je

je is. Türk alfabesinin on üçüncü harfinin adı, okunuşu.

jel is. Tedavi amacıyla kullanılan jöle yapısında bir krem türü.

jelatin is. (jelatin) Fr. gelatine 1. Genellikle hekimlik ve fotoğrafçılıkta kullanılan, hayvanların kemik, kıkırdak vb. dokularından veya bitkisel yosunlardan elde edilen saydam, renksiz, kokusuz bir madde. 2. Ambalaj için kullanılan ince, parlak bîr madde.

jelatinleme is. Jelatinlemek işi.

jelatinlemek (-i) Bir yeri veya şeyi jelatin ile kaplamak.

jelatinli sf. Jelatinden yapılmış veya jelatinle kaplanmış.

jelatinsiz sf. Jelatinle kaplanmamış.

jeloz is. Fr. gelose Agaragar.

jen is. Fr. gene biy. Gen.

jenerasyon is. Fr. generation Kuşak, nesil.

jeneratör is. Fr. generateur fiz. Üreteç.

jenerik, -ği is. Fr. generique Tanıtma yazısı.

jenosit, -di is. Fr. genocide sos. Soykırım,

jeodezi is. Fr. geodesie jeol. Yer ölçümü.

jeodinamik, -ği is. Fr. geodynamigue jeol. Volkan, deprem, aşınma vb. etkenlerle yer kabuğunda oluşan değişikliklerin incelenmesi.

jeofizik, -ği is. Fr. geophysihque jeol. vs fiz. Yer yuvarlağını ve atmosferi etkileyen doğal fiziksel olayların incelenmesi.

jeofizikçi is. Jeofizik uzmanı.

jeokimya is. Fr. geo + Ar. Idmyâjeol. ve kim. Yer kabuğunu oluşturan kimyasal öğelerin tümü.

jeokimyacı is. Jeokimya ile uğraşan kimse.

jeolog, -ğu is. geologue Yer bilimci.

jeoloji is. Fr. geologie Yer bilimi.

jeolojik, -ği sf. Fr. geologique Yer bilimsel.

jeomorfolog, -ğu is. Fr. Geomorphologue Jeomorfoloji uzmanı.

jeomorfoloji is. Fr. geomorphologie Yeryüzü engebelerini ve aşınma ile ilgili gelişimleri inceleyen bilim.

jeomorfolojik, -ği sf. Fr. geomorphologique Jeomorfoloji ile ilgili.

jeopolitik, -ği is. Fr. geopolitique 1. sos. Coğrafya, ekonomi, nüfus vb.nin bir devletin politikası üzerindeki etkisi. 2. Bir devlette bir bölgede uygulanan politikayla o yerin coğrafyası arasındaki ilişki. 3. Bir devletin saldırgan nitelikteki genişlemesini, ekonomik ve siyasi coğrafya açısından haklı kılmaya yönelik siyasi öğreti.

jeosantrik, -ği sf. Fr. geocentriçue coğ. Yer özekçil.

jeosantrizm is. Fr. geocentrisme fel. Yer özekçilik.

jeosen klinal is. Fr. geosynclinal coğ. ve jeol. Yer kabuğunun uzun bir süre çöken, buna bağlı olarak kat kat kalın tortullarla dolmuş bulunan bölümü.

jeosismik, -ği sf. Fr. geosismigue jeol. Bir patlama sonucu, derinlemesine yayılan dalgaların incelenmesi yoluyla yeryüzü katmanlarındaki madenleri araştırma yöntemi.

jeotermal, -li sf. Fr. geothermal fiz. Sıcaklığı, yer içinde kalmaya veya buradan geçmeye bağlı olan ısı.

jeotermal enerji

jeotermal enerji is. fiz. Yer altından çıkan sıcak su veya sıcak su buharından elde edilen enerji.

jeotermi is. Fr. geothermie fiz. 1. Yerkürede oluşan ısı olaylarının incelenmesi. 2. Yerküreyle ilgili ısı şartları, sıcaklıkların dağılımı, ısı alışverişi vb.ni inceleyen jeofizik dalı.

jeotermik, -ği sf. Fr. geothermique Jeotermi ile ilgili.

jeotropizma is. Fr. geotropisme bot. Yere yönelim.

jersey is. zool. Sarı ve kahverengiden esmere kadar değişen renkte, et tutmayan, kemikleri belirgin bir kültür ırkı sığırı,

jest is. Fr. geste 1. Herhangi bir şeyi açıklamak için genellikle el, kol ve baş ile yapılan içgüdüsel veya iradeli hareket. 2. Beklenmedik iyi davranış: "Jestleri daha serbest, çoğu güzel sesli, güzel güzel insanlardı. " -S. F. Abasıyanık.

jet is. İng.jet Çok hızlı, tepkili uçak. jet gibi hızla, süratle: Otomobil önümden jet gibi geçti.

jet motoru, jet yakıtı

jet motoru is. Yüksek basınçla ve çok büyük hızla gaz akışını püskürtme sistemiyle en yüksek düzeyde itme gücü yaratan motor, tepkili motor.

jeton is. Fr. jeton Telefon ve türlü oyunlarda para yerine kullanılan küçük, metal veya plastik marka, jeton geç düşmek tkz. konuşulan veya sözü edilen konuyu geç anlamak, geç intikal etmek: "Çok lafazan ve bilgisiz ama jeton sizde biraz geç düşüyor anlaşılan." -H. Taner,

jetoncu is. Jeton satan kimse.

jetonculuk, -ğu is. Jetoncu olma durumu.

jet yakıtı is. Jet motorlarının çalışma sistemine göre ayrıştırılmış renksiz benzin.