mâ fi-l-fuâd

:

مافى الفؤاد

(a. b. s.) : gönüldeki, içteki şey. (bkz. : mâ-fi-l-bâl, mâ-f!-z-zamîr).

maâbîd

:

معابيد

(a. i. ma'bûd'un c.) : mabutler, ibadet edilecek yerler.

maâkîs

:

معاكيس

(a. s. ma'kûs. un c.) : ters şeyler.

Maârif-nâme

:

معارفنامه

(a. f. b. i.) : I486' da İstanbul'da ölen Hızır Bey Oğlu Sinan Paşa'nın ahlâk ve nesihata- dair eseri.

mâ-ba'd-er-rûhî

:

 

psik. »ruhötesi, fr. métapsy-chique.

mâ-ba'd-er-rûhiyyât

:

مابعد الروحيات

(a. it.) : 'psik. (bkz. : mâ-ba'd-er-ruhî).

mâ-beyne-hümâ

:

مابينهما

(a. b. zf.) : arası, araları.

mâ-bih-il-istihkak

:

مابه الاستحقاق

(a. b. zf.) : istihkak, hak etme sebebi.

mâ-bih-il-kıvâm

:

 

1) mant. »dayanak, fr. substrat, substratum; 2) feis. varlığın, keyfiyetlerin dayandığı şey, dayanak.

Mâcerâ-yı Aşk

:

 

Abdülhak Hamit'in 1873'te basılmış bir tiyatrosu.

mâ-dâm

:

مادام

(a. e.) : devam ettikçe, süresince.

madde i hadrâ

:

 

(yeşil madde) : bot. klorofil.

madde-i asliyye

:

 

gr. 1) gövde; 2) köken.

madde-i dimâgıyye

:

 

biy. lesitin.

madde-i haşebiyye

:

 

bot. »odunözü.

madde-i hücreviyye i zü-l-surûc

:

 

kim. nitrosellüloz.

madde-i ibtidâiyye

:

 

coğr. kim. hammadde.

madde-i kışrıyye

:

 

bot. kabuk bölgesi.

madde-i musavvire-i müşekkile

:

 

anat. plazma.

madde-i musavvire-i ûlâ

:

 

biy. protoplazma.

madde-i mü le wine

:

 

kim. boyar madde, fr. matière colorante.

madde-i münewime

:

 

kim. uyuşturucu madde, fr. narcotique.

madde-i müşekkile

:

 

biy. plazma.

madde-i sincâbiyye

:

 

kim. »bozmadde.

maddî nokta

:

 

fiz. »maddesel nokta, fr. point matériel.

ma'den i asil

:

 

kim. soy maden. ' 

mâderî aile

:

 

sosy. analık ocak, fr. famille maternelle.

mâder-nâmî

:

مادر نامى

(f. b. s.) : sosy. »anasanlı, fr. matronymique.

mâder-şâhî

:

مادرشاهى

(f. b. i.) : sosy. »anaerkil, fr. matriarcal.

madg

:

 

2) biy. çiğneme, fr. mastication.

mâdîhe

:

مادهه

(a. s.) : ["mâdih" in müen.] : (bkz. : madih).

ma'dûm-ül-cenâh

:

 

zool. »kanatsızlar, 

ma'dûm-ül-ercül

:

 

zool. »ayaksızlar, 

ma'dûm-üz-zühre

:

 

bot. çiçeksiz.

mâ-fîş

:

مافيش

(a. e.) : ["mâ-fîh-şey" den] : yok, kalmadı, hak getire.

magdûbîn

:

مغضوبين

(a. s. magdûb'un c.) : gazaba uğramış olanlar.

magmûd

:

مغمود

(a. s. gamd'dan) : kınına,- kılıfına, zarfına konmuş olan.

magrûka

:

مغروقه

(a. s.) : ["magrûk" un müen.] (bkz. : magrûk).

magrûre

:

مغروره

(a. s.) : ["magrûr" un müen.] (bkz. : . magrûr).

magsûbe

:

مغصوبه

(a. s.) : ["magsûb" un müen.]. (bkz. : magsûb).

magsûle

:

مغصوله

(a. s.) : ["magsûl" ün müen.]. (bkz. : magsûl).

magzûbin

:

مغضوبين

(a. s. magzûb'un c.) : (bkz. : magdûbîn).

mahabbet-i İlâhiyye

:

 

hakikî güzelliğe sahip olan Allah'ın kendi cemaline meyletmesi ve zatının aynasında kendi güzelliğini görmesi.

mahall i hendesî

:

 

geo. geometrik yer.

mahall-i firar

:

 

kaçış yeri.

mahall-i tahaffuz

:

 

korunulacak yer

mahbûb-dost

:

محبوب درست

(a. f. b. s.) : oğlan seven, oğlancı, kulampara, (bkz. : şâhid-bâz).

mahcûriyyet

:

محجوريت

(a. i. ' hacr'den) : hacir altına alınma, "kısıtlanma.

mahdûme

:

مخدومه

(a. ¡. hidmet'den) : kız evlat.

mahfaza-! büzûr

:

 

bot. 1) ovogondağarcığı. 2) sporkesesi.

mahfaza-i büzeyre

:

 

bot. küçük sporkesesi. 

Mahfel

:

 

3) Tahirülmevlevî tarafından Istanbul-da yayımlanmış aylık bir'dergi.

mahfel-i kuds

:

 

(kuclsî meclis) : mukaddes1 ruhların toplandığı yer.mâhî : 2) astr. Güneybalığının & yıldızı, fr. Fomalhaut; 3) aylık.

mâh-i rû

:

 

tas. İlâhî tecelliyatın nurlarının zuhuru.

mâhî-dân

:

 

2) mec. "Hut" burcu.

mahire

:

ماهره

(a. s. meharet'den) : 1) ["mahir" in müen.]. (bkz. : mahir). 2) kadın adı.

mâhiyyet

:

 

2) fels. *kendilik; 3) *doğa.

mahkûme

:

محكومه

(a. i.) : ["mahkûm" un müen.] (bkz. : mahkûm).

mahkur

:

محقور

(a. s.) : hakir, aşağılık.

mahlas hâne

:

مخلص خانه

(a. f. b. i.) : ed. divan şiirinde şâirin mahlasının bulunduğu beyit.

mahlûa

:

مخلوعه

(a. s.) : ["mahlû' " un müen.]. (bkz. : mahlû').

mahlûle

:

محلوله

(a. s.) : 1) ["mahlûl" ün müen.] (bkz. : mahlûl). 2) i. kocası ölmüş, dul kalmış kadın.

mahlut

:

 

2) kim. *karışım.

mahlûte

:

محلوطه

(a. s.) : ["mahlut" un müen.] (bkz. : mahlut).

mahmude

:

محموده

(a. s.) : ["mahmûd" un müen.] (bkz. : mahmûd).

mahmûre

:

مخموره

(a. i. c.) : ["mahmur" un müen.]. (bkz. : mahmur). 2) i. kadın adi : 

mahree-i müşterek

:

 

mat. ortak *payda, fr. même dénominateur.

mahrek-i arz

:

 

astr. yer "yörüngesi.

mahrek-i dairevî

:

 

astr. çember "yörünge.

mahremân

:

محرمان

(a. i. c.) : mahremler, en yakfn olan teklifsiz dostlar.

mahrûkat-ı mâyia

:

 

kim. "akaryakıt.

mahrûkât-ı tabîiyye

:

 

kim. *doğal yakacaklar.

mahrûre

:

محروره

(a. s.) : ["mahrûr" un müen.] (bkz. : mahrûr)i

mahrûse

:

محروسه

(a. s.) : ["mahrûs" un müen.] (bkz. : mahrûs). v 

mahrût-ı kaim

:

 

geo. *dikkoni.

mahrût-ı nakıs

:

 

geo. kesik *koni, fr. tronc de cône.

mahrût-ı teberrüzî

:

 

coğr. birikinti *konisi.

mahrûtiyye

:

محروطيه

(a. i.) : geo. konik, 

mahsûs ve nâ-mahsûs

:

 

belli belirsiz.

mahtûtât

:

مخطوطات

(a. i. mahtut'un c.) : yazma kitaplar.

mâhûr-ı kebîr-i kadîm

:

 

müz. adı Nasır Abdülbaki'nin Tedkîk ve Tahkik'inde geçen makam.

mâ-hüve-l-hakk

:

ماهوالحق

(a. b. s.) : hak olan şey.

mahzûlîn

:

مخذولين

(a. s. mahzûl'ün c.) : horlar, hakirler, perişanlar, rüsvâlar. (bkz. : mahâ-zîl).

mâ-i carî

:

 

coğr. akarsu, 

mâ-i dahilî

:

 

coğr. gün değmemiş su. 

ma'-î kils

:

 

kim. kireç taşı. * i

mail üstüvane

:

 

geo. eğik silindir.

maile

:

مائله

(a. i.) : coğr. aklan, fr. versant, 

mâiyye

:

مائيه

(a. i.) : zool. "susallar, fr. aquatiques. '

mâiyyet-i karbon

:

 

kim. karbonhidrat.

makadîr-i mütenâsibe

:

 

mat. orantılı çokluklar. '

makam-ı âid

:

 

yetkili makam, (bkz. : merci'-i âîd)..

makarr-ı idare

:

 

başşehir, başkent. 

Makber

:

 

2) Abdülhak Hâmid'in, karısı Fatma Hanım'ın ölümü üzerine yazdığı büyük şiiri.

makbule

:

مقبوله

(a. s.) : 1, ["makbul" ün müen.] (bkz. : makbul). 2) kadin adı.

makdûrât

:

مقدورات

(a. s. makdûr'un c.) : (bkz. : makdûr). '

ma'kıli

:

معقلى

(a. i.) : hiç bir parçasında yuvarlaklık olmayan, düz, dik ve köşeli bir yazı sitili.

maksad-ı teşbîh

:

 

(bkz. : vech-i şebeh). maksem : 3) coğr. savak, fr. vanne.

maksûde

:

مقصوده

(a. s. kasd'den) : ["maksûd" un müen.] (bkz. : maksûd).

makta'ı muvâzenet

:

 

coğr. "denge "yanayı, fr. profil d'équilibre.

makta-i mahrûtî

:

 

geo. "konik "kesit.

makzere

:

مقزره

(a. i.) : *d\şkı]ik, fr. cloaque.

mâl ü menai

:

 

sahip olduğu her şey,.varı yoğu, bütün varlığı,.

mâlikî

:

مالكى

(a. i.) : îslamiyette "ehl-i sünnet" denilen dört mezhepten biri olup İmam Malik bin Enes tarafından ' kurulmuştur. [Hicaz, Basra ve Afrika'da yaygındır; diğer üç mezhep şunlardır : Hanefî, Şafiî ve Hanbelî].

malzeme

:

مالزمه

(a. i.) : *gereç. (bkz. : mâlezim, mâlezime).

Ma'mûret-ül-azîz

:

 

Elâzığ'ın eski adı. 

mana

:

مانا

(f. i.) : eş, benzer, (bkz. : misi, nazîr).

ma'nâ unsuru

:

 

gr. semantem.

mânende

:

 

2) astr. Öriyon'un ß yıldızı, fr. Rigel.

manî-i istiktâb

:

 

fiz. "kutupengel, fr. dépolarisant.

mansıb

:

 

2) makam, rütbe, derece, orun. 

maraz-ı asabî

:

 

psik. nevrcz. 

marazı mühlik-i müstevli

:

 

kıran, fr. épidémie mortelle.

maraz-ı ruhî

:

 

psik. : ruh hastalığı, fr. psychopathie.

mâr-i dûzebân

:

 

(iki dilli yılan) : mec. iki yüzlü, münafik [kimse].

masâd

:

مصاد

(a. i.) : 1) dağ yamacının yüksek bir kısmı. 2) yüksek ve sarp kıyı. masraf : 2) harç.

mass-ı adîm-ül-cenâhiyye

:

 

zool. pireler.

ma'şerîyyet

:

معشريت

(a. i.) : ortaklaşma, fr. collectivité, (bkz. : mecmûiyyet). >

maşkûk

:

مشقوق

(a. s. şakk'darv) : şakke-dilmİş, yarılmış; yarık.

maşkûk-ür-ricl

:

 

zool. *yarıkayaklılar.

ma'şûk

:

 

3) müz. adı şerh-i Mevlâna Mübarek Şah'da geçen makam.

matariyyet

:

مطريت

(a. i.) : yağmurluluk, fr. pluviosité.

mâtem-efzâ

:

ماتم افزا

(f. b. s.) : (bkz. : mâ-tem-fezâ )..

mâtem-gîr

:

ماتمگير

(f. b. s.) : matem, yas tutan.

mâtem-hâne

:

ماتمخانه

(a. f. b. i.) : yas evi, mec. [bu] dünya.

matfû

:

مطفو

(a. s. c.) : mafûât) : 1) itfa edilmiş, söndürülmüş. 2) sandıktan ödenen para hesabı.

matfûât

:

مطفوآت

(a. i. matfû'nun c.) : sandıktan ödenen paralar hesabı.

mâtır

:

ماطر

(a. s. matar'dan) : yağan, yağıcı.

matkab

:

مطقب

(a. i.) : * delgi. (bkz. : mıskab).

matmah-ı nazar

:

 

göz *dikeği.

matrah

:

 

4) vergiye esas tutulan kazanç.-

mâverâ-i benefşevî

:

 

fie. dalga boyu mor renkli ışığınkinden daha kısa olan ışık (yaklaşık olarak 4000 A° dan küçük), fr. ultraviolet.

mâvera-i Kafkas

:

 

Kafkas sıradağlarının ötesindeki şehirler.

mâye-i sıdk

:

 

mec. Hz. Ebubekir. 

mâyi'-i beden

:

 

biy. vücut *sıvısı.

mâyiM beyn-el-hücre

:

 

biy. *göze arası *sıvı, fr. liquide intercellulaire.

mazâbıt

:

مضابط

(a. i. mazbata'nın c.) : kararnameler, *tutanaklar.

mazbuta

:

مضبوطه

(a. s.) : ["mazbut" ün müen.]. (bkz. : mazbut).

mazgut

:

مضغوط

(a. s.) : 1) sıkılmış. 2) kim. *sıkıt, ft", comprimé.

mazhar-ı i'tibâr

:

 

itibar edilme.

mâzî-i baîd

:

 

(uzak geçmiş) : miş'li geçmiş zamanın hikâyesi. siyle, fazlasıyle.