cömert, -di sf. Far. cevân-merd 1. Para ve malını esirgemeden veren, eli açık, selek, semih, ahi, bonkör: "Elinden gelen her iyiliği yapar, cömerttir, ikramı çok sever." -P'. Safa. 2. mec. Verimli: "Bu ülkede toprak bir masal sultanı kadar cömert." -C. Meriç. cömert davranmak sakınmadan, esirgemeden bol bol vermek: "Size ne kadar cömert davranmış olduğunu kendiniz de biliyorsunuz." -H. E. Adıvar.

cömertçe zf. (cöme'rtçe) Cömert bir biçimde, sakınmadan, bol bol: "Poker masasında servetini, içki masasında sıhhatini cömertçe tüketmiştir." -Y. Z. Ortaç.

cömertleşme is. Cömertleşmek işi.

cömertleşmek (nsz) Cömertçe davranmaya başlamak.

cömertlik, -ği is. Cömert olma durumu, ahilik, semahat, mürüvvet.

cönk, -gü (I) is. Malezya dilinden esk. Büyük yelkenli gemi.

cönk, -gü (II) is. ed. Saz şairlerinin, kendilerinin veya başkalarının şiirlerini derledikleri, uzunlamasına açılan, deri kaplı defter, sığırdili.

Cr kim. Krom elementinin simgesi.

Cs kim. Sezyum elementinin simgesi.