pâdşâ |
: |
پادشا |
(f. b. i.) : (bkz. : pâd-şâh). |
pâkîze-dâmen |
: |
پاكيزه دامن |
(f. b. s.) : "eteği temiz" : namuslu. |
pâkîzezât |
: |
پكيزه ذات |
(a. f. b. s.) : temiz, namuslu kimse. |
paridiyye |
: |
|
(-fasilesi.) : zool. *baştankaragiller, fr. paridées. |
paye |
: |
|
4) astr. İkizlerin bir yıldızı, cevza burcu, fr. Pollux. |
pederi aile |
: |
|
sosy. babalık ocak, fr. famille peter nel le. |
pehlevî |
: |
|
2) müz. Anonim Tarîk ber sâz âver-den-iud'da tanımlanan bir makam. |
penâh-geh |
: |
پناخگه |
(f. b. i.) : sığınacak yer¿ (bkz. : penâh-gâh, melce'). |
penbe-i mînâ |
: |
|
(şişe pamuğu) : eskiden şişelerin ağzına mantar yerine tıpa olarak konulan pamuk. |
per ü bâl |
: |
|
kanat ve kol. |
perrende |
: |
پرنده |
(f. s.) : uçucu, uçan. (bkz. : perrân, tâir). |
persehg |
: |
|
2) konuşurken, alışkanlık dolayısıyle lüzumlu lüzumsuz "efendim, efendime söleyeyim, uzatmıyalım" gibi tekrarlanan kelimeler. |
Peyâm-ı Sabah |
: |
|
başyazarı Ali Kemal olan ve Mihra'n tarafından İstanbul'da yayımlanmış bir gazete. |
peygan |
: |
پيغان |
(a. i.) : 1) ant, akit. 2) boş, saçma, faydasız. |
piste leb |
: |
پسته لب |
(f. b. i. ve s.) : 1) fıstık gibi küçük dudaklı. 2) mec. küçük ve biçimli ağız. |
piyade |
: |
|
4) hanımiğnesi de denilen bir çift kü-rekli hafif kayık. |
piyâde-rev |
: |
پياده رو |
(f. b. s.) : yaya giden, |
pûse |
: |
پوسه |
(a. i.) : (bkz. : bûşe). |
pûştî |
: |
پشتى |
(f. i.) : yardımcı. |
pûyân |
: |
|
(f. s.) : 2) mec. dalmış, kendini kaptırmış. |