Br kim. Brom elementinin simgesi.
brahma is. zool. İri yapılı, bacakları tüylü, paçalı bir tavuk ırkı.
Brahman öz. is. Sanskrit'ten 1. Hint kastlarında ilk basamak. 2. Bu basamaktan olan kimse.
Brahmanizm öz. is. Brahmanlık.
Brahmanlık, -ğı öz. is. Kalıtım yoluyla geçen bir kast bölünmesine dayalı toplumsal bir kuruluşu içeren Hint dini, Brahmanizm.
braket is. Ing. bracket Dikişten çıkan kitapların sırtına makine ile bez geçirme.
brakisefal, -li sf. Fr. brachyce phale anat. Kafatasının ön alt eksenine göre kısa olan (kimse), kısa kafalı.
branda is. (bra'nda) ît. branda den. Gemilerde tayfa ve erlerin yattığı dikdörtgen biçiminde, astarlanmış bezden yapılan, halatlarla bir yere tutturulan asılı yatak.
→ branda bezi
branda bezi is. Keten ve pamuk ipliğinden sık ve sağlam dokunmuş bez.
branş is. Fr. branche Dal, şube, kol.
bravo ünl. (bra'vo) İt. bravo "Aferin, yaşa" anlamlarında beğeni bildiren bir söz.
bre ünl. Yun. esk. 1. "Ey, hey" anlamında kullanılan bir seslenme sözü: "Bre Arslan Beyi Sen bu işi kolay mı sanırsın?" -S. Çokum. 2. "Be" yerine kullanılan bir seslenme sözü. 3. "Vay" anlamında şaşma bildiren bir seslenme sözü: Bre, bu ne büyük gemi! 4. Şaşkınlık, coşku anlatan bir seslenme sözü. 5. bağ. Tekrarlanan iki emir kipi arasına getirilerek işin sürekliliğini anlatan bir söz: "Öyle bir yo! ki git bre git, bitmez. Gez bre gez. Dolaş bre dolaş." -A. Rasim.
Brehmen öz. is. bk. Brahman.
breş is. Fr. brechejeol. 1. Doğal çimento ile lavlı, kavkılı, kabuklu, kemikli kırıntıların kaynaşmasıyla oluşmuş kütle. 2. Bir tür yapay mermer.
brezil is. İsp. brasil bot. Baklagillerden bazı ağaçların kırmızı boya çıkarılan odunu.
brıçka is. (brı'çka) Rus. Üstü kapalı, kışın kızak olarak kullanılan tek atlı, yaylı hafif araba.
brick game is. İng. brick game bk, tuğla oyunu.
briç is. İng. bridge Dört kişi arasında oynanan bir iskambil oyunu: "Briç masasında operetçi Muhlis Sabahattin başı çeker." -S. Birsel.
brifing is. İng. briefing Bilgilendirme, brifing almak belli bir konuda özet bilgi almak. brifing vermek belli bir konuda özet bilgi vermek.
brik (I) is. Fr. brick İki direkli, seren yelkenli, birkaç top taşıyan gemi.
brik (II) is. İng. break esk. Önde çok yüksek bir oturma yeri, arkada da boylamasına yerleştirilmiş oturacak yerleri bulunan dört tekerlekli, yaylı at arabası.
briket is. Fr. briauette 1. Linyit ve kömür tozundan basınçla elde edilen yakıt. 2. Linyit, kömür tozu ve katran tortusundan basınçla elde edilen, tuğla biçimli yapı malzemesi. 3. Kum ve çimentonun birleştirilmesiyle elde edilen yapı malzemesi.
briketçi is. Briket yapan veya satan kimse.
briketçilik, -ği is. Briketçinin İşi veya mesleği.
briketleme is. Briketlemek işi.
briketlemek (-i) Briket durumuna getirmek.
briyantin is. Fr. brillantine Saçı parlatmak ve yatırmak için kullanılan güzel kokulu bir madde: "Kirpi dikeni saçlarım, ne briyantinle yatırabiliyor ne pomatla." -A. İlhan.
briyantinli sf. Briyantinle süslenmiş, briyantin sürünmüş: "Onun gençliğinde pudralı yanak, kozmetikli bıyık, briyantinli saçtı güzel sanılan." -Y. Z. Ortaç.
briyantinsiz sf. Briyantin sürülmemiş.
briz is. Fr. brise Meltem.
brizbiz is. Fr. brise-bise Pencerelerin çerçevesine, içeriden tutturulan bir tür ince perde.
brokar is. Fr. brocart Sırma veya gümüş işlemeli bir tür ipekli kumaş.
broker is. İng. broker ekon. bk. borsa simsarı.
brokoli is. İt. broccoli Hardalgillerden, küçük, yeşil yumrular hâlinde olan, haşlanarak yemeği hazırlanan bir tür sebze (Brassica oleracea botrytis).
brom is. Fr. brome kim. Atom numarası 35, atom ağırlığı 79,909, yoğunluğu 2,97 olan, deniz sularında az, bazı göllerde çok miktarda bulunan, kırmızı renkli, pis kokulu, zehirli, sıvı bir element (simgesi Br).
bromhidrik, -ği sf. Fr. bromhydriaue kim. Bromun hidrojenle birleşmesinden oluşan.
→ bromhidrik asit
bromhidrik asit, -di is. kim. Bromun hidrojenle birleşmesinden oluşan HBr asidi.
bromür is. Fr. bromure kim. Bromhidrik asidin tuzu veya eteri.
bromürlü sf. Yapısında bromür bulunan: Bromürlü eriyik.
bronş is. Fr. bronche anat. Soluk borusunun akciğerlere giden iki kolundan her biri ve bunların dalları.
bronşçuk, -ğu is. anat. Bronşların uç dallarından her biri.
bronşit is. Fr. bronchite tıp Bronş ve bronşçukların iltihaplanmasıyla oluşan hastalık: "Bazılarının bronşiti, bazılarının romatizması azmış." -A. Haşim.
bronz is. Fr. bronze 1. Tunç. 2. sf. Bu maddeden yapılmış olan. bronz gibi tunca benzeyen, tunç renginde olan.
bronzlaşma is. Bronzlaşmak işi.
bronzlaşmak (nsz) Güneşte yanarak bronz rengini almak.
broş is. Fr. broche Kadınların takındıkları süs iğnesi.
broşür is. Fr. brochure Genellikle bir şeyi tanıtmayı amaçlayan, sayfa sayısı az, küçük kitap, risale.
brovning is. İng. browning 7,65 mm'lik otomatik tabanca.
bröve is. Fr. brevet Diploma, şehadetname.
Brüksel lahanası is. bot. Frenk lahanası.
brülör is. Fr. brûleur tek. Yakmaç.
brüt sf. Fr. brüt 1, Kesintisi yapılmamış, kesintisiz (para). 2. Darası çıkarılmadan tartılan (ağırlık).
b tipi fon is. ekon. Hazine bonosu, devlet tahvili, repo veya yurt dışına ihraç edilmiş kıymetlerden oluşan fon türü.