Ana Menü (Fihrist)

Sayfayı Yeni Pencerede Aç

16 Ocak 2021

İslam Dini Karşısında

Diğer Din ve Batıl İnanışlar

c.ahmetakisik@gmail.com

Son ilâhî din İslam’ın değiştirilmeden gelen kitabı Kur’an-ı kerim’dir. Kur’an’da 114 sûre ve 6236 âyet-i kerime bulunmaktadır. Sûreler, genelde Mekkî ve Medenî diye iki kısma ayrılır.

Mekke’de inen sûreler, daha çok Allah’ın varlığı, bir olduğu, sıfatları, peygamberlerin gönderilişi, kâfirlerin peygamberleri tekzibi, vahyi yalanlayan kavimlerin cezalandırılması, Allah’a iftiraları, öldükten sonra dirilme geçeği, insanların hesaba çekilmesi, Ahiret hayatı, cennet ve cehennem gibi hakikatleri beyan eden âyetleri ihtiva eder, bünyesinde bulundurur.

Medine’de nazil olan sûreler, yine daha ziyade namaz, oruç, hac, zekât, yemin, nikah, talâk, şahitlik, miras ve faiz gibi ahkâm âyetlerini ihtiva eder, içinde bulundurur. Bununla birlikte Medenî sûrelerde Yahûdî ve Hristiyanların İslam’ın tevhîd akidesini yalan ve iftiralarla nasıl tahrip ettikleri, Münafıklar’ın da fitne ve fesat çıkararak Müslümanların birlik ve beraberliğine ne kadar zarar verdikleri uzun uzun anlatılır.

Kur’an-ı kerim’de Peygamberlere karşı çıkan kâfir topluluklarının ileri sürdükleri iddia ve gerekçeler, bir çok âyette açıkça bildirilmiştir. Bunlar, şu başlıklar altında İslam dini ile karşılaştırmalı olarak verilebilir:

 

MÜŞRİK İNANIŞLARI

Peygamber efendimiz ve diğer peygamber dönemlerinde yaşayan Müşrikler, şu batıl inançları taşıyorlardı:

1) Allah’a ve Ahiret’e inanmazlar

İddia. (Müşrikler) dediler ki: "Dünya hayatımızdan başka bir hayat yoktur. Ölürüz ve yaşarız. Bizi ancak dehr (zaman) yok eder. (Câsiye,24)

Cevap. (Resûlüm,) de ki: Sizi Allah, (döllenmiş yumurtadan) diriltiyor, sonra sizi O öldürecek. Sonra da sizi, geçekleşeceğinde şüphe olmayan Kıyâmet günü (diriltip bir araya) toplıyacaktır. Fakat insanların çoğu (bu hakikatı) bilmezler. (Câsiye,26)

İddia. (Müşrikler sorarlar:) …Kendi yaratılışını unutarak: Çürümüş kemikleri kim diriltecek? der(ler.) (Yâsîn,78)

Cevap. (Resûlüm,) de ki: Onları ilk kez inşa eden (yaratan Allah) diriltecektir. (Yâsîn,79)

2) Peygamber’e inanmaz ve kötü isnatlarda bulunurlar

İddia. Tarih boyunca Müşrikler, gönderilen peygambere “bu da bizim gibi insandır, yiyiyor, içiyor ve çarşıda geziyor (Furkân,7 ve 20 )”; “şairdir (Enbiya,5); mecnundur, büyücüdür (Zâriyât,39)” ve “bir vahiy gelecekse, melek ile gönderilirdi (Furkân,7)” demişlerdir:

Cevap. (Yüce Allah buyuruyor:) Size kendi içinizden (melek değil, beşer cinsinden), âyetlerimizi okuyan, sizi (şirkten) temizleyen, size Kitab’ı (Kur’ân’ı), hikmeti (sünneti) ve (helâl ile haram gibi) bilmediklerinizi öğreten bir (beşer) Resûl gönderdik. (Bakara,151)

(Resûlüm, o kâfirler ne derlerse desinler,) sen öğüt ver (ve nasihate devam et). Rabbinin (peygamberlik ihsanı ve İslâm) nimeti sayesinde, sen ne bir “kâhin”sin (kehanette bulunan bir “büyücü”sün), ne de bir “mecnûn” (delisin). (Tûr,29)

O (Kur’an), bir şairin sözü değildir. (Hâkka,41).

3) Putları şefaatçı kabul ederler

İddia. (Kâfirler,) işte bunlar (putlar, tâgutlar), Allah katında bizim şefaatçılarımızdır. (Yûnus,18)

Cevap. (Kâfirler,) Allah'ı bırakıp, kendilerine ne zarar, ne de fayda verebilecek şeylere (putlara) tapıyorlar. (Yûnus,18)

İşte onlar, (Allah’a ibadet yerine bir takım eşya, cisim ve insanları ilâh edinenler, ateşe atılmayı göze alarak) kendilerine yazık edenlerdir. (Hûd,21)

4) Allah’a kız isnat ederler

İddia. Kâfirler, “Melekler, Allah’ın kızlarıdır” iftirasında bulundular. (Nahl,57)

Cevap. (Ey Resûlüm! O kâfirlere sor bakalım:) Yoksa (aşağı gördüğünüz) kız çocukları O'nun (Allah'ın) da oğullar sizin mi? (Bu mantık onların ne kadar akılsız olduklarını göstermektedir. Kızları da, oğlanları da yaratan yüce Allah’dır ve hepsi O’nun kullarıdır.) (Tûr,39)

 

YAHÛDİ VE HRİSTİYAN İNANIŞLARI

Kur’an-ı kerim’de Yahûdi ve Hristiyanlar, ayrı âyetlerde zikredildikleri gibi, Ehl-i Kitap kavramıyla birlikte de ifade buyrulmaktadır.

1) Yahûdi ve Hristiyanlar, Allah’a oğul isnat ederler

İddia. (Yahûdi, Hristiyan ve Müşrikler:) “Allah, çocuk edindi.” dediler. (Bakara,116)

Yahudiler, 'Uzeyr, Allah'ın oğludur' dediler. Hristiyanlar da '(İsâ) Mesih, Allah'ın oğludur' dediler. (Tevbe,30)

Cevap. (Hâşâ) O (Allah, zâlimlerin o sözünden) münezzehtir (yücedir, her türlü noksan sıfattan berîdir, uzaktır). Aksine göklerde ve yerde ne varsa, hepsi O’nun (yaratması, irâde ve kudretiyle var olmuş)tur, hepsi O’nun emrine boyun eğmiştir. (Bakara,116)

O (Allah), gökleri ve yeri (yoktan) yaratandır. O'nun çocuğu nasıl olur ki, O’nun eşi (zevcesi) yoktur. Kaldı ki, her şeyi O yaratmıştır. O (Allah), her şeyi (kâfirlerin bütün iftiralarını) hakkıyla bilendir. (En’âm,101)

2) Hristiyanlar, “teslis”e (üç ilâha) inanırlar

İddia. Hristiyanlar, Allah'a, Baba, Oğul ve Ruhu'l-Kudüs'ten oluşan üçlü ilâh olarak inanırlar.

Cevap. (Ayette buyruluyor:) Yemin olsun ki, "şüphesiz Allah, Meryem Oğlu Îsa Mesih'tir", diyenler kâfir oldular. Mesih ise: Ey İsrâîl oğulları, benim de Rabbim, sizin de Rabbiniz olan Allah'a itâat edin. Çünkü kim Allah'a şirk koşarsa, şüphesiz Allah, ona cenneti harâm etmiştir. Zâlimler için yardımcılar yoktur, demiştir. (Mâide,72)

Yemin olsun, "Allah, üçün üçüncüsüdür" diyenler, kâfir oldu. Hâlbuki bir tek ilâh (olan Allah’)tan başka hiçbir ilâh yoktur. Eğer dediklerinden vazgeçmezlerse, muhakkak onlardan küfürde kalanlara elbette, elem dolu (cehennemde sonsuz kalmak üzere) bir azap dokunacaktır. (Mâide,73)

3) Yahûdi ve Hristiyanlar, kitaplarında Hazret-i Peygamber’in geleceğini ve sıfatlarını gizlerler

İddia. Ehl-i Kitap, Hazret-i Peygamber’in risaletini kabul etmeyerek reddederler.

Cevap. (Ayette buyruluyor:) Kendilerine kitap verdiğimiz (Yahûdiler ve Hristiyanlar), onu (Muhammed aleyhisselâm’ı) kendi öz oğullarını tanıdıkları gibi tanırlar (Kitaplarında Peygamberlikle ilgili sıfatlarını bilirler. Fakat bunları, kendi halklarından gizlerler “Bakara,146”. Böylece hakkı gizlemek suretiyle) kendilerini hüsrana (ateşe) atanlar var ya, işte onlar, (“Kur’an’ı ve Peygamberi kabul ettik ve Müslüman olduk” demedikleri müddetçe) iman etmezler (iman etmiş sayılmazlar). (En’âm,20)

Ey ehl-i kitap! Resûlümüz (Muhammed) size (ellerinizde ayrı ayrı bulunan) Kitap’tan (Tevrat ve İncil’den) gizlemekte olduğunuz birçok şeyi açıklamak üzere geldi, birçok (kusurunuzu) da affediyor. Şüphesiz size Allah’tan bir nur, (hak ve batılı) açıklayan bir Kitap (Kur’an) geldi. (Mâide,15)

 

SÂBİÎ İNANIŞI

Sâbiîler hakkında ilim adamlarının birbirini nakzeden görüşleri, vardır. Yahûdi ve Mecûsi veya Hristiyan ve Mecûsi karışımı bir inanca sahiptiler, diyenler olduğu gibi, Ehl-i kitaptan, hatta Muvahhidlerden bir fırka olduklarını söyleyenler de bulunmaktadır. Ancak İslam ulemasının çoğu, Tevhid akidesini reddeden, putlara, özellikle yıldızlara tapan bir topluluk olduklarında birleşmektedirler. İslam dininden de etkilendikleri görülmektedir.

İddia. Peygamberlerin tebliğ ettiği dini reddederek Puta tapıcılığı, doğru inanç olarak kabul ederler.

Cevap. Peygamberlerin tebliğ ettiği tevhid inancını reddeden herkes, Allah’ın vahyini kabul etmediğinden kâfirdir. Sâbiîler, Kur’an’da Bakara, 62, Hacc, 17 ve Mâide, 69. âyetlerinde geçmektedir.

 

MÜNAFIK İNANIŞI

İslam’da iki çeşit Münafık vardır: İtikatte ve amelde. Amelde Münafık, Müslümandır, fakat haram işlemektedir. İtikatte Münafık ise, kâfirdir, fakat kendisini Müslüman göstermektedir.

İddia. İslam’a inanmadıklarından çeşitli sebeplerle Müslaman görünerek İslam’ın öngördüğü bazı kolaylıklardan yararlanmak veya İslam toplumunu içten çökertmek için çift kimlikli görünmeyi doğru kabul ederler.

Cevap. Kur’an-ı kerim’de bir çok yerde geçen ve özellikleri anlatılan Münafıkların hepsi, kâfirdir. Hatta İslam şeriatının açıkladığı kâfir türlerinin en tehlikeli olanlarıdır. Cehennemde de en alt tabakada yanacakları, âyette beyan edilmiştir (Nisâ,145).

 

KÜFÜR VE MÜRTED İNANIŞLARI

İslam’ın zıddı küfürdür. Kur’an-ı kerim, küfrü, putperestliği ortadan kaldırmak ve tevhîd akidesini ikâme ederek Allah’a ibadeti tesis etmek için gelmiştir. İslam’ın tebliğini tereddütsüz kabul eden kişi, Müslümandır. Bir kişi Müslüman olduktan sonra, “mü’menün bih” olarak nitelenen “İslam’ın esasları”nı reddederek kâfir olursa, o kişiye Mürted denir. Fıkh-ı Ekber, Akâd-i Nesefî ve Emâli gibi kitaplarda açıklanan bu esaslardan birine inanmayan, biriyle alay eden ve birine hakaret eden de “iman”ını kaybeder. Bu hükümlerin hepsi, Müctehid âlimlerce belirlenerek Akâid ve Fetva kitaplarında ilân edilmiştir.

 

DİĞER İNANIŞLAR

İslam dini, nâzil olmaya başladığında toplum fertlerinin çoğu, Allah’a şirk koşuyordu. Onun için ilk yıllarda İslam’ı kabul edenler, çok az oldu. Fakat sonra cihad ve fetihler sebebiyle Müslüman toprakları genişledi, Müslümanların adedi de çoğaldı. Ancak bu durumda Müslümanlar, birbirinden farklı bir çok bâtıl inançla yüzyüze gelmeye başladılar. İslam dışı ve karşıtı olan bu bâtıl inançlar arasında Totemizm, Şamanizm, Hinduizm, Budizm ve Brahmanizm bulunuyordu. Bu inanışlar, kısaca şöyle ele alınabilir:

Totemizm ve Şamanizm, birbirine yakın kavram ve inanç sistemleridir. Bazı müelliflere göre bunlar “din” olarak tanımlanmasa da İslam’a göre her ikisi de bâtıl tapınmaları içermektedir.

Totemizm’de ağaç, taş, bitki ve hayvan gibi bazı varlıklara kutsallık atfedilerek tapınılma mevcuttur.

Şamanizm’in temelini ruhlar oluşturur. Tabiatta ve tabiat olaylarında bu ruhlar, bulunmaktadır. Ancak bu ruhlar - iyi ve kötü olarak – tanrı/ilâh derecesindedir. Evren kutsaldır ve insanın içinde gizli bir tanrısal yapı bulunmaktadır.

İslam’a göre bu inanışlar, elbette yanlıştır. İslam dininde “Allah’tan başka hiçbir ilâh yoktur”. Zaten Kelime-i Tevhid’in anlamı da budur! O’ndan başka ibadet edilmeye lâyık bir varlık da mevcut değildir. Yüce Allah’ın yüce zâtını âlemin içinde düşünmek ve buna inanmak, küfürdür.

Hinduizm, uzak doğunun beşerî dinlerindendir. Budizm ve Brahmanizm’e gelince, bunlarda Hazret-i İbrahim ve Hazret-i İsmail peygamberlerin tebliğ ettiği bazı ibadet esasları bulunmaktadır. Ancak bunlara bakarak, M. Hamidullah’ın iddia ettiği gibi “Buda bir peygamberdi” demek ve şirke bulaşan bu inanışın tamamının semâvî/vahyî olduğunu söylemek, bugünkü Ehl-i Kitab’ın cennete gireceklerini söylemek kadar abes ve yanlıştır.

Doğu dinleri, sayıca çoktur ve birbirinden farklı özelliklerde bulunurlar. Bu özellikler içinde şu üç inanış öne çıkmaktadır:

Tenasüh/Reenkarnasyon inancına göre, âlemde ruhlar, bir bedenden diğerine geçerek, tekrar tekrar dünyaya gelmektedir. İnsan yaptığı işlere göre, insan, hayvan veya tanrı olarak yeniden doğar. İnsan devamlı olarak tekrar doğuşlarla isteklerine kavuşur.

Bu inanışı, İslam Alimleri reddederler. Ahiret’e inanmamanın bir ifadesidir ve tamamen yanlıştır. Bu batıl inanışın etkileri zamanımızda bazı Modernist İlahiyatçılar’da dahi görülmüştür. Süleyman Ateş ve Yaşar Nuri bunlardandır. Yunan Felsefesi’ni Panteizm “ilâh, âlemin içindedir” ile karıştırarak bir felsefî akım meydana getiren İhvan-ı Safa da Tenasüh’e inananlardandır.

Yoga ve Meditasyon, uzak doğu dinlerinin ibadet şekillerindendir.

Bu gün Ülkemizde, bu hareket tarzı, sözde bir spor etkinliği gibi sunulmaktadır. Bir Müslümanın bu etkinliği yapması, boynuna haç takmaktan ve Kudüs’te Yahûdilerce kutsal sayılan “ağlama duvarı”nda (İlker Başbuğ gibi) sözde dua etmekten farksızdır.

Hulûl, genelde doğu dinlerinde “ilâhın âlemin içinde ve her zerresinde olduğu” anlamında olan bir kavram ve inanıştır.

İslam dininde bu inanış, tamamen yanlış ve bâtıldır.

 

Kaynak:

https://www.turkiyegazetesi.com.tr/yazarlar/dr-c-ahmet-akisik/617150.aspx

Ana Sayfa