vo

vodvil is. Fr. vaudeville esk. 1. Meyhanelerde söylenen neşeli, alaylı, taşlamalı şarkı. 2. tiy. Hareketli, eğlenceli bir konuya dayanan, şarkılara da yer verilen hafif güldürü: "Şimdilik olaylar, vodviller kadar iç içe ve karmaşık. " -H. E. Adıvar.

vokabüler is. Fr. vocabulaire 1. dbl. Söz varlığı. 2. Küçük sözlük.

vokal, -li (I) sf. Fr. vocal 1. Sesle İlgili. 2. is. müz. İyi işlenmiş, düzenlenmiş ses.

vokal müzik

vokal, -li (II) is. Alm. Vokal dbl Ünlü.

vokal uyumu, uzun vokal, yarım vokal, yuvarlak vokal

vokalist is. Fr. vocaliste müz. Bir kişi veya sanatçı grubuna, şarkı söylerken belli bölümlerinde eşlik eden kişi veya grup.

vokal müzik, -ği is. müz. Şarkı, opera, oratoryo gibi insan sesi için yapılmış beste.

vokal uyumu is. dbl. Ünlü uyumu.

volan is. (volan) Fr. volant 1. Bir hareketi bir mekanizmaya aktaran veya makinelerde hareketin hızını düzgün tutmaya yarayan tekerlek. 2. Kadın giysilerinin etek ucu, kol vb. yerlerine verev kesilmiş kumaştan yapılan süs.

vole is. Fr. volee sp. Havadan gelen topa, futbolda sıçrayarak ayağın üstüyle, teniste raket ile vurma: "Nefis bir vole Hacettepe kalecisinin ellerinde sönüyor." -H. Taner.

voleybol is. (voleybol) İng. volley-ball sp. Altışar kişilik iki takım arasında, bir alan ortasında gerilmiş olan ağ üzerinden topun karşılıklı olarak elle oynanması oyunu, uçan top.

voleybolcu is. Voleybol oynayan kimse.

voleybolculuk, -ğu is. Voleybolcu olma durumu.

volfram is. (vo'lfram) Alm. Wolfram kim. Atom numarası 74, atom ağırlığı 183,85, yoğunluğu 19,3 olan, sert, 3482 °C'de eriyebilen bir element, tungsten (simgesi W).

voli is. (vo'li) Yun. 1. den. Balıkçı kayıklarının balıkları çevirmek için denize fırdolayı ağ salmaları. 2. argo Vurgun, kazanç, kâr. voli çevirmek 1) voli ile balık avlamak; 2) argo tuzağa düşürmek: "Öyle bir voli çevir ki hem senin hem de bizim işimize yarasın." -H. R. Gürpınar, voli vurmak argo vurgun vurmak.

voli ağı, voli yeri

voli ağı is. Kayıkla denize salındıktan sonra her iki kolunun halatlarıyla karaya çekilen balık ağı.

voli yeri is. Denizlerde ve iç sularda su ürünleri avlanmasına elverişli, kıyıya bitişik ve sınırları belli su alanları.

volkan is. Fr. volcanjeol. Yanardağ.

volkanik, -ği sf. Fr. volcaniaue 1. Volkanla İlgili: Volkanik kaya. 2. İçinde volkan bulunan: Volkanik arazi.

volontarizm is. Fr. volontarisme psikol. İstenççilik.

volt is. Fr. volt Elektromotor gücün veya gerilimin birimi.

voltamper, voltmetre, kilovolt

volta is. (vo'lta) İt. volta den. 1. Bir halatı bir yere bir kez dolama veya babalara yöntemince sarma. 2. Zincirin demire veya iki zincirin birbirine dolanması. 3. Geminin rüzgâra karşı gidebilmek için sağa sola zikzak yapması. 4. argo Sürekli aşağı yukarı gidip gelme, yürüme, dolaşma, volta atmak argo bir aşağı bir yukarı dolaşmak: "Çaylarım içtikten sonra Şifa ile Moda arasında üç aşağı beş yukarı volta atmak üzere davranırlar." -S. Birsel, volta vurmak 1) den. gemi zikzak yapmak; 2) argo bir aşağı bir yukarı dolaşmak: "Onu, odamın penceresinden, her sabah kahvaltıdan önce, verandada bir aşağı bir yukarı volta vururken görürdüm." -N. Cumalı.

voltasını almak argo 1) kaçmak, savuşmak; 2) çekilmek, gitmek.

voltaj is. Fr. voltagefiz. Elektrikte gerilim.

voltajlı sf. Voltajı olan: "Gecenin hummalı sessizliği kulaklarında yüksek voltajlı bir elektrik akımı gibi vınlıyordu." -A. İlhan.

voltametre is. (voltame'tre) Fr. voltametre fiz. Bir elektrotta, açığa çıkan madde miktarına göre devreden geçen elektrik miktarını ölçmeye yarayan alet.

voltamper is. Fr. voltampere fiz. Dalgalı gerilimde, 1 volt olan bir gerilim altında 1 amperlik akımın ürettiği güç birimi.

voltmetre is. (voltme'tre) Fr. voltmetre fiz. Bir elektrik devresindeki gizil güç farkını volt cinsinden ölçmeye yarayan alet.

vombat is. Fr. wombat zool. Keselilerden, Avustralya'da yaşayan, ağır gövdeli, kısa bacaklı hayvan (Phascolomys ursinus).

vonoz is. Yun. zool. Kolyoz, uskumru, sardalye vb. balıkların ufağı.

votka is. (vo'tka) Rus. Tahıl tanelerinin damıtılmasıyla elde edilen alkollü İçki: "Karabiberli, domates suyuyla karışık votka içiyorduk. " -N. Cumalı.

voyvo ünl. (vo'yvo) İsp. argo Alay ederek sataşmak için söylenen bir söz.

voyvoda is. (voyvoda) SI. tar. Osmanlıların Eflak ve Boğdan beylerine verdikleri unvan. voyvoda kesilmek kendini bey sanmak.

voyvodalık, -ğı is. 1. Voyvoda egemenliği. 2. Voyvodanın egemenliği altındaki ülke.