Soru:
Erzurumlu İbrahim Hakkı hazretlerinin Tefvizname isimli şiirini
anlamakta güçlük çekiyorum. Açıklar mısınız?
CEVAP:
Şiir
açıklamak çok zordur. Bu şiirde tefviz işleniyor. Tefviz, her şeyin Allah’ın
takdiri ile olduğuna inanmak, işlerini Allahü teâlâya
havale etmek, Onu kendine vekil yapmak, Ona tevekkül edip güvenmek, Ondan
gelene güzelce sabretmek demektir. Bu zor ise de çok kıymetlidir. Tevekkülün
zirvesine çıkan İbrahim aleyhisselam, ateşe atılırken bile tevekkülünü bozmadı.
Şiir
şöyle başlıyor:
Hak
şerleri hayr eyler
Zannetme
ki gayr eyler
Arif
onu seyr eyler
Mevla
görelim neyler
Neylerse
güzel eyler.
Şöylece
de sona eriyor:
Vallahi
güzel etmiş,
Billahi
güzel etmiş,
Tallahi
güzel etmiş
Allah
görelim netmiş
Netmişse
güzel etmiş.
Şimdi
baştan sıra ile açıklayalım:
1-
Allahü teâlânın; kötü işin neticesini
hayra çevirdiği çok görülmüştür. Arif olan bunu kolayca anlar. Kur'an-ı kerimde
mealen buyuruluyor ki:
(Hoşlanmadığınız
şey sizin iyiliğinize; sevdiğiniz şey de, kötülüğünüze olabilir. Siz
bilmezsiniz, Allah bilir.)[Bakara 216]
Bir
misal verelim: Hudeybiye anlaşmasına göre, bir kâfir Müslüman olursa,
Müslümanlar bunu aralarına alamayacaklar, fakat Müslüman olduktan sonra tekrar
kâfir [mürted] olanı ise, müşrikler tekrar saflarına alacaktı. Görünüşte bu
anlaşma Müslümanların aleyhine idi. Peygamber
efendimiz, neticeyi peygamberlik nuru ile görüp imzaladı. Anlaşma Müslümanların
lehine neticelenince, müşrikler, anlaşmayı bozmak zorunda kaldılar. (M.
Ledünniyye)
Üniversitede
bir yıl sınıfta kalmak birkaç yönden zararlıdır. Memuriyet hayatına bir yıl
sonra girilir. Bir yıl sonra emekli olunur. Bir yıllık maaştan mahrum kalınır.
Bir yılı kaybetmiş olur.
Yakından
tanıdığım bir arkadaş, sınıfta kalınca üzülür. Fakat o yıl yeni arkadaşlarla
tanışır. Eyyamcı olan bu genç, o arkadaşlarının sayesinde iyi bir Müslüman
olur. Sınıfta kalması onun için büyük bir nimet olur.
Yakışıklı
bir genç felç olur. Felç olduktan sonra ehl-i sünnet âlimlerinin kitaplarını
okur. Dinini doğru olarak öğrenir ve yaşamaya başlar. Hâlbuki önceden dinden
imandan habersiz yaşıyordu. Hiçbir nasihat de kâr etmiyordu. Şimdi bu nimete
kavuşmasına sebep olan felç hastalığı için Allahü
teâlâya devamlı hamd eder.
Demek
ki, (Hoşlanmadığımız bir şey bizim için hayırlı) olabiliyor. İnsan, bir işin
sonucunun iyi mi, kötü mü olacağını bilemez. Hayır zannettiği çok şey, şerle,
şer zannettiği çok şey de, hayırla neticelenebilir. Bunun için bir işte ısrar
etmemelidir.
2-
Tevekkül edip işlerini Allah’a havale eden ve sonucu sabırla bekleyen Müslüman,
rahat eder. İkinci üçlükte tevekkül, tefviz, sabır ve rıza var.
Tevekkül,
değiştirilmesi insan gücünün dışında olan acı olayların, ezelde takdir
edildiğini bilip, üzülmemek, Allah’tan geldiğini düşünerek seve seve
karşılamaktır.
Başa
gelen işe sabredilirse ecri görülür. Sabredilmezse, günaha girilir ve sıkıntıya
düşülür. Sabır, tökezlemeyen binektir. Sabır, acı ise de meyvesi tatlıdır.
Sabır
üç çeşittir:
Belaya
sabır, din bilgilerini öğrenirken ve ibadet yaparken sabır, günah işlememek
için sabır. Sabrın önemi büyüktür. Kur'an-ı kerimde mealen buyuruldu ki:
(Sabretmekte
yarış edin!) [Al-i İmran 200]
(Allah
sabredenlerle beraberdir.) [Bakara 153]
(Sabredenlere,
mükâfatları hesapsız verilir.) [Zümer 10]
3-
Kalbini Ona bağla, her şey takdirledir. Tedbir takdiri bozamaz. Tedbirli ol;
fakat tedbirine güvenme!
4-
Merhametle yaratan, bol rızık veren Hak teâlâ, tevekkül edenin her işini en iyi
şekilde yapar.
5-
Hacetleri bitiren Allah’a yalvar, Ondan kaçma! Nefsine uyup başkasına el açma!
6-
İlle de şu iş şöyle olsun deme! Eğer o iş, istemediğin şekilde olmuşsa, hiç
üzülme, Hakkın takdirine razı ol!
7-
Boş yere üzülme, her iş Haktandır, öyle olmasında sayısız hikmet vardır.
8-
Allahü teâlânın her işi düzgündür,
aklımız almasa da hepsi uygundur.
9-
İşini Hakka bırak, uzakları çok yakın, yakını eder ırak,
10-
Onun işinde hata olmaz. Onun emrine uymayan yanar. Yeter ki sabretmeyi bil.
11-
Bu işler niye böyle deme. Bunlar her zaman böyle. Mühim olan işin sonudur.
12-
Nefsine uyup da, hiç kimseyi hor görme, kalbini kırma! Bağırıp çağırma!
13-
Müminde hile olmaz, fitne çıkarmaz. Ondan zarar gelmez. Arife tarif olmaz.
14-
Onu vekil edip kadere razı olarak güzel sabretmek hoş, bundan gayrısı boş.
15-
Allahü teâlâ, kendisini anana, imdat
diyene yardım eder.
16-
Çaresiz kalsan, yazdırır ferman, hemen bulunur derdine derman, köle iken
olursun sultan.
17-
Kâh ağlatır, kâh güldürür. Kimini yaşatır, kimini öldürür. Yaratmakla yorulmaz,
hikmetinden sorulmaz.
18-
Nimet verir ve alır, zarar ve fayda verir, alçaltıp yükseltir.
19-
Kalbleri değiştirir, kimini susuz bırakır, kimine kevser içirir, herkesi
değişik bir imtihandan geçirir.
20-
Kimini huysuz yapar, kimine güzel huy verir, kimini sevip sevdirir.
21-
Kimini çok renkli, kimini renksiz, kimini gamlı, kimini gamsız yapar.
22-
Az yiyip içen az uyur, hantallıktan kurtulur, zihni açılır, rahmet saçılır.
23-
Herkesle gezme, dostunu üzme, Hak sese ver kulak, nefsin gibi olma ahmak.
24-
Maziyi bırak, istikbale de dalma, hep bugünü de düşünme!
25-
Tembelliği söküp at, Allah’ı eyle hep yâd, rıza-i Haktır maksat.
26-
Kötüdür gaflet, agâh ol gayet, arayan bulur Mevlayı elbet.
27-
Her sözden öğüt al, her şeydeki güzelliği gör, bunlar sana ganimet.
28-
Allah’ın ihsanı olarak sonsuz kurtuluşu müjdeleyen birçok işaret var.
29-
Söyleyene değil, söyletene bak, her sözden faydalan ibret alarak
30-
Hakkın rızasına kavuşmak için, edep ve güzel ahlak sahibi olmak gerekir.
Son
mısralarda, Allahü teâlânın, her şeyi
güzel yarattığı, akrep, yılan, fare gibi zararlı hayvanları yaratmasında,
birçok hikmet bulunduğu, yerde ve göklerde faydasız hiç bir şey yaratmadığı, üç
defa yemin edilerek kesin bir şekilde bildirilmektedir.