za'f

:

 

2) meyil, gönül akışı, bir şeye karşı ' duyulan aşırı *istek.

zâhile

:

زاهله

(a. s.) : ["zâhil" ih müen.], (bkz. : zâhil ).

zâhir-üz-zeneb

:

 

zool. , *kuyruklular, fr. urodèles.

zâid nâ-mütenâhî

:

 

mat. *artı sonsuz. «

zâid, zaide

:

 

4) i. ed. müstezat'larda "mef'ûlü faulün" vezninde olan kısa mısra.

zâire

:

زائره

(a. s. ziyaret'den) : ["zâir" in müen.]. (bkz. : zâir).

zamâir-i izâfiyye

:

 

gr. *iyelik zamirleri.

zamane

:

زمانه

(a. i.) : şimdiki zaman [şikâyet veya hafifseme anlamında], (bkz. : ze-mâne). (

zamg-ı Arabî

:

 

kim. Arap zamkı.

zamîmeten

:

ضميمة

(a. zf.) : ek olarak, ulama olarak, üstelik, bir de.

zamîr-şinâs

:

ضميرشناس

(a. f. b. s.) : gönülbilir, ince duygulu, hassas.

zât-ül-batneyn

:

 

zool. *ikikarınlı, fr, biventre.

zât-ül-galsamet-il-musaffaha

:

 

zool. "yassısolun-gaçlılar, fr. lamellibranches.

zât-ül-harekiyyet

:

ذات الحركت

(a. b. i.) : fels. *özdevim, fr. automatisme.

zâviye-i hâriciyye

:

 

geo. *dışaçı.

zâviye-i in'ikâs

:

 

geo. "yansıma "açısı, fr. angle réflexion.

zâviye-i mkisâr

:

 

astr. kırılma "açısı, fr. angle d© réfraction.

zâviye-i müsellesâtiyye

:

 

astr. trigonometri *açısı.

zâviye-i mütecâvire

:

 

(bkz. : zâviye-i mücavire).

zâviye-i tebâüd

:

 

astr. "uzanım "açısı.

zâviye-i vürûd

:

 

(geliş "açısı) : astr. bir yıldızdan gelen ışığın, düşme yüzeyinin (ayna veya merceğin) normaline göre yaptığı "açı, fr. angle d'incidence.

zcnbakıy-yüş-şekl

:

 

zool. denizlâleleri, fr. cri-noîdes.

zebûn-küşâne

:

زبونكشانه

(f. b. zf.) : zebunküş olana yakışacak yolda.

zebûn-küşî

:

زبونكشى

(f. b. i.) : zebunküşlük, *düşkünezerlik.

zehâb-ı bâtıl

:

 

boş, çürük *sanı.

zehre şikâf

:

زهره شكاف

(f. b. s.) : cd patlatıcı, korkutucu, korkunç.

zehrevî

:

زهروى

(a. s.) : zehreye ait, zehre ile *ilgili, örtücü, koruyucu, koruyan, örten.

zehr-i akim

:

 

bot. kısır çiçek.

zehri, zehriyye

:

زهرى ، زهريه

(a. s.) : çiçeğe ait, çiçekle "ilgili.

zekâvet-mendâne

:

زكاوتمندانه

(a. f. b. zf.) : zekî kimselere yaraşır yolda.

zelef, zelf

:

زلف ، زلف

(a. i.) : derece, sıra> yakınlık.

zem m ü kadh

:

 

"yergi ve sövme.

Zemzeme

:

 

3) Recâizâde Ekrem'in 1883 ve 1885 arasında 3 ayrı kitap olarak basılmış şiirlerini ihtiva eden bir eseri.

zen nube

:

ذنوبه

(a. i.) : 1) günahkâr kız. 2) kadın adı.

zencb-ül-hayliyye

:

 

bot. "atkuyruğugiller, fr. équisétacées.

zencebîliyyo

:

زنجبيليه

(a. i.) : bot. "zencefilgiller.

zencîr-bend

:

 

2) ed. halk şiirinde birinci mısraın son kelimesini ikinci mısraın başında tekrarlayarak yazılan koşma.

Zendâvesta

:

زنداوستا

(f. i.) : (bkz. : zend).

zer-i ıbtî

:

 

bot. yan tomurcuğu, fr. bourgeon axilaire.

zer-i re'sî

:

 

bot. tepe tomurcuğu, fr. bourgeon terminal.

zevâne

:

زوانه

(a. i.) : 1) zıvana, sigara ağızlığının ucuna geçirilen içi delik,mil maden. 2) sigaranın içilecek tarafına geçirilmiş karton veya başka maddeden borumsu küçük nesne. 3) iki ucu açık küçük boru. 4) birbirine geçirilecek aletlere açılan boru şeklindeki delik.

zeveban

:

 

2) kim. , fiz. erime, fr. fusion.

zevk-perest

:

ذوقپرست

(a. f. b. s.) : zevke, eğlenceye aşırı derecede düşkün.

zevk-perestân

:

ذوقپرستان

(a. f. b. s. zevk-perest'in c.) : zevke ve eğlenceye aşırı derecede düşkün olanlar.

zevk-perestî

:

ذوقپرستى

(a. f. b. i.) : zevke, eğlenceye aşırı düşkünlük.

zevrakî

:

 

(a. s.) : kayıkla "ilgili, kayığımsı, kayıksı.

zeyrek

:

زيرك

(f. s.) : anlayışlı, uyanık, zekî.

zeyt-i müceffif

:

 

kim. kurur yağ.

zılâl-âlûd

:

ظلال آلود

(a. f. b. s.) : gölgeli.

zıll-ı arz

:

 

astr. yerin gölgesi, fr. ombre de la terre.

zıll-ı mahrûtî

:

 

astr. gölge "konisi, fr. cône d'ombre.

zımnî irâde izhârı

:

 

kapalı olarak istek bildirme.

zırnthî

:

زرنيخى

(f. ¡.) : zırnık renginde olan, sarı renkli, (bkz. : zirnîhî) : 

zıyyık-ı nefes

:

 

nefes darlığı,^tıknefes, 

zıyyık-ı sadr

:

 

göğüs darlığı, göğüs tutukluuğ.

zifâf-hâne

:

زفافخانه

(a. i. b. i.) : "genel ev; randevuevi.

zili ü zül

:

ذل , ذل

(a. b. s.) : 1) horluk, alçaklık. 2) itaat; alçak gönüllülük.

zîr ü bâlâ

:

 

aşağı yukarı, altüst.

zirâı'yye

:

زراعيه

(a. s.) : ["ziraî" nin müen.]. (bkz. : ziraî).

ziyâd

:

زياد

(a. i.) : fazlalık, çokluk, ziyâ-yi kamer : astr. ayışığı.

zñhro-i ceresiyye

:

 

bot. çançiçeği, fr. campanule.

zuâf

:

زعاف

(a. s. ve i.) : (bkz. : züâf).

zulmî, zulmiyye

:

ضلمى ، ضلميه

(a. s.) : zulüms .ait, zulümle "ilgili.

zur-karan

:

زركاران

(f. b. s. zûr-kâr'ın c) : zorlayanlar.

zurûf-i ahvâl

:

 

haller, işler, "durumlar, 

zügabe-i mia

:

 

anat. bağırsak tümörü, 

zül

:

ذل

(a. i.) : (bkz. : züll).

zülâl i mafsalı

:

 

biy. oynak *sıvısı, fr. synovie."