üye is. 1. Herhangi bir topluluğu oluşturan bireylerden her biri, aza: "İkisi de şehrin satranç kulübü üyelerindendir." -S. F. Abasıyanık. 2. anal Omurgalılarda, kol ve bacaklar, üye olmak bir kuruluşa üye olarak girmek: "Herhangi bir iş yerinde çalışabilmek, işçi sendikasına üye olmak veya olmamak şartına bağlanamaz." -Anayasa.
→ üye aidatı, üye tam sayısı, murahhas üye, borsa üyesi, onur üyesi, öğretim üyesi, şeref üyesi
üye aidatı is. Üyelik aidatı.
üyelik, -ği is. Üye olma durumu: "Ara sıra bazı kimselerin bu banka idare meclisi üyeliklerine tayininde vetosunu dayatmaya kalkıştığını işittim." -Y. K. Karaosmanoğlu. üyelik dondurmak herhangi bir sebeple bir üyenin bağlı olduğu kuruluşun çalışmalarında yer almasını veya toplantılarda bulunmasını belirli bir süre için engellemek. üyeliği düşmek üye olma niteliğini kaybetmek: "Meclis çalışmalarına özürsüz olarak bir ay içinde toplam beş birleşim günü katılmayanların üyeliğinin düşmesine karar verilir." -Anayasa.
→ üyelik aidatı
üyelik aidatı is. Bir kurum ve kuruluşa üye olurken ve üyelik sırasında yıllık olarak ödenen önceden belirlenmiş ücret, üye aidatı.
üye tam sayısı is. Bir meclisi veya kurulu oluşturan üyelerin tam sayısı.