ık

-ık / -ik, -uk / -ük Fiilden isim türeten ek: kırık, sil-ik, sol-uk, sön-ük vb.

ıkıl ıkı) zf. hlk. 1. Boğulur gibi, sıkıntı ile soluyarak: Ikıl ıkıl nefes alıyordu. 2. Güçlükle, zorla: Çok hastayım, ama ıkıl ıkıl gelebildim.

ıkına sıkına zf. 1. Büyük güç harcayarak, kendini zorlayarak. 2. Çekinerek, sıkılarak.

ıkına tıkına zf. Sıkılarak, zorluk çekerek.

ıkındırma is. Ikındırmak işi.

ıkındırmak (-i) Ikınmasına yol açmak.

ıkınma is. Ikınmak işi.

ıkınmak (nsz) 1. Herhangi bir sebeple soluğunu içinde tutarak kendini zorlamak: "A ... A ... A ... diye sesler çıkardı, sonra birdenbire ıkındı, yüzü kıpkırmızı kesildi." -P. Safa. 2. Peklikte veya doğum sırasında kasları zorlayarak soluğunu tutmak. ıkınıp sıkınmak tkz. bir iş yapabilmek için kendini çok zorlamak: Ikındı sıkındı, bir cevap bulup veremedi.

ıkına sıkına, ıkına tıkına

ıkıntı is. ıkınma işi.

-ıkla- / -ikle-, -ukla- / -ükle- Fiilden fiil türeten ek: did-ikle-, say-ıkla-, sür-ükle- vb.

ıklama is. Iklamak işi.

ıklamak (nsz) hîk. 1. Yük altında güçlükle solumak. 2. Ağlarken bunalır ve soluğu kesilir gibi iç çekmek.

ıhlaya sıkîaya

ıklaya sıklaya zf. Büyük çaba harcayarak, kendini elden geldiği kadar zorlayarak.

ıklım tıklım zf. Alabildiğinden de çok, ağzına kadar dolu, çok kalabalık: Sandığını ıklım tıklım doldurmuş.