Soru:
Allah sevgisi ile Allah korkusu nasıl olur?
CEVAP:
Sevgi
gibi, korku da çeşitlidir. Allah sevgisi, Ana baba sevgisinden, evlat
sevgisinden, hanım sevgisinden, tabiat (doğa) sevgisinden farklıdır. Allah
korkusu ile düşman korkusu da çok farklıdır. Kur’an-ı kerimde, (Allah’tan nasıl
korkmak gerekiyorsa, öyle korkun) buyuruluyor. (Âl-i İmran 102)
Allahü teâlânın istediği gibi, Allah’tan korkmaya takva denir.
Takva, Allah’a iman edip, Onu sevmek, Ona kulluk etmek, yani Onun emir ve
yasaklarına riayet etmektir. Düşmandan korkmak takva değildir. Düşmana iman
edilmez. Düşmanın Cennete ve Cehenneme koyma yetkisi de yoktur. Düşmanın sadece
zarar vermesinden korkulur. Şu halde iki korku arasında çok fark vardır. Yine,
(Eğer iman etmişseniz, onlardan [düşmanlardan] değil benden korkun)
buyuruluyor. (Âl-i İmran 175)
İnsan,
sevdiği kimseyi, herhangi bir şekilde üzmekten korkar. Bizleri yoktan var eden
ve çeşitli nimetler ihsan eden Rabbimizi elbette çok sevmemiz gerektiği gibi,
bu sevgiyi kaybetmekten de çok korkmamız gerekir. Kur'an-ı kerimde mealen
buyuruluyor ki:
(Allah’tan
korkun! Biliniz ki Allah’ın azabı çok çetindir.) [Bakara
196]
(Allah’tan
korkun ki, kurtuluşa eresiniz.) [Maide 100]
Allah’tan
korkmak, bir zalimden korkmak gibi değildir! Bu korku, saygı ve sevgi ile
karışık olan bir korkudur. Âşıkların, mâşuklarına [sevdiklerine] karşı
yazdıkları şiirlerde, böyle korku içinde olduklarını bildiren şiirleri az
değildir. Maşukunu [sevgilisini] kendinden pek yüksek bilen bir âşık, kendini o
sevgiye layık görmeyerek, hislerini böyle korku ile anlatmaktadır.
İman
etmeyen için, Allah korkusu bahis konusu olamaz. İman edenin de, imanın tadını
bulması için, Allahü teâlâyı çok sevmesi
ve kâfir olmaktan çok korkması gerekir. Hadis-i
şerifte buyuruluyor ki:
(Allah’ı
ve Resulünü her şeyden çok seven, yalnız Allah’ın sevdiklerini seven ve küfre
düşme korkusu, ateşte yanma korkusundan çok olan kimse imanın tadını bulur.) [Buhari]
Dünyadaki
pek çok rezaletler, cinayetler, iffetsizlik yüzünden meydana gelmektedir.
İnsanların pek çoğu, iffetsizliğin kötülüklerini bildikleri halde, kendilerini
bu kötü yollara sapmaktan alıkoyamaz. Bu kuvvetli duygu karşısında, onları
selamet yoluna çıkaracak çare, terbiye ve ahlak meselesidir. Din, ahlak
demektir. Allahü teâlâdan korkan bir insan
iffetsiz olamaz. O halde, çocuklarımıza Allah korkusunu öğretmeye çalışmak,
bizim için en başta gelen vazifedir.
Allah’tan
korkmak için, Allahü teâlâyı iyi bilmek
gerekir. Allahü teâlâyı bilmek için, Onun
büyüklüğünü ve sıfatlarını öğrenmek mecburiyetindeyiz. Durup dururken, Allah
korkusu meydana gelmez. Allah’tan korkmak da, bir bilgi, bir çalışma ve bir
gayret işidir.