Soru: Bakara
suresinin, (Rabbin meleklere, “Ben yeryüzünde bir halife yaratacağım” dedi.
Melekler, “Biz, seni hamdle tesbih ederken, orada fesat çıkaracak, kan dökecek
insanı mı halife yapacaksın?” diye sordular. Allah da onlara, “Elbette ben,
sizin bilmediklerinizi bilirim” dedi) mealindeki 30. âyet-i kerimesi, insandan
önce de, kan döken, fesat çıkaran canlıların olduğunu, meleklerin de, bunu
bildikleri için, bu şekilde sorduklarını göstermiyor mu?
CEVAP:
Âdem aleyhisselamdan önce, melek, cin ve
hayvan vardı; ama insan yoktu. Tefsirlerdeki bilgiler şöyledir:
Ahmed bin Yahya hazretleri buyuruyor ki:
Melekler, halife ifadesini işitince,
Âdemoğulları arasında fesat çıkaracak kimselerin de, bulunacağını
anlamışlardır; çünkü halife kelimesinden kastedilen anlam, kötülüğü ıslah etmek
ve fesadı terk etmektir. Melekler, daha önce cinlerin fesat çıkarmalarını ve
kan dökmelerini görmüşlerdi. Yeryüzünde Hazret-i Âdem’in yaratılışından önce
cinler vardı. Onlar orada fesat çıkarmış ve kan dökmüşlerdi. Allah, onlara
meleklerden bir ordu göndermişti. İşte melekler, (Orada fesat çıkaracak, kan
dökecek kimse mi yaratacaksın?) sorusunu, sadece durumu anlamak için
sormuşlardı. Yani, acaba bu halife [insan], bundan önce gördüğümüz cin gibi mi
olacak, yoksa başka biri mi olacak demek istemişlerdi.
İbni Zeyd hazretleri buyuruyor ki:
Allahü teâlâ meleklere, insanlar arasında yeryüzünde
fesat çıkartacak, kan dökecek kimselerin bulunacağını bildirmişti. İşte bundan
dolayı melekler de, böyle demişlerdir. Bu sözleriyle onlar, Allah’ın yerküresinde
halife tayin ettiği ve böylelikle kendisine nimet verdiği kimsenin buna rağmen
isyan etmesini hayretle karşıladıklarından dolayı böyle sual sordular.
Katade hazretleri buyuruyor ki:
Allahü teâlâ, meleklere, yeryüzünde birtakım kimseler
yaratırsam, bunlar fesat çıkartıp kan dökecekler diye bildirmişti. Allahü teâlâ, (Ben yeryüzünde bir halife
yaratacağım) diye buyurunca, melekler, acaba bu, Allah’ın kendilerine
yaratacağını bildirdiği insan mı, yoksa başkası mı, olduğunu öğrenmek üzere, bu
soruyu sormuşlardı. (Câmi’ul ahkâm)