rıh is. Far. rig esk. Yazıdaki mürekkebi kurutmak için dökülen çok ince ve renkli bir türküm.
rıhdan is. (-da:nı) Far. rlg-dân esk. Yazı kurutmak için kullanılan özel kumun konduğu üzeri delikli kap.
rıhtım is. Far. rihtim Bir akarsu veya deniz kıyısında doldurularak yapılmış, gemilerin indirme bindirme veya yükleme boşaltma yapabileceği yer: "Gençlik neşesi, bahar güneşi aydınlığı ve şarkı sesleri içinde küçük rıhtımlara yanaşıyoruz." -F. R. Atay.
rıza is. (rıza;) Ar. rizâ esk. Razı olma, isteme, istek, rıza göstermek razı olmak, onamak, uygun bulmak: "Yarım yamalak ıslahat tedbirlerine inanmaktansa kazaya rıza göstermek bana daha hoş görünür." -Y. K. Beyatlı. rızası olmak izni olmak, müsaadesi olmak: "... kişinin vücut bütünlüğüne dokunulamaz, rızası olmadan bilimsel ve tıbbi deneylere tabi tutulamaz." -Anayasa, rızasını almak onayını almak, müsaadesini almak.
→ gönül ması
rızık, -zkı is. Ar. rizk 1. Yiyecek, içecek şey, azık: "Arap kesesine Anadolu altını ve Arap kursağına Anadolu'nun rızkını akıtacağız." -R. H. Karay. 2. din b. Tanrı'nın bütün yarattıklarına verdiği nimet: "Bizden şerefli yırtıcı kuş, kan emen böcek/ Tanrı'm o yolda rızkını vermiş, kusuru yok." -M. Çınarlı. rızkını çıkarmak günlük yiyecek parasını çıkarmak.