mebhas i ma'rifet

:

 

fèls. *bilgi *"kuramı, fr. gnoséologie, épistemologie.

mebhas-ı adalât

:

 

anat. *kasbilim.

mebhas-i ahcâr

:

 

jeol. *taşbilim, litoloji.

mebhas-i a'sâb

:

 

fels. sinirbilim, nevroloji, (bkz. : mebhas-ül-a'sâb).

mebhas-i cümûdiyye

:

 

coğr. *buzul *bilimi, fr. glaciologie.

mebhas-i enhâr

:

 

coğr. akarsu *bilimi, fr. pota-moloji.

mebhas-i esbâb

:

 

fels. *nedenbilim, etioloji.

mebhas-i esvât

:

 

gr. *sesbilgisi, fonetik.

mebhas-i gayât

:

 

fels. 'erekbilim, teleoloji.

mebhas-i hayvânât-ı nâime

:

 

zool. yumuşakçalar *bilimi.

mebhas-i kuwet-i hava

:

 

fiz. aerodinamik.

mebhas-i müstehâsât

:

 

*eskivarlık *bilimi, paleontoloji, (bkz. : mebhas-ül-müstehâsât).

mebhas-i rüşeym

:

 

biy. embriyoloji.

mebhas-i tasvîr-i cibâl

:

 

coğr. *dağbilgisi.

mebhas-i tavsif-i maâdin

:

 

kim. metalografi.

mebhas-i tufeylât

:

 

zool. *asalakbllimi.

mebhas-i zıya

:

 

fiz. *ışıkbilgisi.

mebhas-ül a'sâb

:

 

anat. *sinirbilimi, nevroloji, (bkz. : mebhas-i a'sâb).

mebhas-ül-beşer

:

 

antropoloji.

mebhas-ül-eşkâl

:

 

bot. morfoloji.

mebhas-ül-ev'iye

:

 

anat. *damarbilimi.

mebhas-ül-harekât

:

 

fiz. *devinbilimi, fr. dynamique.

mebhas-ül-izâm

:

 

anat. *kemikbilimi.

mebhas-ül-miyâh

:

 

hidroloji, 

mebhas-ül-müstehâsât

:

 

jeol. *eskivarlıkbilimi, paleontoloji, (bkz. : mebhas-i müstehâsât). , 

mebhas-ür-rüşeym

:

 

anat. embriyoloji.

me'bızî

:

مأبضى

(a. s.) : anat. dizkapağının arkasındaki çukurla *ilgili, dizardıya ait. 

mebiz

:

 

2) bot. yumurtalık, 

mebîz-i a'lâ

:

 

anat. yumurtalığı üstte, fr. ovaire supérieur.

mebîz-i esfei

:

 

anat. yumurtalığı altta, fr. ovaire inférieur.

meb'ûsiyyet

:

مبعوثيت

(a. i.) : mebusluk,"milletvekilliği.

mebzûlen

:

مبذولاً

(a. zf.) : bol olarak, bolca, çokça, esirgenmeyerek.

Mecalis-i Seb'a

:

 

(yedi meclis) : Hz. Mevlânâ' nın dînî, ahlâkî nasihatlarını hâvî bir eseri.

mecâz-ı mürekkeb

:

 

ed. (bkz ; istiâre-i mürekkebe ).

mecbûle

:

مجبوله

(a. i.) : [mecbûl" ün müen.]. ( bkz. : mecbûl ).

mecel

:

مجل

(a. i.) : zool. ampul, kabarcık.

meclis-i işret

:

 

(içki meclisi.) : tas. İlâhî ünsiy-/etteki lezzet.

meclis-i mey

:

 

içki mec. isi. (bkz. : bezm-i mey).

meclis-i müessisân

:

 

huk. "kurucu meclis.

Mecma'-ül-Letâif

:

 

(latifeler mecmuası) : Bursalı Lâmiî'nin güldürücü ve öğütleyici küçük hikâyelerden meydana getirdiği mensur-manzum eseri.

mecmûa-i hayvanât

:

 

biy. "direy, fr. faune.

Mecmûa-i Muallim

:

 

Muallim Naci tarafından İstanbul'da haftalık olarak yayımlanmış bir dergi.

mecmûa-i nebatat

:

 

bot. , biy. "bitey, fr. flore.

mecmûa-i sath

:

 

geo. bütün, *yüzey.

mecmuat-ül-letâif

:

 

(latifeler mecmuası) : ed. gülünç fıkra ve hikâyelerin bir araya toplandığı dergi.

Mecmûat-ün-Nezâir

:

 

(nazireler mecmuası) : Omer Ibn Mezîd'in XIV. yüzyıl şairlerinin birbirlerine yazdıkları nazireleri toplayan mecmuası.

mecmû-i cebrî

:

 

mat. *cebirsel "toplam.

mecmûiyyet

:

 

2) sosy. ortaklaşma, fr. collectivisme.

mecnûne

:

مجنونه

(a. s.) : ["mecnûn" un müen.]. (bkz. : mecnûn).

mecrâ-yi beyziyye

:

 

anat. yumurta kanalı, 

mecrâ-yi dem'î

:

 

anat'. gözyaşı yolu. 

mecrâ-yi sem'î

:

 

anat. *kulakyolu.

mecrûf

:

مجروف

(a. s. cerf'den) : süpürülmüş, kürekle atılmış.

mecruha

:

مجروحه

(a. s.) : ["mecruh" un müen.]. (bkz. : mecruh).

mec'ûle

:

مجعوله

(a. s.) : ["mec'ûl" ün mü' en], (bkz. : mec'ûl).

meczûbe

:

مجذوبه

(a. s.) : ["meczûb" un müen.]. (bkz. : meczûb).

medâhik

:

مضاحك

(o. s.) : (bkz. : mudhikât).

medâr-ı iftihar

:

 

övünme sebebi, övünme vesilesi.

medârî

:

مدارى

(a. s.) : medara âit, medarla *ilgili, tropikal.

medârî mıntaka

:

 

coğr. tropikal kuşak.

medd-i basar-ı şeyhî

:

 

biy. yakın görmezlik,presbitlik. -

medd-i ekmel

:

 

coğr. büyük "gelim, fr. viveseaux.

medd-i nigâh

:

 

(bkz. : medd-i nazar).

me'debe

:

مأدبه

(a. i.) : düğün ziyafeti.

me-debet-ül-hitân

:

 

sünnet düğününde verilen ziyafet.

Medîne-i münevvere

:

 

Medîne şehri.

medlule

:

مدلوله

(a. s.) : ["medlul" ün müen.]. (bkz. : medlul).

Meferr-ül-kelbiyye

:

 

bot. *zakkumgiller.

mefhûmiyyet

:

مفهوميت

(a. i.) : fels. (bkz. : mefhûmiyye).

mefkûrevî

:

مفكوروى

(o. s.) : fels. *ülküsel, fr. idéal.

mefrûşe

:

مفروشه

(o. i.) : câriye, odalık.

mefrûza

:

مفروزه

(a. s. farz'dan) : ["mef-rûz" un müen.]. (bkz. : mefrûz).

mefşû'

:

مفشوء

(a. s.) : ifşa edilmiş, . duyulmuş, yayılmış, *açıklanmış.

meftûha

:

مفتوحه

(a. s. feth'den) : ["meftun" un müen.]. (bkz. : meftûh).

meftûhiyyet

:

مفتوحيت

(a. ¡.) : fethedilme, açılmış olma.

mef'ûle

:

مفعوله

(a. s. fiTden) : ["mef-0I-" ün müen.]. (bkz. : mef'ûl ).

mef'ûl-i minh

:

 

gr. -den hali, fr. ablatif.

megak-çe

:

مغاكچه

(f. b. i.) : ' (bkz. : ma-gakçe).

megalib

:

مغالب

("ga" uzun okunur, a. s. galebe'den) : galebe çalan, yenen; üstün gelmeye çalışan.

mehârî

:

مهارى

(a. i. mehrî'nin c.) : hecîn-develeri.

mehâviş

:

مهاوش

(a. mehveş'in c.) : karışık ve kalabalık yerler,.

mehdûme

:

مهدومه

(a. s. hedm'den) : ["mehdûm" un müen.]. (bkz.- mehdûm).

mehlen

:

مهلاً

(a. zf.) : mehil, vade, vakit vererek, acele etmeksizin.

mehmâ

:

مهما

(a. zf.) : olduğu kadar.

meh-perestân

:

مهپرستان

(f. b. s. mehperest'ín c.) : Ay'a tapanlar; mec. âşıklar. ı

mehrî

:

مهرى

(a. i. c.) : mehârî) : hecindevesi.

me'hûze

:

مأخوذه

(a. i.) : mat. yardımcı teorem.

mehveş

:

 

(a. i. c.) : mehâviş) : 2) karışık ve kalabalık yer.

meiâli'-i müstakime

:

 

astr. "yükselim, fr. ascension droite.

mekân

:

 

3) fiz. *uzay

Mekke-i mükerreme

:

 

Mekke şehri.

meknî

:

مكنى

(a. s.) : 1) gizli, saklı.2) fels. *gizil, fr. potentiel.

meksûre

:

مكسوره

(a. s.) : ["meksûr" un müen.]'. (bkz. : meksûr).

mektebi

:

مكتبى

(a. s.) : mektebe ait, mekteple *ilgili, *okula ait.

mekteb-i mülkiyye

:

 

*Siyasal *B!lgiler *Okulu. 

mekteb-i sıbyân

:

 

* ilkokul.

meled

:

ملد

(a. i.) : 1) gençlik, tazelik. 2) taze, körpe fidanın sallanması.

melek-zâd

:

 

(a. f. b. s.) : melekten doğmuş, melek gibi güzel.

Melhame-i Şemsiyye

:

 

(güneşin kanlı savaşı) : Yazıcıoğlu Salâhattin'in 1408'de Farsçadan Türkçeye çevirdiği, meteorolojiye dair bir mesnevisidir.

melûle

:

ملوله

(a. s.) : ["melûl" ün müen.]. (bkz. : melûl ).

memdûd sâit

:

 

gr. uzun sesli, 

memerr

:

 

2) astr. geçit, fr. passage.

memlûke

:

مملوكه

(a. s.) : ["memlûk" ün müen.]. (bkz. : memlûk).

memnûne

:

ممنونه

(a. s.) : 1) ["memnun" un müen.] : (bkz. : memnun). 2) i. kadın adı. 

memnû-ül-amel

:

 

yapılması yasak iş.

me'mûne

:

مأمونه

(a. s.) : ["me'mûn" un müen.]. (bkz. : me'mûn).

memzûce

:

ممزوجه

(a. s. meze'den) : ["mem-zûc" un müen.]. (bkz. : memzûc).

men kuta

:

منقوطه

("ku" uzun okunur, a. s. nokta'dan) : ["menkut" un müen.]. (bkz. : menkut).

menâbi'-i taht-ez-zemîn

:

 

coğr. yeraltı Kaynakları.

menâfi'-i âmme

:

 

*kamu *yararı.

Menâkıb-ül-Arifîn

:

 

(ariflerin menkabeleri) : Ahmet Eflâkî Dede'nin, ariflerin hayat hikâyelerini anlattığı ünlü Arapça eseri.

menazırı

:

مناظرى

(a. s.) : peo. perspektif.

Menâzır-ül-avâlim

:

 

(âlemlerin manzaraları) : XVI. yüzyıl tarihçi ve bilginlerinden Âşık Mehmet bin Hafız Ömer'in 1597'de yazdığı Anadolu ve Rumeli şehirlerine dair eseri.

menâzır-üt-tasvîr

:

 

mat. stereografi.

menâzır-üt-tasvîrî

:

 

mat. stereografik.

menba'-ı hararet

:

 

fiz. *ısı kaynağı.

menba'-ı ihtizaz

:

 

fiz. *titreşim kaynağı.

menba'-ı sadâ

:

 

fiz. ,ses kaynağı.

menba'-ı ziyâ

:

 

fiz. ışık kaynağı.

mendûbât

:

مندوبات

(a. s. mendûb'un c.) : (bkz. : mendûb).

meneviyye

:

منويه

(a. s.) : ["menevî" nin müen.]. (bkz. : menevî).

menfaat-i umûmiyye

:

 

*kamu yararı.

menfiyye

:

منفيه

(a. s. nefy'den) : ["menfî" nin müen.]. (bkz. : menfî).

menfûha

:

منفوخه

(a. s. nefh'den) : ["men-fûh" un müen.]. (bkz. : menfûh).

menfûre

:

منفوره

(a. s. nefret'den) : ["menfur" un müen.]. (bkz. : menfur).

menfûşe

:

منفوشه

(a. s.) : ["menfûş" un müen.]. (bkz. : menfûş).

menhar

:

منخر

(a. i.) : burun deliği, (bkz. : menhir, minhir, munhur).

menhiyye

:

منهيه

(a. s.) : ["menhî" nin müen.]. (bkz. : menhî).

menhûse

:

منحوسه

(a. s. nahs. dan) : ["menhus" un müen.]. (bkz. : menhus).

menşûr-î makta'

:

 

geo. *kesik *prîzma, fr. tronc de prisme.

menşûr-i muntazam

:

 

geo. düzgün *prizma, fr. prisme droit et régulier.

menşûr-i müsellesi

:

 

geo. *üçgen prizma, fr. prisme'triangulaire.

menşûr-i mütesâvi-ladla'

:

 

geo. *paralelyüz.

me'nûse

:

مأنوسه

(a. s.) : ["me'nûs" uh müen.]. (bkz. : me'nûs).

menûtiyyet

:

مروتيت

(a. ¡.) : tâbi olma,*bağımlılık.

menzil-i cân

:

 

1) tas. insanın vücudu. 2) ulvî âlem.

merâret-engîz

:

مرارت انگيز

(f. b. s.) : acılık koparan, acılık, tatsızlık yaratan.

mercâniyye

:

مرجانيه

(a. i.) : zool. mercanlar, *mercangiller.

merci'-i âid

:

 

(bkz. : makam-ı âid). 

merci'-i hail

:

 

*çözüm yeri. 

merdân

:

 

2) bir çeşit ney. 

merd-i meydân

:

 

yiğit, tek kişi.

merdûde

:

مردوده

(a. s. redd'den) : ["mer-dûd" un müen.]. (bkz. : merdûd).

merfûa

:

مرفوعه

(a. s. ref'den) : ["merfû" un mi'en.]. (bkz. : merfû').

mer'iyyete vaz'

:

 

huk. "yürürlüğe konma.

mer'iyy-ül icra

:

 

huk. * yürürlüğe girme.

merkez-¡ hükümet

:

 

* başşehir, * başkent.

merkez-i def

:

 

fiz. itme merkezi.

merkez-i devlet

:

 

"başkent.

merkez-i kazâ

:

 

*ilçe merkezi.

merkez-i şems

:

 

astr. güneşin merkezi.

merkez-i vilâyet

:

 

il merkezi.

merkezî zaviye

:

 

mat. merkez, *özek *açısı> fi*, angla au centre.

merkûbe

:

مركوبه

(a. s. rükûb'dan) : ["mer kûb" un müen.]. (bkz. : merkûb).

merkûze

:

مركوزه

(a. s. rekz'den) : ["mer-kûz" un müen.]. (bkz. : merkûz).

merreten

:

مرة

(a. zf.) : defalarca.

Merrih

:

مريح

(a. h. i.) : ["aslı "Mirrih" dir], (bkz. : Mirrih).

meryem-i gör

:

 

sonbaharda sararıp dökülen asma yaprağı.

mesaha i sathiyye

:

 

bir yerin, bir toprağın yüzünün *ölçümü, *yüzölçümü.

mesâha-i muhîtiyye

:

 

geo. taban çevresi.

mesâmme

:

مسامه

(a. i.) : anat. *gözenek, fr. stomate.

mesâmme-i sagîre

:

 

anat. göz noktası, fr. stigmate.

mesbûke

:

مسبوكه

(a. s. sebk'den) : ["mesbûk" ün müen.]. (bkz. : mesbûk).

mesdûde

:

مسدوده

(a. s. sedd'den) : ["mes-dûd" un müen.]. (bkz. : mesdûd).

mesel-âmîz

:

مثل آميز

(a. f. b. s.) : meselle karışık, iç.ne bol bol darbımesel kaullanılmış gazel, şiir.

mesel-gû

:

مثلگو

(a. f. b. s.) : mesel söyleyen, şiirlerinde darbımesel kullanan şair.

me'sem, me'seme

:

مأثم ، مأثمه

(a. i.) : suç; günah. ¡

meskûna

:

مسكونه

(a. s. sükûn'dan) : ["meskûn" un müen.]. (bkz. : meskûn).

meskûte

:

مسكوته

(a. s. sükût'dan) : ["meskût" ün müen.]. (bkz. : meskût).

mesleki tecribiyyûn

:

 

fels. *deneyselcilik, fr. experimental isme.

meslekiyye

:

مسلكيه

(a. s.) : ["meslekî" rjin müen.]. (bkz. : meslekî).

meslûk, meslûke

:

مسلوق ، مسلوقه

(a. s.) : 1) kaynamış. 2) suda kaynamış et.

mesned-i âsûdegân

:

 

mec. mezar, kabir.

mesrû'

:

مسروع

(a. s.) : sar'a hastalığına tutulmuş, sar'alı.

mesrûka

:

مسروقه

(a. s. sirkat'den) : ["mes-rûk" un müen.]. (bkz. : mesrûk).

mesrûre

:

مسروره

(a. s. sürûr'dan) : 1) ["mesrur" un müen.]. (bkz. : mesrur). 2) i. kadın adı.

mestûr-ül-büzûr

:

 

bot. kapalı tohumlar.

mes'ûde

:

مسعوده

(a. s. sad'd'dan) : 1) ["mes'ûd" un müen.]. (bkz. : mes'ûd). 2) kadın adı.

me'sûf

:

مأسوف

(a. s. esef'den) : esefi i, gamlı, kederli.

mes'ûle

:

مسؤله

(a. s. suâl'den) : ["mes'-ûl" ün müen.]. (bkz. : mes'ûl).

Mes'ûl-i Harâbâtî

:

 

Muallim Naci'nin, bazı gazellerinde kullandığı mahlası.

meşâfir

:

مشافر

(a. i. meşfer'ın c.) : sarkık hayvan dudakları.»ı

meşâiyye

:

مشائيه

(a. i.) : fels. *gezim-cilık, fr. péripatétisme.

meşbu ka

:

مشبوقه

(a. s. sebkat'den) : ["mesbuk" un müen.]. (bkz. : mesbûk).

meşhûre

:

مشهوره

(a. s. şöhret'den) : 1) ["meşhur" un müen.]. (bkz. : meşhur). 2) i. kadın adı.

meşîmî

:

مشيمى

(a. i.) : zool. etenliler, fr. placentaires. , •

meşkûke

:

مشكوكه

(a. s. şekk'derı) : ["meşkûk" ün müen.]. (bkz. : meşkûk).

meşkûke

:

مشكوكه

(a. s.) : ["meşkûk" ün müen.]. (bkz. : meşkûk).

meşkûre

:

مشكوره

(a. s. şükr'den) : ["meş kûr" ün müen.]. (bkz. : meşkûr).

meşmûlât

:

مشمولات

(a. i. c. şümûl'den) : bir şeyin içinde bulunan şeyler.

meşrûten

:

مشروطا

(a. zf.) : şartlı olarak, bir kayda bağlı olarak.

meş'ûme

:

مشؤمه

(a. s.) : ["meş'ûm" un müen.]. (bkz. : meş'ûm).

metâbi'-i müstakime

:

 

astr. yıldızdan geçen meridyenin, ilkbahar noktasından geçen meridyene *açısal uzaklığı, bahar *açısı, fr. ascension droite.

metâf

:

مطاف

(a. i.) : tavak edilecek yer.

meta'-ı sakîi

:

 

ağır mallar.

mevâdd-ı gaita

:

 

biy. "dışkı.

mevâdd-ı ıtrâhiyye

:

 

biy. *çıkartı, fr. excrément.

mevâdd-ı mütehayyile

:

 

coğr. döküntü, "kayşat, fr. éboulis.

Mevâhib ül-Hallak fî-Merâtib-il-Ahlâk

:

 

(ahlâkın mertebesinde Allah'ın ihsanları) : Kanunî'nin nişancısı Celâlzâde Mustafa Çelebinin 1556'da kaleme aldığı siyaset ve ahlâktan bahseden mensur eseri.

mevfûre

:

موفوره

(a. s.) : ["mevfûr" un müen.]. (bkz. : mevfûr).

mev'id-i telâki

:

 

buluşma yeri, fr. "rendez-vous" yeri.

mevki-i amûd

:

 

geo. "dikme ayağı.

mevkûle

:

موكوله

(a. s. vekâlet'den) : ["mev-kûl" ün müen.]. (bkz. : mevkûl). 

mevkute

:

 

2) *süreli *yayın.

mevlevî-hâne

:

مولوسخانه

(a. f. b. i.) : Mevlevi tekkesi.

mevrûsât

:

موروثات

(a. i. mevrutun c.) : miras kalmış şeyler, miras kalanlar,

mevsimi

:

موسمى

(a. s.) : astr. mevsimlik.

mevsûfe

:

موصوفه

(a. s. vekâlet'den) : ["Mev-sûf" un müen.]. (bkz. : mevsûf).

mevsuka

:

موصوقه

(a. s. vüsûk'dan) : ["mevsuk" un müen.]. (bkz. : mevsuk).

mevsûle

:

موصوله

(a. s. vusûl'den) : ["mev-sûl" ün müen.]. (bkz. : mevsûl).

mevsûme

:

موصومه

(a. s. vesm'den) : ["rrevsûm" un müen.]. (bkz. : mevsûm).

mev'ûde

:

موعوده

(a. s. va'd'den) : ["mev'ûd" uri müen.]; (bkz. : mev'ûd).

mevzua

:

موضوعه

(a. s. vaz'dan) : ["mevzu" un müen.]. (bkz. : mevzu').

meyelân

:

 

1) psik. "eğinim, fr. inclination; 3) "eğsinim, fr. penchant.

mey-güsârî

:

ميگسارى

(f. b. i.) : içki arkadaşlığı.

mey-i hamrâ

:

 

kırmızı şarap.

mey-i revak

:

 

süzülmüş, saf şarap. •

mey-keşân

:

ميكشان

(f. b. s. mey-keş'in c.) : şarap içenler.

meyl-i a'zam hattı

:

 

geo. en küçük *eğimli nokta.

meymûne

:

ميمونه

(a. s.) : 1) ["mey-mûn" un müen.]. (bkz. : meymûn). 2) h. i. Hz. Muhammed'in zevcelerinden biri.

mezher

:

مزهر

(a. i.) : çiçeklik.

mezrûa

:

مزروعه

(a. s. zer'den) : ["mezru" un müen.]. (bkz. : mezru').

mezrûa

:

مذروعه

(a. s.) : ["mezru" un müen.]. (bkz. : mezru').