Soru:
Ölüme rüya, kabir azabına kâbus demek doğru mudur?
CEVAP:
Hayır,
çok yanlıştır. Ölüm, mümin için nimet, kâfir için musibettir. Allahü teâlâ, Azrail aleyhisselama, (Dostlarımın
canını kolay al, düşmanlarımınkini de güç al) buyurdu.
Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Mümin
öleceği vakit, rahmet meleklerini görür, can verme acısını duymaz. Ruhu
tereyağından kıl çeker gibi, kolay çıkar, nimetlere kavuşur.) [Bezzar]
Mümin
bu anda çok sevinir. Hazret-i Azrail, böyle mümine, (Korkma, Erhamürrahimine
gidiyorsun, asıl vatanına kavuşuyorsun, büyük devlete erişiyorsun) der. Böyle
kimseye bundan daha şerefli bir gün yoktur. Müminin ruhunun bedenden ayrılması,
yani ölmesi, esirin hapisten kurtulması gibidir. Hadis-i
şerifte buyuruldu ki:
(Ölüm,
mümine en kıymetli hediyedir.) [Taberani]
Ölmek,
rüya değildir. Ölmek yok olmak da değildir. Varlığı bozmayan bir iştir. Ölüm,
ruhun bedene olan bağlılığının sona ermesidir. Ruhun bedenden ayrılmasıdır.
Ölüm, bir halden başka hale dönmesi, bir evden bir eve göçtür. Allahü teâlâya kavuşmayı isteyen mümin, ölümü kötü
görmez. Çünkü ölüm, dostu dosta kavuşturan bir köprüdür. Cenneti seven ve ona
hazırlanan ölümü sever. Çünkü ölüm olmayınca Cennete girilmez.
Dünya
hayatı rüya gibidir. Ölüm uyandırıp rüya bitecek, hakiki hayat başlayacaktır. Hadis-i şerifte, (İnsanlar uykudadır, ölünce
uyanırlar) buyuruldu. (Sefer-i Ahiret)
Kabir
azabı kâbus değil, hakiki azaptır. Bu hususlar hadis-i şeriflerle açıkça
bildirilmiştir. Ölünce müminin ruhu nimetlere kavuşur, kâfirinki ise azaba
maruz kalır. Hadis-i şerifte, (Kabir
ya Cennet bahçesi veya Cehennem çukurudur) buyuruldu. (Tirmizi)
İnsanlar
uykudadır
Soru:
(İnsanlar uykudadır) hadisine, peygamber de dâhil mi?
CEVAP:
Enbiya
ve evliya ölmeden önce ölmüş, öldükten sonra verilecek nimetlere kavuşmuş,
dünyada gafletten uyanmıştır.