ai

aidat ç. is. (a:ida:t) Ar. 'a 'idât 1. Dernek, kuruluş, kulüp üyelerinin belli sürelerde, belli miktarlarda ödedikleri para, ödenti: "... üye aidatının sendikaya ödenme şekli kanımla düzenlenir." -Anayasa. 2. Bir hizmet karşılığı sürekli ve düzenli Ödenen para. 3. Kesenek.

üye aidatı, üyelik aidatı

aidiyet is. (aridiyet) Ar. 'â 'idiyyet İlişkinlik.

aidiyet eki

aidiyet eki is. dbl. İlgi eki.

aile is. (aıile) Ar. 'a'ile 1. sos. Evlilik ve kan bağına dayanan, kan, koca, çocuklar, kardeşler arasındaki ilişkilerin oluşturduğu toplum içindeki en küçük birlik. 2. sos. Karı, koca ve çocuklardan oluşan topluluk: "En büyük cevizin altını kalabalıkça bir aile kaplamıştı." -O. C. Kaygılı. 3. Aynı soydan gelen veya aralarında akrabalık ilişkileri bulunan kimselerin tümü: "Bizim ailenin Mısır'la olan münasebetini bilirsiniz, belki..." -H. Taner. 4. Birlikte oturan hısım ve yakınların tümü. 5. Eş, karı. 6. Aynı gaye üzerinde anlaşan ve birlikte çalışan kimselerin bütünü. 7. Temel niteliği bir olan dil, hayvan veya bitki topluluğu.

aile adı, aile bahçesi, aile bütçesi, aile doktoru, aile dostu, aile gazinosu, aile hayatı, aile hekimi, aile hukuku, aile meclisi, aile ocağı, aile planlaması, aile reisi, aile saadeti, büyük aile, çekirdek aile, köklü aile

aile adı is. Soyadı.

aile bahçesi is. Ailelerin rahatlıkla gidebileceği, alkollü içki içilmeyen bahçe.

aile bütçesi is. ekon. Kısa bir süre içinde bir İşçinin veya işçi ailesinin hayat seviyesinde meydana gelen değişmeleri belirlemek amacıyla yapılan istatistik çalışması.

ailece zf. (arile'ce) Bütün aile birlikte, ailecek: Ailece gezmeye gideceğiz.

ailecek zf. hlk. Ailece.

aile doktoru is. Bir ailenin bireylerinin sağlık işleriyle özel olarak ilgilenen doktor, aile hekimi.

aile dostu is. Ailece tanışılan ve evlerine gidilip gelinen ahbap, yakın.

aile gazinosu is. Sadece evlilerin girebildiği ve birlikte eğlendikleri yer.

aile hayatı is. Aile düzeni içerisinde sürdürülen hayat, aile olarak yaşama: "Bütün mahalle halkı aile hayatını kontrol ederdi." -F. R. Atay.

aile hekimi is. Aile doktoru.

aile hekimliği is. Ailenin sağlık sorunlarını genel olarak ele alan hekimlik dalı.

aile hukuku is. huk. Aileyi oluşturan kişilerin karşılıklı hak ve görevlerini düzenleyen hukuk dalı.

ailelik, -ği sf. Aile ile ilgili, aileye özgü olan.

aile meclisi is. sos. Aile bireylerinin ortak görüşlerini belirleyen ve yerine getiren heyet.

aile ocağı is. Ailenin kurduğu, yerleştiği, geliştirdiği ev: "Neşeli, memnun bir aile ocağı vücuda getireceğiz." -H. C. Yalçın.

aile planlaması is. tıp Ailede çocuk edinmeyi sınırlama, doğum kontrolü.

aile reisi is. Kanunlara göre aile yükümlülüğünü taşıyan kimse.

aile saadeti is. Genellikle karı, koca bazen de büyükler ve çocuklar arasındaki uyum, anlaşma, sevgi ve hoşgörü.

ailesiz sf. Ailesi olmayan: "Cebinde birkaç para ile ailesiz ve dostsuz iş bulana kadar yaşamak mecburiyetinde îdi." -P. Safa.

ailevi sf. (a:ilevi:) Ar. 'â 'ilevi Aile ile ilgili: "Ailevi bir laubalilikle genç adam, köşe koltuğuna kuruldu." -P. Safa.

ait sf. (a:it) Ar. 'â 'id İlgilendiren, ilişkin, ilişik, İlgili, ait olmak ilgilendirmek, birinin olmak, birine düşmek: "Burasını, kendisine ait olsa bu kadar canla başla çevirmeye uğraşmazdı. " -K. Tahir.