taab-i zihnî

:

 

psik. zihin yorgunluğu, 

taâdül-i zaman

:

 

astr. zaman "denklemi, fr. équation du temps.

taâm-hâne

:

طعامخانه

(a. f. b. i.) : yemek salonu.

tabaat

:

طباعت

(a. i.) : (bkz. : tıbâat). 

tabâbet-i rûhiyye

:

 

ruh hekimliği, fr. Psychiat haricî i edimme ; anat. "dışderi. kitâbiyye : bot. "doğurgan *doku. muhâtiyye : biy. mukoza.

tabaka-i munzamme

:

 

anat. göz *sümüksel zarı.

tabhiyye

:

طبخيه

(a. i.) : pişirmek veya pişirilmek üzere birine verilen ücret, pişirmelik.

tabîb-i adlî

:

 

huk. adlî tıp işleriyle vazifeli doktor.

tâbi'-i asèmm

:

 

mat. *orandışı fonksiyon.

tâbi'-i gayr-ı cebrî

:

 

yüksek fonksiyonlar, fr. fonctions transcendantes.

tabîî ıstıfâ

:

 

zool. * doğal *seçim.

tabîî intiba

:

 

jeol. *fizîksel iz, fr. empreinte physique.

tâbi'-i müsellesâtî

:

 

mat. trigonometrik fonksiyon.

tâbi'-i mütezâyid

:

 

mat. artan fonksiyon, 

tâbiiyyet-i mütekabile

:

 

sosy. *bağınlaşma fr. interdépendance.

ta'dâd ve tasnif

:

 

mat. sayım ve döküm.

tadahhum-ı nihâyât

:

 

anat. yanlar "irilimi, fr. acromegalic.

ta'dîlen

:

تعديلا

(a. zf.) : değiştirerek, değiştirilerek.

ta'dîl-nâme

:

تعديلنامه

(a. f. b. i.) : değişiklik "önergesi.

tagyîr-hâne

:

تغير خانه

(a. f. b. i.) : içki imalâthanesi.

tahaddüsiyye

:

تحد ثيه

(a. s.) : ["tahaddüsî" nin müen.]. (bkz. : tahaddüsî).

tahaffuz-ı kudret

:

 

fiz. enerjinin saklanması, 

taharrî memuru

:

 

sivil polis.

taharrüf

:

تحرف

(o. i.) : "sapınç, fr. aberration.

taharrükiyyet-i

:

 

nüve : biy. karyokinez, *araçlı "bolünüm.

taharrüş

:

 

biy. irkitme, irkiltme, fr. irritation.

tahassül

:

 

2) fels. üreme, üretme, fr. reproduction.

tahaşşub

:

تحشب

(a. i.) : odunlaşma.

tahavvül i şems

:

 

astr. gecelerin uzamasından kısalmaya (22 aralık), kısalmadan uzamaya (22 haziran) dönmesi ve dönme zamanı, gün dönümü, fr. solstice.

tahdidi

:

تحديدى

(a. s.) : "sınırlayıcı, fr. limitatif.

tahfifi, tahfîfiyye

:

تخفيفى ، تخفيفيه

(a. s. hif. fet'dsn) : 1) hafifletmeye ait, hafifletme île "ilgili.

tahini

:

طحينى

(a. s.) : tahin helvası renginde olan, tahin rengi, koyu saman rengi.

tâhire

:

طاهره

(a. s. tahâret'dep) : 1) ["tâ-hir" in müen.]. (bkz. : tâhir). 2) i. kadın adı.

tahkika

:

تحقيقا

("k" ler kalın ve uzun okunur, a. f.) : gerçekten, (bkz. : hakikaten, sahî-hen, cahkikan). '

tahkikat-ı evveliyye

:

 

ön soruşturma.

tahkiki, tahkîkiyye

:

تحقيقى ، تحقيقيه

(a. s. hakk'den) : tahkikat, araştırma ile "ilgili.

tahlîl-i aslî

:

 

kim. "asal analiz, fr. analyse immédiate.

tahlilî, tahlîliyye

:

تحليلى ، تحليليه

(a. s. hail' den) : tahlile ait, tahlil ile "ilgili, fr. analytique.

tahliye-i derûn

:

 

MelâmîKk'te gönüllerde yalnız Allah adından başka' bir şey bırakmama.

tahmîz

:

تحميض

(a. i.) : kim. humuzlandırma, oksitleme.

Tahrîb-i Hârâbat

:

 

Namık Kemal'in, Ziya Paşa'-nın Harabat adlı eserine karşı tenkitlerini ihtiva edan eseri, (bkz. : Tâkib).

tahrîr hey'eti

:

 

yazı "kurulu.

tahrîri beyyine

:

 

huk. yazılı iptal "belgeleri.

tahrîri imtihan

:

 

yazılı "sınav.

tahsî!-i ibtidâî

:

 

ilköğrenim. tahtânî fevkani : altlı üstlü.

tahsîlî, tahsîliyye

:

تحصيلى ، تحصيليه

(a. i.) : tahsil ile, vergi veya irat ile "ilgili.

taht-el-kamer

:

تحت القمر

(a. it.) : astr. ayaltı.

tahûre

:

طهوره

(a. s. tahâret'den) : ["tahúr" un müen.]. (bkz. : tahúr).

tahvil-dâr

:

تحويلدار

(a. f. b. s. havi'den) : tahvil sahibi.

tahvîl-i duyûn

:

 

borç değiştirme.

tâibe

:

تائبه

(a. s. 'tevbe'den) : ["tâib" in müen.]. (bkz. : tâib).

taife

:

طائفه

(a. s. tavâf'dan) : C"tâif" in müen.]. (bkz. : tâif ).

takdîmen

:

تقديماً

(a. zf.) : 1) tadkîm ederek, sunarak. 2) öne geçirerek. ,

takdîmen müzâkere

:

 

öncelikle konuşma.

takdîm-i i'tidâleyn

:

 

astr. "devinme, fr. precession.

takdîriyye

:

تقديريه

(a. s.) : ["takdir" in müen.]. (bkz. : takdîrî).

takdir-kâr

:

تقديركار

(a. f. b. s.) : beğenip alkışlayan.

takım mukavelesi

:

 

toplu sözleşme. Tâkib : 4) . (bkz. : .Tahrîb-i Hârâbat), taklîb : 5) kim. "evirtim, fr. inversion.

taklîdiyye

:

تقليديه

(a. s.) : ["taklidi" nin müen.]. (bkz. : taklidi).

takrîbiyye

:

تقريبيه

(a. i.) : fels. *yaklaş-tırım, fr. approximation.

takrîbiyye

:

تقريبيت

(a. s.) : ["takrîbî" nin müen.]. (bkz. : takrîbî).

taksbbuz-t kaib

:

 

biy. yürek kasıntısı, fr. systole

takyîdât

:

تقييدات

(a. i. kayd'dan. takyîd'in c) : kayıtlamalar, kısıntılar, (bkz. : takyîd).

talâb

:

تالاب

(f. i.) : göl, büyük havuz.

taleb-nâme

:

تالبنامه

(a. f. b. i.) : istek kâğıdı.

tal'î

:

طلعى

(a. s.) : anat. çiçektozuna ait, çiçektozu ile *ilgili. [müen. : "tal'iyye"]. 

tâlî encümen

:

 

alt komisyon.

tâlî mahrût

:

 

coğr. *ekkoni.

tâliha

:

طالحه

(a. s.) : ["talih" in müen.].(bkz. : talih).

ta'lîmgâh

:

تعليمگاه

(a. f. b. i.) : tatbikî olarak *subay *adayı yetiştirilen ordugâh.

Ta'lîm-i Edeblyyât

:

 

Recâizade Ekrem'in 1880'-de basılmış, edebiyat "bilgilerine dair bir eseri,

tamâm-ı mümass

:

 

mat. kotanjan.

tâmia

:

طامعه

(a. s. tama'dan) : ["tâmi'" in müen.]. (bkz. : tâmi').

tanbûr-zen

:

طنبورزن

(a. f. b. s.) : tamburi, tambur çalan.

Tanin

:

 

3) 1908'de Muammer Nailî tarafından İstanbul'da yayımlanmış günlük bir gazete.

tarafeyn

:

 

2) mat. yanlar, fr. extrêmes.

tarafeyn-i teşbih

:

 

ed. teşbih'in unsurlarından müşebbeh , ve müşebbehün bih'e müştereken verilenad.

tarh-ı tenâsübî

:

 

mat. ıskonto.

târihçe'

:

تارخجه

(a. f. b. i.) : tarih "özeti, 

târih-i mühmel

:

 

ed. noktasız harflerle düşürülen tarih, (bkz. : târih-i sâde).

târih-i sâde

:

 

ed. noktasız harflerle düşürülen tarih, (bkz. : târih-i mühme ).

Târih-i Şâhî

:

 

(şah tarihi.) : asıl adı "tevârîh-i Şâhî fi-l-Ehâdîs-il ilâhî" clan' ve XVI. yüzyıl "bilginlerinden İbrahim adlı bir zatın yazdığı, yaratılıştan Hud Peygambere kadar geçen "olayları anlatan tarih.

tarik bedeli

:

 

yol vergisi.

tarîk-i kazâ

:

 

huk. yargı yolu.

tariyy, tariyye

:

طرى ، طريه

(a. s.) : 1) körpe, yaş, taze. 2) yumuşak [ekmek], 

tarz i faâliyyet

:

 

işleyiş, tarz-ı hareket : tutum, tarz-ı teşkil : kurtuluş.

tasavvur-ı sâzec

:

 

psik. *ilksezi, fr. appréhension.

tasavvut-ı elektrîkî

:

 

fiz. elektrik tınlaması, rezonansı.

tasdiki, tasdîkıyye

:

تصديقى ، تصديقيه

(a. s.) : tasdika ait, tasdikle *ilgili.

tasdîk-nâme

:

تصديقنامه

(a. f. b. i.) : "gerçekleme kâğıdı.

tasfiye-hâne

:

تصفيه خانه

(a. f. b. i.) : (pet-ioI ) "arıtma yeri.

ta'sîr-hâne

:

تعصير خانه

(a. f. b. i.) : tohumların ezilerek yağ çıkarıldığı atölye.

tasvirî

:

تصويرى

(a. s.) : tasvire ait, tasvirle *ilgili, fr. descriptif.

Tasvîr-i. Efkâr

:

 

Sinesi tarafından İstanbul'da yayımlanmış bir gazete.

taştîr

:

تشطير

(a. i.) : ed. 1) bir gazelin beyitleri arasına aynı vezin ve kafiyede mânâca da uyuşacak şekilde üçer mısra ilâve etme. 2) Bu şekilde yazılmış menzûme. (bkz. : teştîr).

tatbîkiyye

:

تطبيقيه

(a. s.) : ["tatbikî" nin müen.]. (bkz. : tatbikî). 

ta'tîl-i fa'aliyyet

:

 

çalışmaya ara verme.

tatminkâr

:

تطمنكار

(a. f. b. s.) : gönül kandırıcı, doyurucu.

tav'-ı bi-nefsihi

:

 

fels. kendiliğinden, içinden fr. spontané.

ta'vîzî

:

تعويضى

(a. s.) : fels. "ödünlü, fr. commutatif.

tavr ü hareket

:

 

gidiş, *genel tutum.

tavsîf-i felekiyyât, tavsîf-i semâ

:

 

astr. üranografi.

tâyia

:

تعيعه

(a. s. tav'dan) : ["tâyi'" nin müen.]. (bkz. : tâyi').

ta'yînî

:

طعيينى

(a. s.) : fels. "belirleyen, fr. determinate.

ta'yîn-î cihet

:

 

fels. "yöneltim, fr. orientation.

ta'yîn-i mikdâr

:

 

kim. "düzem, doz "belirtimi, fr. dosage.

ta'yinli izafet terkibi

:

 

gr. "belirtili isim takımı, 

ta'yinsiz izafet terkibi

:

 

gr. belirtisiz isim takımı.

Tayyibe

:

 

(a. h. i.) : 2) Hz. Muhammed'in, annesi Amîne'ye verdiği bir ad.

tazammun

:

 

3) fels. "içlem, "içerme, fr. compréhension.

taze zeban

:

تازه زبان

(f. b. s.) : "taze dilli" : yeni ve duyulmadık güzel sözler söyleyen.

tâze-rûy

:

تازه روى

(f. b. s.) : güler yüzlü, güleç, (bkz. : bâsim, besim, bessâm).

ta'ziyenâme

:

تعزيه نامه

(a. f. b. i.) : başsağlığı dileyen yazı, mektup, (bkz. : ta'ziyet-nâme). 

tazyîk-i canibi

:

 

fiz. yana "basınç, 

tazyîk-i derûni

:

 

fiz. "içbasınç. 

tazyik-i hava

:

 

fiz. açıkhava "basıncı, 

tazyîk-i vasati

:

 

fiz. ortalama "basınç, 

teâdül-i zem ân

:

 

astr. zaman "denklemi, 

teâküs

:

 

(i. z.) : "terselme.

teâküs-i avarız

:

 

coğr. "terselme, yer şekli "terselmesi.

teâküs-i sühunet

:

 

coğr. sıcaklık "terselmesi. 

tebdîl i şekl

:

 

şekil "değişimi, "dönüşüm, 

tebdîl-i mevzi'

:

 

yer değiştirme, 

teberrî

:

 

2) "aklanma, arınma.

tebezzür

:

تبزر

(o. i.) : bot. sporlanma.

tebhîr-hâne

:

تبخير خانه

(a. f. b. i.) : buğu evi, etüv.

tecâlüs

:

تجالس

(a. i.) : bir mecliste bulunma, bir arada toplanma.

tecâzüb

:

 

2) psik. "duygudaşlık; fr. sympathie.

teceddüd-perver

:

تجدد پرور

(a. f. b. s.) : yenilik taraflısı.

tecellî-gâh, tecellî-geh

:

تجليگاه ، تجليگه

(a. f. b. i.) : tecelli yeri, görünme yeri.

tecfrîs hey'eti azası

:

 

öğretim * üyesi.

te'cîl-i duyûn

:

 

borçların tecili, 'ertelenmesi.

tecnîs-i hatt

:

 

ed. telaffuzları ve bazı harfleri ayrı fakat yazılışları Arap harflerine göre benzeyen kelimeelrle yapılan cinas, [muhabbet, mihnet., gibi].

tecnîs-i kalb

:

 

ed. harfleri sondan başa doğru ters okunduğunda meydana gelen diğer bir kelime ile yapılan cinas [mâr, râm gibi].

tecnîs-i mutarraf

:

 

ed. son harfleri değişik iki kelimeyle yapılan cinas, [câm, cân.. gibi].

tecnîs-i mükerrer

:

 

ed. cinaslı kelimelerden ikincisinin, birinci kelimenin sonundaki hece ile aynı olması suretiyle yapılan cinas [feryâd-yâd.. gibi].

tecnîs-i mürekkeb

:

 

ed. cinaslı kelimelerden birinin mürekkep olması suretiyle yapılan cinas [bahane, bahâ ne?., gibi].

tecnîs-i nakıs

:

 

ed. (bkz. : cinâs-ı nakıs).

tecnîs-i tâmm

:

 

ed. (bkz. : cinâs-ı tamm).

tecribe-i kalem

:

 

deneme.

tecribiyye

:

تجربيه

(a. s.) : ["tecribî"nin müen.]. (bkz. : tecribî).

tecrübî

:

تجربى

(a. s.) : (bkz. : tecribî).

tedahhum

:

تضخم

(a. i. dahm'den) : anat. irileşme, kalınlaşma; şişkinleşme.

tedbîrât

:

تدبيرات

(a. tedbîr'in c.) : (bkz. : tedâbîr ).

tedewür

:

تدور

(a. i.) : yuvarlaklaşma.

te'dîbî, te'dîbiyye

:

تأديبى ، تأديبيه

(a. s.) : tedip ile, terbiye ile, edeplendirme ile "ilgili : Mü-câzât-ı te'dîbiyye : terbiye edici, edeplendirici cezalar.

tedrisi, tedrîsiyye

:

تدرسى ، تدريسيه

(a. s. ders. -den) : derse ait, dersle *ilgili.

teemmülî

:

تأملى

(a. s.) : fels. "düşüncel, fr. idéal.

teessürî, teessüriyye

:

تأثرى ، تأثريه

(a. s.) : fels. "duygusal, fr. affectif.

teessüriyyet

:

تأثريت

(a. i.) : fels. *duygululuk, duygulanma hali, fr. affectivité.

teeşkkülât-ı bahriyye

:

 

jeol. "denizel "oluşuk, fr. formation marine.

tefâhüm

:

تفاهم

(a. i. fehm'den) : anlaşma,

tefazul-ı iktidar

:

 

fiz. potansiyel farkı, 

tefcîr havzası

:

 

Coğr. boşalma havası.

tefellüm

:

تفلم

(a. i.) : bot. mantarlaşma

teflîk

:

تفليق

(a. i.) : jeol. *dilinim, fr. clivage.

tefsîr-i hendesî

:

 

mat. geometrik *yorum.

tefvîz-i salâhiyyet

:

 

huk. * yetki verme.

tehdîd-kâr

:

تهديدكار

(a. f. b. s.) : korkutari, gözdağı veren.

teheyyüc kabiliyyeti

:

 

heyecanlılık.

tehî-destân

:

تهى دستان

(f. b. i. tehî-dest'in c.) : eliboşlar, züğürtler.

tehzib

:

 

2) çocuğu adam etme.

tekaza

:

 

3) başa kakma.

tekewün-i beyz

:

 

zool. yumurta *oluşması.

tekewün-i ezrâr

:

 

zool. tomurcuklanma, fr. bourgeonnement.

tekewün-i meni

:

 

biy. sperma oluşması.

tekke i mürgan

:

 

(kuşların tekkesi) : Süleyman Peygamberin kurduğu tekke ki, yılda bir defa kuşlar burada toplanır ve yedi gün meçhul bir yerden gelen yiyeceklerini yerler.

teklifi

:

تكليفى

(a. s.) : mecburî, "yükümlü.

tekrîr-i merdûd : fels

:

 

*geneleme, fr. tautologie.

tekrîs

:

تكريس

(a. i.) : 1) temele taş koyma. 2) Tanrı'ya vakfetme, takdîs. 3) ithaf.

telâfîf-i hısân-ül-bahr

:

 

denizaygırı kıvrımı.

telâş

:

تلاش

(a. i.) : 1) kederle karışık acele. 2) kaygı, tasa. '

teleffüf

:

تلفف

(a. i. lifâf'dan) : lifaflanma, bürünüp sarınma.

telkin bi-nefsihi

:

 

psik. kendine telkin, fr. auta-suggestion.

temdîd

:

 

3) kim. sulandırma.

temdin

:

تمدين

(a. i.) : medenîleştirme.

temerküz

:

 

4) kim. "derişme, fr. concentration. '

temerküz i zerrevî

:

 

kim. molekül "derişmesi, fr. concentration moléculaire.

temermür

:

 

(i. z.) : "bileşim.

temermür-i ziyâ-yı kevkeb

:

 

astr. "ışıl "bileşim.

temessül-i klorofili

:

 

bot. klorofil *özümlemesi.

temewüc-i derya

:

 

denizin dalgalanması.

temsilî teşbih

:

 

ed. benzetilenle benzetmelik arasındaki birden fazla özellikleri sıra ile anlatılarak yapılan teşbih.

tenâsüb-i muayyene kanunu

:

 

kim. sabit oranlar kanunu.

tenasül binefsihî

:

 

biy. kendiliğinden türeme.

tenâsül-i cedîd

:

 

bot. , zool. yenifenme.

tenasül-i mütevâlî

:

 

biy. metajenez.

tenâsüliyye

:

تناسليه

(a. s.) : ["tenâsülî" nin müen.]. (bkz. : tenâsülî).

tencîde

:

تنجيده

(f. s.) : buruşmuş.

teneffür

:

 

2) mec. soğuma.

teneffüs bî l-hevâ

:

 

havalı "solunum, hava İle "solunum.

teneffüse cildi

:

 

biy. der! *solunumu.

teneffüs-i kasabî

:

 

biy. trake "solunumu, fr. respiration trachéenne.

tenkidi

:

تنقيدى

(a. s.) : "eleştirimsel, fr. critique.

tensikat

:

 

2) fazla memuru işten çıkarma.

terâfuk

:

 

3) fels. "koşalık, fr. concomitance, 

terâkime

:

تراكمه

(a. i. türkman'in c.) : Türkman'lar, Türkmen'ler..

terâkümât-ı sâhiliyye

:

 

coğr. kıyı yığıntısı, kıyı dolgusu.

terane

:

 

3) tekrarlana tekrarlana usanç verici bir hal alan. söz.

terbiyet-kâr

:

تربيتكار

(a. f. b. s.) : "eğitici.

Tercemân

:

 

2) XVI. yüzyıl dil ve din "bilginlerinden Ankaralı Pîr Mehmet bin Yusuf'un 28 bör lüm üzerine 3 cilt olarak ^düzenlediği Arapçadan Türkçeye sözlük.

Tercemân-ül-Esrâr

:

 

(sırların tercümanı) : (bkz. : lisân-ül-Gayb).

Terceme-i Kanûn-ül-Edeb

:

 

Müstakîmzâ.de Süleyman Sa'düddîn Efendi'nin 1769'da "kanun-ül--Edeb fî-Zabt-ı Kelimât-il-Arab" adlı Arapçadan Farsçaya aslından Elsine-i Selâse adiyle çevirdiği sözlük.

Terceme-i Manzume

:

 

Şinasi'nin Fransızca'dan yaptığı şiir tercümelerini ihtiva eden ve 1858'de basılmış bir eseri.

Tercümân-ı Ahvâl

:

 

Agâh Efendi tarafından İstanbul'da yayımlanmış bir gazete.

Tercümân-ı Hakikat

:

 

Mehmet Salih tarafından İstanbul'da yayımlanmış bir gazete.

terdîd cümlesi

:

 

gr. "ikircil cümle, çatallı cümle.

terkîb-i kimyevî

:

 

kim. *kimyasal "birleşim.

terkîb-i sabâ

:

 

müz. Kırşehirli Yusuf'un edvarında (XV. yy.) 44. terkip olarak *tanımlanan makam. 

tervend

:

تروند

(f. i.) : turfanda meyva.

Tervîh ül-ervâh

:

 

(ruhları rahatlandırma) : Ahmedî'nin tıbba dair mesnevî şeklinde yazılmış bir eseri.

tesâdüfiyye

:

تصادفيه

(a. s.) : ["tesadüfi" nin müen.]. (bkz. : tesâdüfî).

tesâub

:

تصاعب

(a. i.) : inat etme; dik-başlılık etme.

tesbît-i hâtırat

:

 

psik. "angıların *saptanması, fr. fixation des souvenirs.

te'sîrât-ı dâhiliyye

:

 

coğr. "içetmenler, "içetkiler.

te'sîr-i hevâ

:

 

fiz. hava *devinimi.

te'sîr-i kimyevî

:

 

kim. "kimyasal *etkinlik.

te'sîr-i ziyâ

:

 

kim. optik aktiflik.

teslim tesellüm

:

 

alma verme.

teslît

:

تسليط

(a. i.) : (bkz. : taslît).

testîh

:

تسطيح

(a. i.) : (bkz. : tastîh)..

tesviye münhanîsî

:

 

coğr. "eşyükseklik *eğrisi.

tesviye ruhu

:

 

fiz. hava kabarcıklı "düzeç, kabarcıklı "düzeç.

teşârükiyye

:

تشاركيه

(o. i.) : fels. "çağrışımcılık, fr. associationnisme.

teşbîh-i cem'

:

 

ed. benzetmeliği birden fazla olan teşbih.

teşbîh-i mefruk

:

 

ed. benzetileni ve benzetmeliği yan yana söylenmiş olan teşbih.

teşbîh-i melfûf

:

 

ed. benzetilen ile benzetme-liğin birbirinin ardınca söylendiği teşbîh.

teşbîh-i mufassal

:

 

ed. ayrıntılı benzetme, yani 4 unsurun da kullanıldığı teşbîh.

teşbîh-i mücmel

:

 

ed. kısaltılmış benzetme, yani benzetme yönü söylenmeyen teşbîh.

teşbîh-i tafdilî

:

 

ed. benzetilenin benzeyenden daha mübalağalı olarak anlatılması ["Bu adam tilkiden daha kurnazdır" gibi].

teşbîh-i tesviye

:

 

ed. benzetileni birden fazla olan teşbîh.

teşehhüb

:

تشحب

(a. i.) : fiz. , kim. *ak-korluk, fr. incandescence.

teşekkül-i berrî

:

 

jeol. "karasal "oluşuk, fr formation continentale.

teşekkül-i kablî

:

 

biy. önoluş, fr. préformation.

teşkil lahikası

:

 

gr. *yapı "eki.

teşrihi

:

تشريحى

(a. s.) : teşrihe, anatomiye ait, teşrihle, anatomiyle "ilgili, fr. anatomique. 

teşrîî masûniyyet

:

 

yasama dokunulmazlığı.

teşvik-kâr

:

تشويقكار

(a. f. b. s.) : *isteklendirici, özendirici.

tetâbuk-ı gayr-i mütevâfıka

:

 

jeol. "uyumsuz "katmanlaşma, aykırı "katmanlaşma, fr. stratification discordante.

tetâbuk-i mütevâfıka

:

 

jeol. uygun "katmanlaşma, fr. stratification concordante.

tetimme-i hâtırat kanunu

:

 

psik. "tümceleme kanunu, fr. loi de redintegration.

teveccüh-i şems

:

 

bot. "güneyönelim, "güne-doğrulum, fr. héliotropisme.

teveccüh-kâr

:

توجهكار

(a. f. b. s.) : gönül okşayıcı.

tev'em

:

 

3) jeol. ikiz, fr. made.

tevettür-i sathî

:

 

fiz. "yüzey "gerilimi.

tevezzü'

:

 

3) coğr. dağılış, fr. répartition, 

tevfîk

:

توفيك

(a. i.) : elçilikle yollama.

tevhîden

:

توحيداً

(a. zf. vahdet'den) : birleştirerek.

tevhîd-i irfan

:

 

Tanrı'nın birliğini kabulden gelen "bilim. t

tevhîd-i mahreç

:

 

mat. "paydaları "eşitleme, fr. réduire au même dénominateur.

tevhîd-i tedrisât

:

 

"öğretimin tek hâle getirilmesi.

te'vîlen

:

تأويلاً

(a. zf. meâl'den) : te'vil ederek, sözü çevirerek.

te'vîlî

:

تأويلى

(a. s. meâl'den) : te'vil ile "ilgili.

tevsî-i me'zûniyyet

:

 

huk. "yetki genişliği.

tevsî-i tefsîr

:

 

genişletici yorum.

tevzîî adalet

:

 

sosy. üleştirimli adalet, fr. justice distributive.

tezâyüd

:

 

2) çoğalma, artma, 

tezekkürî

:

تذكرى

(a. s.) : "oylaşık, fr. délibératif.

tezelzülî

:

تزلزلى

(a. s.) : "depremsel, fr. seis inique.

tezkiye varakası

:

 

arıtlama belgesi.

tezyinî

:

تزيينى

(a. s.) : süsleme ile "ilgili, bezeme üzerine olan, "bezeksel. 

tıfl-ı nâdân

:

 

cahil, toy çocuk.

tımâr-hâne

:

تمارخانه

(f. b. i.) : (bkz. : ti-mâr-hâne).

tîz-bîn

:

تيزبين

(f. b. s.) : gözü keskin, çok iyi gören.

tstyîben Lüaf

:

 

(a. zf. tayyib'den) : gönül alarak, gönlü hoş ederek.

tufeyliyye

:

طفيليه

(a. s.) : ["tufeyli" nin müen.]. (bkz. : tufeyli).

tufeyliyye-i üşne

:

 

zool. yosun hayvanları.

tufeyliyyet

:

طفيليت

(a. i.) : "asalaklık, fr. parasitisme.

tuffâh-ı âdemi

:

 

âdemelması.

Tuhfe-i Vehbî

:

 

(Vehbî'nin armağanı) : Sünbül-zâde Vehbî'nin Farsçadan Türkçeye manzum sözlüğü.

Tuhferi Âsim

:

 

(Asım'ın armağanı) : Mütercim Asım'ın Arapçadan Türkçeye manzum sözlüğü.

Tuhfet-ül-Kibâr fî Efsâr-il-Bihâr

:

 

(deniz seferlerinde büyüklerin armağanı) : değerli *bilgin Kâtip Çelebi'nin denizciliğe dâir eseri.

tûl dâiresi

:

 

astr. meridyen.

tûl-i rakkas

:

 

fiz. Sarkacın boyu.

tulûât

:

 

2) yazılı olmayıp ana hatları önceden tespit edilmiş ve sahnede oyuncular tarafından yapılan nükte ve taklitlerle, tamamlanan oyun.

tulû-i kamer

:

 

ayın doğuşu.

tulû-i şems

:

 

güneşin doğuşu.

turâbiyye

:

ترابيه

(a. i.) : zool. kara'kaplumbağaları, fr. testudo.

turuk i ihtilâtiyye

:

 

coğr. "erişim yolu.

tûtiyye

:

توتيه

(a. i.) : bot. "dutgiller, 

tuyûr-ı asâfîr

:

 

(fırkası) : zool. ötücü kuşlar, 

tuyûr-ı câriha-i leyliyye

:

 

zool. gece yırtıcıları.

türâb-ı nebatî

:

 

1) bot. humus; 2) "bitkisel toprak.