üt

-üt (I) bk. -it/ -it vb. (I).

-üt- (II) bk. -it- /-it- vb. (II).

ütme is. 1. Ütmek işi. 2. Ateşte kızartılmış taze buğday veya mısır.

ütmek, -er (I) (-i) hlk. 1. Bir şeyi, tüylerini yakmak için alevden geçirmek. 2. Taze buğday veya mısırı ateşe tutup pişirmek.

ütmek, -er (II) (-i) hlk. Oyunda, kumarda kazanmak, yenmek.

ütopi is. bk. ütopya.

ütopik, -ği sf. Fr. utopiaue Ütopyaya dayanan, ütopya ile ilgili.

ütopist is. Fr. utopiste Ütopyacı: "Geleceği çok pembe görüyorsa ütopist derler insana. " -H. Taner.

ütopya is. (ütopya) İt. utopia Gerçekleştirilmesi imkânsız tasarı veya düşünce.

ütopyacı is. Ütopyalara kapılan, inanan kimse, ütopist.

ütopyacılık, -ğı is. Ütopyacı olma durumu.

ütü is. 1. Genellikle giysilerin buruşukluklarını gidermek için bunların üzerinden geçirilen kızgın demir araç. 2. Bu araçla yapılan iş: "Garsonların yamalı bez ceketleri etüv ve ütü kokuyor." -F. R. Atay.

ütü altlığı, ütü bezi, ütü makinesi, ütü masası, ütü tahtası, ütüsü üzerinde, buharlı ütü

ütü altlığı is. Ütü yapılırken ütünün altına konulan ateşe dayanıklı veya yanmaz madde.

ütü bezi is. Ütülenen şeyin yanmaması için Üzerine serilen, nemli veya kuru olarak kullanılan ince pamuklu bez.

ütücü is. İşi kumaş, giysi, çamaşır vb. ütülemek olan kimse.

ütücülük, -ğü is. Ütücü olma durumu.

ütüleme is. Ütülemek işi.

ütülemek (-i) 1. Ütü ile buruşukluklarını gidermek: "Bir erkek, hizmetçisini sevse, ondan daha iyi kimsenin çamaşır ütüleyemeyeceğine inanır." -R. H. Karay. 2. Alevde tüylerini veya kabuğunu yakıp gidermek: "Çakmak kıvılcım çıkardı, çıkarmasıyla pof diye gaz parladı ve zaten seyrek olan kirpiklerimi ütüledi." -B. Felek.

ütülenme is. Ütülenmek işi.

ütülenmek (mz) Ütüleme işine konu olmak: "Benim lacivert pantolon yine ütülenmedi mi?"-R. H.Karay.

ütületme is. Ütületmek işi.

ütületmek (-i) Ütülü duruma getirtmek.

ütülme is. Ütülmek işi.

ütülmek (mz) hlk. Oyunda, yenilmek, kaybetmek.

ütülü sf. Ütülenmiş, ütü ile buruşuklukları giderilmiş: "Ayağında beyaz, yeni ütülü bir pantolon, üstünde bir fildekoz var." -P, Safa.

ütü makinesi is. Sıcaklık veren bir levha ile bunun üzerinde çamaşırı sıkıştırmak için bir pedalla döndürülen, silindirden yapılmış makine.

ütü masası is. Üzerinde ütü yapılan yüksek ayaklı araç, ütü tahtası.

ütüsü üzerinde sf. Yeni ütülenmiş: "Bu patırtısız semtte loş odamızda girip ütüsü üzerinde serin çarşaflara serilerek yatmak." -R. H. Karay.

ütüsüz sf. Ütülenmemiş veya ütüsü bozulmuş: "Ütüsüz ve beli oturmamış pantolonunu çekti." -T. Buğra.

ütü tahtası is. Ütü masası.