Vecd
ve hal sahipleri, tasavvuf sarhoşluğu ile şuurlarını kaybettikleri zaman,
sözlerinde ve işlerinde mazur olurlar. Tasavvuf sarhoşlarının dine uymayan
sözlerine ve işlerine, başkalarının uymaları caiz değildir. Kendileri günaha
girmezlerse de, bunlara uyanlar günaha girer. (Merec-ül-bahreyn)
İmam-ı
Rabbani hazretleri buyuruyor ki:
Allahü teâlâyı istemek ve sevmek, ahireti istemek ve sevmektir.
Çünkü Allahü teâlâya kavuşmak, ahirette
vâd edilmiştir ve Allahü teâlânın
kulundan rızası, ahirette belli olacaktır. Hak teâlâ, ahireti sever.
Beğenilenden yüz çevirmek, sekrdir. Allahü teâlânın
davet etmesine ve beğenmesine karşı gelmektir. Yunus suresinin 25. âyetinde (Allahü teâlâ, Dar-üs-selama [Cennete] çağırıyor)
buyurmaktadır. Allahü teâlâ, ahirete
çağırmaktadır. Ahiretten yüz çevirmek, Hak teâlâya karşı gelmek olur. Onun
beğendiği şeyi ortadan kaldırmaya uğraşmak olur. (1/302)
Büyükler,
Cenneti, Allahü teâlânın razı olduğu yer
olduğundan ve Cenneti isteyenleri sevdiği için, isterler. Cehennemden
sakınmaları da, Allahü teâlânın gazap
ettiği yer olduğu içindir. Yoksa Cenneti istemeleri, nefislerine tatlı geldiği
için değildir. Cehennemden kaçınmaları, orada azap ve sıkıntı olduğu için
değildir. Çünkü bu büyükler, sevgilinin yaptığı her şeyi güzel görür. Bunları
kendilerinin, matlubu, maksadı bilirler.
Yunus
Emre aynı şiirinde diyor ki:
Aşkın
ile yanıyorum, bana seni gerek seni
Adını
hep anıyorum, bana seni gerek seni
Ne
varlığa sevinirim, ne yokluğa yerinirim
Aşkın
ile avunurum bana seni gerek seni.
Aşkın
aşığı öldürür, aşk denizine daldırır
Arananı
buldurur, bana seni gerek seni
Aşkın
şarabından içem, Mecnun olup dağa düşem
Sensin
benim hep endişem, bana seni gerek seni.
Âşıklara
Mevla gerek, Mecnunlara Leyla gerek
Sofulara
Cennet gerek, bana seni gerek seni
Eğer
beni öldürseler, külüm göğe savursalar
Toprağım
yine çağıra bana seni gerek seni.
Yunus
Emre benim adım, gün geçtikçe artar odum
İki
cihanda maksudum bana seni gerek seni.