyacak ve Hristiyanlarla işbirliği
yapacaklar) demek, dinimize aykırıdır.