Ana Menü (Fihrist)

Sayfayı Yeni Pencerede Aç

07 Aralık 2019

Şâfiî ve Hanbelî Mezhepleri ve İbn Teymiyyecilik

c.ahmetakisik@gmail.com

ŞÂFİÎ MEZHEBİ

İmâmı, Ebû Abdullah Muhammed b. İdrîs eş-Şâfiî’dir (150-204H / 767-819M). Suriye’de Gazze’de doğdu. Mısır’da vefat etti. Medine’de İmam Malik’ten ve Bağdat’ta İmam Muhammed Şeybânî’den okudu. Yemen’e gitti. 199’da Mısır’a göçtü.

İmam Şafiî, Hadis fıkhı ile Re’y fıkhı arasında bir çalışma yapmıştır. Onun için Hanefi fıkhı ile Hicaz fıkhı arasında bir köprüdür. Bununla beraber Hadis taraftarı fukahâdan sayılır.

 

Fıkıhta esas aldığı deliller

1. Kitap, 2. Sünnet, 3. Kıyas ve 4. İcma’dır.

Sünnetin her çeşidini delil olarak kullanır. Hanefîlerde olduğu gibi sıkı şart koşmaz. Mürsel hadisleri almaz. Hanefîler alır. Haber-i vâhidi çok müdafaa eder.

İstishan’ı almadığı gibi Hanefî ve Malikîlerin bunu kullanmalarını şiddetle tenkit eder.

Mesâlih-i Mürsele’yi almaz. Medinelilerin ameli (örf ve âdeti)’ni de kullanmaz.

Sahâbe kavillerini delil kabul etmez. Bunları ictihad kabul eder, içtihadın da hataya ihtimali olduğunu söyler.

 

İmam Şafiî’nin eserleri

1.el-Hücce. Irak’taki ictihadlarını bu eserde topladı.

2. el-Ümm. Mısır’da yeni hadiselerle karşılaşınca, çevrenin gereklerine göre yeni ictihadlarda bulunmuştur. Bunları da bu eserinde bir araya getirdi.

Bu durumda İmam Şafiî’nin ictihadları, iki devreye bölünmüştür. Birincilere mezheb-i kadîm, ikincilere de mezheb-i cedîd denildi.

3. er-Risale. Usûl-i Fıkh’a dairdir.

 

Talebeleri

a. Mekke’deki talebeleri

1. Ebû Bekr Humeydi (ö.219/834). Mekke’den hocası ile birlikte Mısır’a geldi. Hocası vefat edince tekrar Mekke’ye döndü.

2. Ebû İshak İbrahim b. Muhabbet Abbas (ö.237/851).

3. Ebû Muhammed b. İdrîs.

4. Ebû Velîd Mûsa b. Ebû el-Cârûd.

b. Bağdat’taki talebeleri

5. Ebû Hasan Sabbâh Za’ferânî (ö.260/873).

6. Ebû Ali Hüseyin b. Ali Kerâbisî (ö.256/869).

7. Ebû Sevr Kelbî (ö.240/854).

8. Ebû Abdurrahman Ahmed b. Muhammed Eş’arî (ö.238/852). Bağdat’ta Şafiî taraftarlarını müdafaa ederdi. Irak’ta Şafiî’nin mezhebini ve usulünü müdafaa hususunda Şafiî’nin yerine geçen ilk odur. Hadis hafızlarındandır. İmam Şafiî’nin kitaplarını yazdı. Bununla beraber Ebû Sevr gibi o da (Şafiî ağırlıklı) müstakıl mezhep sahibi sayılır.

c. Diğer talebeleri

9. Harmele b. Yahya (ö.243/857). Mısır’daki talebesidir. Kitâbu’ş-Şurût ve Kitâbü Sünen kitapları meşhurdur. Bunlardan başka kitapları da vardır.

10. Ebû Ya’kûb Yusuf b. Yahya Buveytî (ö.231/845). Fakîh ve zâhid bir kişiydi. Şafiî’nin talebesindendir. Zamanında Mu’tezile’nin ileri sürdüğü Halk-ı Kur’an (Kur’an’ın mahluk olduğu) inancı/ideolojisi yaygındı. Ehl-i sünnet uleması bu görüşü asla kabul etmedi. Buveytî de kabul etmemiş ve Mısır’dan Bağdat’a getirilerek hapsedilmiştir. Ömrünü orada tamamlamıştır. İmam Şafiî’nin sözlerini özetleyen Muhtasar adlı eseri vardır.

11. Ebû İbrâhîm İsmâîl b. Yahya Müzenî (ö.264/877). Şafiî’nin talebesidir. İbn Hacer onun hakkında şöyle der: Şafiî fıkıh ilmine dair Mebsût (Mutasar-ı Kebîr) ve Muhtasar (-ı Sagîr) isimlerinde kitaplar yazdı.

Muhtasar’ın bir çok şerhleri vardır. Ebû İshak Mervezî ve Ebû Abbâs b. Süreyh’in şerhleri bunlardandır.

12. Rabi’ b. Süleyman b. Dâvud Cizî (ö.257/870). Âzatlı idi.

13. Rabi’ b. Süleyman Murâdî (ö.270/884). Âzatlı idi. Kahire’de müezzindi. İlk defa minareye çıkıp ezan okuyanlardandır. Şafiî’den çok ilim aldı. Rabi’ denilince bu kastedilir. Beyhakî onun hakkında şöyle der: Rabi’ Murâdî, Şafiî’nin yeni kitaplarını en mükemmel ve en doğru şekilde rivayet eden kişidir. Murâdî’ye Şafiî’nin rivayetçisi denir.

 

Şafiî Fukahâsı

a. Bağdat Fukahâsı

Yukarıda isimleri kaydedilenler, Şafiî’nin Mezheb-i Kadîm’ini yaydılar.

b. Mısır Fukahâsı

Yukarıda isimleri kaydedilenler, Şafiî’nin Mezheb-i Cedîd’ini yaydılar.

14. Ebu’l-Hasan el-Eş’arî (ö.303/935). Ehl-i Sünnet Müslümanlarının Akâid imamlarındandır.

c. Diğer Fukahâsı

15. Kaffâl-i Kebîr Şâşî (ö.365/975). Şafiî Mezhebini Horasan’da yayanlardandır.

16. Ebû Hamîd İsferâyînî (ö.407/1017). Şafiî Mezhebini Irak’da yayanlardandır.

17. İmâmü’l-Haremeyn Cüveynî (ö.478/1095). Akâid ve fıkıh âlimidir.

18. Ebû Hâmid İmam Gazâlî et-Tûsî (ö.505/1111). Akâid, Fıkıh ve Tasavvuf âlimidir. Akâid, Fıkıh ve Ahlak konularının işlendiği İhya isimli kitabı çok meşhur ve kıymetlidir. Munkız ve Tehâfütü’l-Felâsife kitaplarıyla Felsefecileri tenkit ederek Ehl-i sünnet Akâidini müdafaa etmiştir. Bundan dolayı Müsteşriklerin, Batıcıların ve İslam’da Modernistlerin hücumuna uğramıştır. Batı fikriyatlı hiçbir ilahiyatçı Gazâlî’yi sevmez. Bu durumda bir ilahiyatçının Modernist olup olmadığını anlamak için sadece Gazâlî’yi sormak yeterlidir. Verdiği cevaba dikkat etmelidir. Onun için o, bir nevi bir miyar/ölçü gibidir. Ülkemizde Gazâlî’nin hemen hemen bütün kitapları tercüme edilmiştir.

19. Ebû Zekeriyyâ Yahyâ b. Şeref b. Mürî en-Nevevî (ö. 676/1277). Bir çok kitapları vardır. Minhâcü’t-Tâlibîn fıkıh kitabı meşhurdur. Bu kitap, Abdülkerîm er-Râfiî’nin (ö.623/1226)) el-Muharrer adlı kitabının muhtasarıdır. Muharrer de büyük oranda Gazâlî’nin el-Vecîz’inin ihtisarı/kısaltılması mahiyetindedir. Minhâc, Şafiî medreselerinde ders kitabı olarak okutulmuştur. Önemli şerhlerinden biri, Ahmed b. Hacer Heysemî’nin (ö.974/1565) Tuhfetü’l-Muhtâç’ıdır.

20. Takıyyüddîn Ali Sübkî (ö.756/1355). 150 kadar eseri vardır.

21. Tâcüddîn b. Ali Sübkî (ö.771/1369). Cem’u’l-Cevâmi’, Fıkıh usulüne dairdir.

22. Ahmed b. Hacer Askalânî (ö.852/1448). Çok kitabı vardır. Bulûgu’l-Merâm, ahkâm hadislerini toplayan bir eseridir.

Mezhebin Yayılışı

Şafiî mezhebi, Mısır’da, Güney Arabistan’da, Doğu Afrika’da, Azerbaycan’da, Doğu Anadolu’da, kısmen Hindistan’da, Seylan’da, Endonezya’da, Cava’da, Filipin’de, Malaya’da, kısmen Maveraünnehir’de ve Horasan’da yayılmıştır.

 

HANBELÎ MEZHEBİ

İmâmı, Ahmed b. Hanbel’dir (164-248H / 780-854M).Bağdat’ta doğdu. Kûfe, Basra, Mekke, Medine, Şam, Yemen gibi İslam ilim merkezlerini dolaştı. İmam Şâfiî’den ders aldı. Hanefî İmam Muhammed ile görüştü. Hadis fıkhının bayraktarıdır.

Halife Me’mûn’un ortaya attığı ve Mu’tasım’ın devam ettirdiği Kur’an’ın Mahlûk olduğu meselesini kabul etmedi. Bu yüzden baskı, şiddet ve işkence gördü. Sonunda zındana atıldı ve orada 18 ay kaldı.

Ehl-i hadistendir. Nasların zahirini alır. Yed, vech, istiva gibi kavramları te’vil etmez. Ancak bu tabirlerle ilgili olarak, “hakikatı malum, keyfiyeti meçhul” der, başka bir açıklama yapmazdı.

 

İbn Hanbel’in Fıkıhta esas aldığı deliller

Başlıca delilleri: 1. Kitap, 2. Sünnet, 3. Ashâbın icmâ’ı ve 4. Kıyas.

Kıyası az kullanır, zaruret halinde alır. İctihâda gitmez. Sünnet varken başka bir şeye bakmaz. Sünnetin her çeşidini delil olarak alır.

İstihsan, Mesâlih-i Mürsele, Örf ve Âdet’i hiç kullanmaz. Ancak muâmelâtta serbest mukavele taraftarıdır.

 

Talebeleri

1. İshak Temîmî Ebû Ya’kûb Kevsec Mervezî (ö.251/865). Merv’de doğdu. Irak, Hicaz ve Şam’da ilim tahsil etti. Bağdat’ta A. İbn Hanbel’den okudu. Nişâbur’a yerleşti.

2. Muhammed b. Abdullah (ö.272/885). İmam Ahmed’den ders aldı.

3. Ebû Bekr Esrem Ahmed. İmam Ahmed’den ders aldı. Fıkıh meselelerini bablara böldü. Hafızası çok kuvvetliydi.

4. Ebû’l-Kasım Ömer Hüseyin Hırakî (ö.334/945). Çok eser yazdı. Muhtasar isimli eserinde fıkıhla ilgili 2300 mesele vardır. Muvaffakuddîn ibn Kudâme (ö. 620/1223) onu şerh ederek el-Mugnî adını vermiştir. Mugnî, Hanbelîlerin fıkıhta temel kitabı olmuştur.

5. Ebû Bekr Ahmed Hallâl (ö.313/). Fıkha, Sünnete ve Ahlaka dair eserler yazdı. el-Câmi’ adlı eseri meşhurdur.

 

Mezhebin Yayılışı

Hanbelîlik, Bağdat, Suriye, Hicaz ve Filistin’de yayıldı. Fâtımîler ve Eyyûbîler zamanında da Mısır’da taraftar buldu. Hulâgu vak’asından sonra bağlıları çok azaldı. Halk arasında Hanbelîlik soğuk karşılandı. Çünkü muhaliflerine karşı şiddet kullanıyorlardı. Bundan dolayı fazla yaygınlık gösterememiştir. Ancak Hanbelî Mezhebi’ni tarih boyunca istismar eden ve sapkın bir ideolojiye dönüştürenler olmuştur.

 

İbn Teymiyye’nin Hanbelîliği Tahrifi

Takıyyüddin İbn Teymiyye (ö.728/1328), Harran’da doğdu. Şam’a göç etti. Ailece Hanbelî muhitinde yetişti. Çok hocadan ders aldı. Ders vermeye başladı. Ancak Cumhûr’a aykırı görüşlerinden dolayı şikayet edildi ve hapsedildi. Sonra Kahire’ye gönderildi. Orada da zindana atıldı. Çünkü İbn Teymiyye, Allahü teâlâ’nın sıfatlarını insanlardaki gibi düşünüyordu. Tecsîm’e (maddîleştirme’ye) inanıyordu. (Bk. DİA) Tecsim de Ehl-i sünnet’e göre küfürdür.

İbn Teymiyye, yed, vech, ayn, cenb, fevk gibi âyetlerde geçen yüce Allah’ın müteşâbih sıfatlarını te’vil etmeden maddi şekilde açıklamıştır. “İstiva” ile ilgili olarak “benim sandalyede oturduğum gibi Allah, Arşı istiva etmektedir”, diyerek yüce Allah’a mekan isnat etmiştir. Bundan dolayı Ehl-i sünnetten ayrılmıştır. Allah’a zaman ve mekan isnat etmek, O’na cisim vermek, şüphesiz çok açık küfürdür.

19. ve 20. Yüzyıllarda Oryantalistler ve Vatikan’a bağlı Misyonerler, yaklaşık 5 asır İslam dünyasında kitaplarda ve tedrisatta ismi pek kullanılmayan İbn Teymiyye’yi gündeme getirerek, batıl ve fasit ideolojileri için referans kaynağı yapmışlardır. Ülkemizde ve diğer İslam ülkelerinde Ehl-i sünnet karşıtlığı, kökü dışarıda olan ve islâh ismi altında İslam’ı Bozma Projesi’nin uygulamaya konulmasıyla ortaya çıkmıştır. Mısırda bu Proje’yi yürütenlerin başında mason fikriyatlı Afgânî-Abdüh-R.Rıza üçlüsü bulunmaktadır. R. Rıza, özellikle İbn Teymiyye ideolojisinin yayılması konusunda çalışmalar yapmıştır. Türkiye’de de bu sapkın mezhebin fanatik baş savunucusu Hayrettin Karaman olmuştur. Karaman, bu ideolojiye bağlılığını “İbn Teymiyye'nin birbirinden müstesna bir güzelliği bulunan eserleri içinde en şâheseri Minhâcü's-sünne'sidir” sözüyle göstermiştir. Karaman, grubuyla birlikte FETÖ kurumlarında senelerce çalışmıştır. FETÖ’nün sapık dini fikirleriyle İbn Teymiyyecilik tamamen örtüşmektedir.

 

Vahhâbîlerin Hanbelîliği Vahhâbîliğe Dönüştürmesi

Son zamanlarda Hanbelîlik Mezhebi’ni, Arabistan’daki Vahhâbîler, batıl itikadlarına alet etmişler ve Sünnî İslam’ı değiştirme yönünde kullanmışlardır. Ülkemizde Vahhâbîlik, Yüksek İslam Enstitüleri ve İlâhiyat Fakülteleri kanalıyla Diyanet’te ve Din Görevlileri üzerinde çok etkili olmuştur. Mevlit okutma, Mübarek gecelerde ibadet, Kabir ziyaretleri, Mevtalara Kur’an okunması, Şefâat gibi konularda senelerce müftü, vaiz ve imamlar, aleyhte konuşmalar yaparak Vahhâbîliğin fahrî temsilciliğini yapmışlardır. Bilerek veya bilmeyerek 40 sene FETÖ ile birlikte çalışılmıştır. Dini kurumlarda hakimiyet sağlamışlardır. Ancak ecdadımız Selçuklu ve Osmanlı’nın uyguladığı Ehl-i Sünnet itikadını ortadan kaldıramamışlardır. Her ne kadar bu sapkın din anlayışına karşı çıkan Müslümanlara, Cumhuriyet düşmanı, tarikatçı ve ayrılıkçı gibi damgalama, iftira atma veya hapse gönderme olmuşsa da Allahü teâlâ, İslam düşmanlarına karşı dinini korumayı va’d buyurmuştur.

Sonuç

Eshâb-ı kiram’ın naklettiği İslam’ı olduğu gibi, fakat sistemleştirerek geniş halk kitlelerine ulaştırmak, Müslümanların iman ve amel bütünlüğünü sağlamak, dolayısıyla Müslümanların “tefrika”ya düşmelerini önlemek gerekiyordu. İşte bu görevi, Müctehid Dört Mezhep İmâm’ı ve onlara uyan âlimler yerine getirmişlerdir. Ehl-i Sünnet olarak nitelenen bu âlimler, Müslümanların dini birlik ve bütünlüğünü sağlamışlardır. İtikad, amel ve ahlak bakımından bu çerçevenin dışında kalanlar, genelde bid’at, dalâlet ve zındıklık yollarından birine düşmekten kendilerini kurtaramamışlardır.

Bütün enbiyanın vârisleri âlimler için “rahmetüllahi aleyhim ecmaîn”.

Hanefî ve Mâlikî Mezhepleri için: Bk. https://www.turkiyegazetesi.com.tr/yazarlar/dr-c-ahmet-akisik/610901.aspx

Kaynak: islamilimleri.com

07.12.2019 - Türkiye Gazetesi

https://www.turkiyegazetesi.com.tr/yazarlar/genis-aci-fikir-ve-tartisma/611122.aspx

 

imam şafiinin mezarı ile ilgili görsel sonucu

İmam Şafiî’nin Türbesi-Kahire/Mısır

 

imam şafiinin mezarı nerede ile ilgili görsel sonucu

İmam Şafiî’nin Türbesi-Kahire/Mısır

Ana Sayfa