üş

-üş bk. -iş / -iş vb.

üşenç, -ci is. Üşenme, üşengeçlik: "Doğruyu aramanın üşenci ruhlara çöktü mü?" -S. F. Abasıyanık.

üşengeç, -ci sf. Çok üşenen, tembel, üşengen.

üşengeçlik, -ği is. Üşengeç olma durumu, tekâsül: "Üşengeçlikten o yargıyı kabullenen bir iki kişi de bu sloganı yineleyince bu kamuoyunun yargısı sayılır." -H. Taner.

üşengen sf. Üşengeç: "Eniştem de üşengen bir adamdır, rahatı kaçar diye üstüne düşmedi." -M. Ş. Esendal.

üşengenlik, -ği is. Üşengen olma durumu.

üşenme is. Üşenmek işi: "Fakat tam kapıdan çıkacağım zaman, üstüme bir üşenmedir çöküyor." -F. R. Atay.

üşenmek (-e) Kendinde bir gevşeklik duyarak bir işi yapmaya isteği olmamak, erinmek: "Demek sen şimdi bu iş için üşenmeden Bursa'ya gideceksin?" -R. N. Güntekin.

üşme is. Üşmekişi veya durumu.

üşmek, -er (-e) hlk. Üşüşmek: Herkes başıma üstü. Ekmeğe karınca üstü.

üşüme is. Üşümek İş: "Üşüme nöbetine tutulanların hareketiyle cevap verdim." -A. Gündüz.

üşümek (nsz) Isı yokluğundan, azlığından veya ısı kaybından etkilenmek, soğuğun etkisini duymak: "Üşümüş, donmuş gibi, kaba, nasırlı, pis ellerim karnının üstünde sıkıyordu. " -Ö. Seyfettin.

üşüntü is. Toplanma, üşüşme, üşüşüp bir araya gelme: Karınca üşüntüsü, üşüntü etmek üşüşmek, üşüntü köpekler mandayı paralar birlikten güç doğar.

üşürme is. Üşürme işi veya durumu.

üşürmek (-i, -e) Üşmek işini yaptırmak, saldırtmak: Köpekleri onun üstüne üşürdü.

üşüşme is. Üşüşmek işi.

üşüşmek (-e) Her yandan çokça bir araya gelmek, toplanmak, birikmek, üşmek: "Bu centilmen sporcuyu tebrik için Fenerliler üşüştüler." -H. Taner.

üşütme is. Üşütmek durumu.

üşütmek (-i) 1. Üşümesine sebep olmak: "Havanın üşütecek kadar serin olmasına göre sabah yakın."-R. N. Güntekin. 2. (nsz) Üşüyüp hasta olmak, soğuk almak. 3. argo Delirmek, aklım yitirmek.

üşütücü is. Üşümeye yol açan: "Sabah serinliği âdeta üşütücü..." -R. H. Karay.

üşütük, -ğü is. argo Aklını yitirmiş, delirmiş kimse.