Soru:
Müslüman kadının ölümü nasıl olur?
CEVAP:
Bir
Müslüman kadın, lohusa veya hâmileyken veya bulaşıcı bir hastalıktan yahut iç
hastalıklardan ölmüşse veyahut yabancı erkeklere açık saçık görünmemişse ve
kendisinden kocası razı olmuşsa, o kadına, ölürken Cennet melekleri gelip
karşısında, saf saf durarak ona izzet ve ikramla selam verip şöyle derler: (Allahü teâlânın sevgili, şehit kulu, gel çık, ne
durursun bu viranede? Senden Allahü teâlâ
razı oldu ve senin bu hastalığını bahane edip, günahını bağışladı, sana Cennet
ihsan etti, gel emanetini teslim et!)
O
kadın, bu ihsanı görüp, ruhunu vermek istediğinde, etrafına bakıp, (Arkadaşlarımı
da rahmetle yargılasın, sonra ruhumu teslim edeyim) der. Melekler onun bu
ricasını arz edince, Cenab-ı Hak, (İzzetim hakkı için, kulumun ricasını kabul
ettim) buyurur. Melekler bu müjdeyi ona söylerler. Sonra, ölüm meleği, 120
rahmet meleğiyle gelir. Yüzlerinin nuru Arşa çıkmıştır. Ellerinde, Cennet
yemişleri, kokuları misk gibi gelerek, izzet ve ikramla selam verip, (Allahü teâlâ, sana selam söyler ve Cennet verip,
habibi Muhammed aleyhisselama komşu
ve hazret-i Âişe’ye arkadaş eyler) derler. Bu imanlı kadın, bu sözleri
işitince, gözlerinin perdesi açılır, ehl-i iman kadınları görür. Bunlardan,
günahkâr olup, azap olunanları görünce, (Onların günahlarını da bağışla
Rabbim!) diye dua eder. Cenab-ı izzetten, (Ey kulum! Arzularını yerine
getirdim, ver emanetini, Habibimin hanımı ve kızı seni bekliyorlar) diye bir
ses gelir.
Hemen
bu hitabı işitince, canı titrer, ayakları atılır, terler döker ve can vermek
üzereyken, iki melek gelir. Ellerinde ateşten bir çomak vardır, sağ yanında
biri, sol yanında biri durur.
Şeytan
da koşup gelir ve (Gerçi bundan bize fayda yok, ama ben yine görevimi yerine
getireyim) diyerek, elinde bir cevherli çanak içinde buzlu su vardır, bu
sûretle gelip, suyu gösterir. O melekler, o habisi görünce, ellerindeki
çomaklarla vurarak, elindeki çanağı kırıp, kendisini kovarlar. O Müslüman kadın
bunu görünce güler. Sonra, o huriler, ona cevherli kâseyle Kevser şarabı
verirler, içer. Cennet şarabının lezzetinden canı sıçrayıp kadehe yapışır ve
ölüm meleği canını o kadehten alır. Melekler, (İnnâ lillahi ve innâ ileyhi
râci’ûn) derler. Canı alıp, gökleri seyrettirip, Cennete götürürler ve oradaki
makamını gösterip, derhal yine, ölünün başucuna getirirler.
Ne
zaman ki, elbiselerini çıkarıp, saçını çözdüklerinde, ruhu hemen cesedinin
başucuna gelip, (Ey yıkayıcı! Yavaş ol! Çünkü Azrail pençesinden can yarası
yemiştir. Tenim de gayet zahmet çekmiştir ve sarsılmıştır) der. Teneşire
geldiğinde, (Suyu çok sıcak etme! Tenim pek zayıftır. Tez beni elinizden
kurtarın ki, rahat olayım) der. Yıkayıp kefene sarılınca bir miktar durur, yine
der ki:
(Bu
dünyayı son görüşümdür. Hısım ve akrabalarımı göreyim, onlar da beni görsünler
ve ibret alsınlar. Onlar da bir gün benim gibi öleceklerinden, ardımdan feryat
etmesinler. Beni unutmayıp, Kur’an-ı kerim okuyarak sevabını göndersinler. Her
gün yapamasalar da, cuma ve bayramlarda beni hatırlayıp hayır hasenat
yapsınlar. Benim mirasım için, aralarında çekişmesinler ki, kabirde azap
görmeyeyim.)
Sonra,
musalla üzerine konulduğunda ise, (Rahat kalın, ey oğlum ve kızım, anam ve
babam! Bunun gibi ayrılık günü yoktur. Görüşmemiz kıyamete kaldı. Elveda olsun
sizlere, ey ardımdan gözyaşı dökenler!) der. Namazı kılınıp, omuza alındığında
da (Beni yavaş yavaş götürün! Eğer kastınız sevab kazanmaksa, bana zahmet
vermeyin! Sizden Allahü teâlâya hoşnutluk
götüreyim!) der. Kabir kenarına konulduğunda ise şu nasihati yapar:
(Görün
benim hâlimi de, ibret alın! Şimdi beni, karanlık yere koyup gidersiniz. Ben
amelimle kalırım. Bu anları görüp vefasız, yalancı dünyanın hilesine aldanmayınız!)
Definden
sonra salih bir kimse, sünnet olan telkini yapmasını bekler. Kabrine konunca
can, ölünün başucuna gelir. Allahü teâlânın
emriyle, ölü, kabirde uykudan uyanır gibi uyanır ve görür ki, bir karanlık
yerdedir. Yakınlarına seslenip, ışık yakmalarını söyler, ama ses gelmez.
Kabir
yarılıp, iki sual meleği [Münker ve Nekir] görünür. Bunların ağızlarından yalın
ateşler ve burunlarından, siyah dumanlar çıkmaktadır. Bu hâlde, ona (Rabbin
kim, dinin ne ve Peygamberin kim?)
derler. Bunlara doğru cevap verirse, o melekler, onu Hak teâlânın rahmetiyle
müjdeleyip giderler. Hemen o anda kabrin sağ tarafından bir pencere açılır ve
bir ay yüzlü kişi çıkıp yanına gelir. Bu imanlı kadın ona bakıp sevinir. (Sen
kimsin?) diye sorar. (Ben senin, dünyada, sabrından ve şükründen yaratıldım.
Kıyamete kadar, sana yoldaş olurum) diye cevap verir. (Cennet Yolu İlmihali)
Müslüman
olarak yaşayıp, Müslüman olarak ölmeye çalışmalıdır.