epe is. Fr. epee sp. 1. Delici kılıç. 2. Bu kılıç kullanılarak oynanan bir tür kılıç oyunu.
eper is. Işığa karşı bakıldığında kâğıt tabakasının yapısal görünümü.
epey zf. (e'pey) Az denmeyecek kadar, oldukça, hayli, epeyi, epeyce, epeyice: "Epey yürüdü ve üç sokak daha değiştirdi." -T. Buğra.
epeyce zf. (e'peyce) Epey: "Uyandığım zaman güneşi epeyce yükselmiş buldum." -R. H. Karay.
epeyi zf. (epeyi) Epey.
epeyice zf (epeyi'ce) Epey: "Epeyice huysuz ve öfkeli adam olmakla beraber herifin bu tavrına pek o kadar kızmadı." -Y. K. Karaosmanoğlu.
epidemi is. Fr. epidemie tıp Salgın hastalık.
epidemik, -ği sf Fr. epidemiaue Salgın hastalıkla ilgili.
epidemioloji is. Fr. epidemiologie tıp Salgın hastalıkları inceleyen hekimlik dalı.
epidemiolojik, -ği sf Fr. epidemiologigue tıp Epidemioloji ile ilgili.
epiderm is. Fr. epiderme onat. ve bot. Üst deri.
epifit is. Fr. epiphyte bot. Üst bitken.
epigenez is. Fr. epigenese biy. Sıralı oluş.
epigrafi is. Fr. epigraphie Yazıt bilimi.
epigram is. Fr. epigramme ed. Her türlü konuda yapılmış kısa manzume.
epik, -ği sf. Fr. epiaue ed. Destansı.
epikerem is. Fr. epichereme man. Önertilerinin biri veya her ikisi kanılıyla birlikte ileri sürülen tasım: Çocuklar büyüklerin işine karışmaz, çünkü akılları ermez; sen henüz on yaşında olduğun için çocuksun; şu hâlde benim işime karışma tasımı bir epikeremdir.
Epikurosçu öz. is. fel. Epikuros'un kurduğu felsefe akımını benimseyen, Epikurosçuluk yanlısı olan kimse, Epikürcü.
Epikurosçuluk, -ğu öz. is. fel. Hazlara, sevinçlere yönelik bir hayatın hedef edinilmesini ileri süren öğreti, Epikürcülük.
Epikürcü öz. is. fel. Epikurosçu.
Epikürcülük, -ğü öz. is. fel. Epikurosçuluk.
epilasyon is. (epilâsyon) Fr. epilation Vücutta istenmeyen tüyleri yolma, tüyleri alma.
epilepsi is. Fr. epilepsie tıp Sara hastalığı.
epileptik, -ği sf. Fr. epileptique Sara hastalığı ile ilgili.
epilog, -ğu is. Fr. epilogue ed. Bir eserin sonuç bölümü.
episantır is. Yun.jeol. Deprem ortası.
episot, -du is. Fr. episode bk. epizot.
epistemoloji is. Fr. epistemologie Bilgi kuramı.
epistemolojik, -ği sf. Fr. epistemologiaue Bilgi kuramı ile ilgili.
epitel is. Epitelyum.
epitelyum is. (epite'lyum) Fr. epithelium biy. Tek veya çok hücreden oluşan, vücudun bütün dış ve iç yüzeylerini kaplayan doku: Geniz, ağız, mide gibi iç boşlukları epitelyumla kaplıdır.
epizot, -du is. Fr. episode ed. 1. Bir roman veya hikâyede olay: "Sözlerin içine sık sık somut örnekler, epizotlar sıkıştırıyorlar." -H. Taner. 2. Değişik anlatı türü, masal, efsane, bilmece vb. bir metnin, bir eserin aslından az çok ayrılan değişik biçimli olanı.
epope is. Fr. epopee ed. Destan.
e-posta is. bl. Elmek.
eprime is. Eprimek işi.
eprimek (nsz) hlk. 1. Bozulmak, ekşiyip çürümek. 2. Yemiş dura dura olgunlaşmak, yumuşamak. 3. Erimek.
epsilon is. Yun. Yunan alfabesinin beşinci harfi (e).