kabil i tahallül |
: |
|
kim. »ayrışabilir, fr. decomposable. |
kabil-i afv |
: |
|
bağışlanabilir, bağışlanır. |
kabil-i aks |
: |
|
*evrinir, »tersinir, fr. reversible. |
kabil-i eki |
: |
|
yenir, yenebilir. |
kabil-i hami |
: |
|
mant. »yükl'emleşir, fr. predi-cable. |
kabil-i hazf |
: |
|
kaldırılır. |
kabil-i idrâk |
: |
|
psik. »algılanır, alınır, fr. per-ceptible. |
kabil-i inhina |
: |
|
bükülür. |
kabil-i irca |
: |
|
kim. »indirgenir, fr. réductible. |
kabil-i i'tirâz |
: |
|
söz götürür. |
kabil-i izâle |
: |
|
giderilebilir. |
kabil-i nüfuz |
: |
|
bot. , coğr. »geçirimli, fr. perme-able. |
kabîl-i rücû' |
: |
|
mant. »tersinlenir, fr. réversible, |
kabil-i tahakkuk |
: |
|
»gerçeklenebilir. |
kabil-i tahammuz |
: |
|
kim. »oksitlenir, fr. oxydable. |
kabil-i tahkik |
: |
|
»perçinlenebilir. |
kabil-i telkin |
: |
|
fels. »telkinlenebilir, fr. suggestible. |
kabil-i tenbîh |
: |
|
biy. uyarılır, fr. excitable. |
kabiliyyet i taksim |
: |
|
mat. bölünebilme. |
kabiliyyet-i aksiyye |
: |
|
fiz. »tersinirlik, fr. réversibilité. |
kabiliyyet-i hayât |
: |
|
biy. »yaşarlık. |
kabiliyyet-i inhilâl |
: |
|
»eriyebil iri i k. |
kabiliyyet-i inhilâliyye |
: |
|
kim. »erirlik, fr. solubilité. |
kabiliyyet-i teheyyüciyye |
: |
|
heyecanlılık. |
kabiliyyet-i telkin |
: |
|
psik. telkin »anıklığı, fr. suggestibilité. |
kabiliyyet-i tenebbüh |
: |
|
psik. * uyarı Iganlık, fr. excitabilité. |
kabl-el-mantık |
: |
|
mant. »mantıkötesi. |
kabr-gâh |
: |
قبرگاه |
(a. f. b. i.) : mezarlık. |
kabz-ı mâl |
: |
|
kabzımal, meyve, sebze ve benzeri şeyleri yetiştirenlerden satıcılara devredilmesini sağlayan komisyoncu. |
kadar |
: |
قدر |
(a. e.) : 1) miktarında, ölçüsünde, derecesinde. 2) ...dek, ...değin. 3) denli. 4) gibi. |
kadem-bûs |
: |
قدمبوس |
(a. f. b. s.) : ayak öpen. |
kadem-bûsî |
: |
قدمبوسى |
(a. f. b. i.) : áyak öpme. |
kadî i sipihr |
: |
|
(gökün kadısı) : Müşteri yıldızı. |
kadîmi |
: |
قدمى |
(a. s.) : eskidenberî, öte-denberi var olan, daimî. |
kadr-nâ-şİnâs |
: |
قدر ناشناس |
(a. f. b. s.) : kadirbilmez, değerbilmez. |
kadr-nâ-şinâsî |
: |
قدر ناشناسى |
(a. f. b. i.) : kadirbilmezlik, değerbilmezlik. |
kafes nişin |
: |
قفس نشين |
(f. b. s.) : kafes ardında oturan, işsiz güçsüz. |
kâf-ı musattah |
: |
|
yazıda satırı doldurmak ve hat sanatında yazıyı güzel göstermek gayesiyle yatık olarak yazılan kef. |
kafile-gâh |
: |
قافاه گاه |
("ka" uzun okunur, a. f. b. i.) : kafilenin konakladığı yer. |
kafiye dâr |
: |
قافيه دار |
(a. f. b. i.) : ed. (bkz. : mukaffa). |
kâğad |
: |
كاغد |
(f. i.) : ( bkz. : kâğaz ). |
kâğad hâne |
: |
كاغد خانه |
(f. b. i.) : kâğıthane, kâğıt fabrikası. |
kahriyyât |
: |
قهريات |
(a. i. kahr'ın c.) : f1 zorlamalar, zorla iş gördürmeler. |
kaide-i selâse |
: |
|
mat. , astr. üçlü "kuralı. |
kaiden |
: |
قائدا |
(a. zf.) : oturmuş olduğu halde, oturarak, oturduğu halde. |
kail |
: |
|
3) s. inanmış, aklı yatmış. |
kaim şibih-münharif |
: |
|
geo. "dikyamuk, fr. tra-pèze isocèle. |
kal'a-güşâ |
: |
قلعه گشا |
(a. f. b. s.) : kale açan, kale zapteden. |
kal'a-nişîn |
: |
قنعه نشين |
(a. f. b. s.) : kalede oturan. |
kalem-i mahsûs |
: |
|
*özel kalem. |
kalû belâ |
: |
قالو بلا |
("ka" uzun okunur, a. cü.) : (bkz. : belâ). |
kamet-i mevzun |
: |
|
mütenasip vücut, |
kamîs-i ebyaz |
: |
|
anat. akgömlek. |
kamîsiyye |
: |
قميصيه |
(a. i.) : zool. gömlekliler, fr. tuniciers. |
kanâl-ı nâkılet-ül-meneviyye |
: |
|
biy. *atmık kanalı. |
kanat i merâre |
: |
|
anat. koledok kanalı, fr. canal cholédoque. |
kanât-ı dâfıka |
: |
|
anat. atar kanal, fr. Éjaculateur. |
kanât-ı nısf-ı dâireviyye |
: |
|
anat. *yarımçember kanallar. |
kanât-ı sadrî |
: |
|
anat. göğüs kanalı, fr. canal thoracique. |
kanât-ı safrâvî |
: |
|
anat. öd kanalı. |
kanât-ı şevkî |
: |
|
anat. omurga kanalı, fr. canal rachidien. |
kân-ı Ahmed |
: |
|
Hz. Muhammed'in özü, cevheri, |
kantara-i Varol |
: |
|
anat. Varol köprüsü, fr. pont de Varóle. |
karâbâtiyâne |
: |
|
(f. zf.) : 1) vaktini meyhanede geçirerek. 2) harabatilikle, süflîlik e, pejmürdelikle. |
kâr-âşnâyî |
: |
كار آشناي |
(f. b. i.) : işbilirlik. |
kâr-güdâz |
: |
كار گداز |
(f. b. s.) : kârını eritmiş, İşi bitmiş, iflâs etmiş. |
karîb-i hakikat |
: |
|
gerçeğe yakın, *gerçeksi. |
karine i mania |
: |
|
ed. İstiarenin unsurlarından biridir. Yani mecazlı kelimenin kendi mânâsında kullanılmasına imkân olmamasıdır : "Yıldızlar gözlerini kırpıyordu" cümlesinde "göz" kelimesi gerçek mânâsında kullanılmamıştır. Çünkü bunu meneden bir karîne vardır. Yıldızın gözü olmaz. |
karîne-i inkisar |
: |
|
fiz. kırılma indisi, fr. indice da réfraction. |
kâse-bâz |
: |
كاسه باز |
(f. b. s. ve i.) : kâseleri, parmaklarının ve değneklerinin ucunda çevirerek dans eden oyuncu. |
kâse-i fagfûr |
: |
|
Çin porseleninden yapılmış kâse. |
kâse-i mînâ |
: |
|
(mavi kâse) : mec. gök. |
kâse-i zânu |
: |
|
anat. , mee. dizkapağı.kâsek ¿1—(f. i.) : küçük kâse. |
kasım |
: |
قسم |
(a. s.) : ince, narin; çabuk kırılabilen. |
Kasîde-i bürde |
: |
|
Kâab bin Zübeyr'in, Hz. Muhammed önünde okuduğu kasideye karşı, Hz. Mu-hammèd'in sırtından çıkardığı hırkayı kendisine giydirmesiyle meşhur olan bir kasidenin adı. |
kasr-ı basar |
: |
|
kısa *görü. |
kasr-ül akl |
: |
|
aklı kısa, aklı ermez. |
kassâb-hâne |
: |
قصابخانه |
(a. f. b. i.) : büyük kasap dükkânı. |
kat |
: |
قط |
(a. i.) : (bkz. : katt). |
kat'-! nâkıs-ı mücessem |
: |
|
geo. ellipsoit. |
kat'â |
: |
قطعا |
(a. zf.) : hiçbir vakit, aslâ. |
katan |
: |
قطن |
(a. i.) : anat. bel »bölgesi. |
katani |
: |
قطن |
(a. s.) : bel »bölgesi ile »ilgili. |
kat-ı mükâfî |
: |
|
geo. parabol şeklinde olan, parabolik. |
kat'-ı mükâfî-i mücessem |
: |
|
geo. parabolit. |
kat'-ı nâkısî |
: |
|
geo. eliptik, |
kat'-ı zâidî |
: |
|
geo. hiperbolik; |
kat'-ı zâid-i mücessem |
: |
|
geo. hiperboloit, |
kâtib i umûmi |
: |
|
»genel kâtip, »genel sekreter, »genel »yazman. |
katl-gâh |
: |
قتلگاه |
(a. f. b. i.) : öldürme yeri. |
katre-i mürekkeb |
: |
|
(mürekkep damlası) : mec. siyah ben. |
katt |
: |
قط |
(a. i.) : tahıl fiyatlarının yüksekliği. |
kavâbil |
: |
قوابل |
(a. kabil'in c.) : istidatlı, kabiliyetli kimseler. |
kavmiyyet |
: |
قوميت |
(a. i.) : şu veya bu kavimden olma hali. |
kavs i nehâri |
: |
|
astr. gündüz yayı. |
kavs-i in'ikâs |
: |
|
fiz. »yansı yayı, fr. arc de réflexe. |
kavs-i leyi |
: |
|
(gece yayı) : astr. güneşin gökkü-resindé, bir gün boyunca çizdiği çemberin ufuk altında kalan parçası, fr. arc nocturne. |
kavs-i leyi ve-n-nehâr |
: |
|
astr. gece gündüz yay-ları. |
kavs-i nısf-ün-nehâr |
: |
|
astr. meridyen yayı. |
kavs-i ziyâ |
: |
|
fiz. ışık yayı. |
kayd-ı ihtirazı |
: |
|
ȍekince. |
kayd-ı ihtiyati |
: |
|
»sakınca, »sakınmalık. |
kayh |
: |
قيح |
(a. i. c.) : kuyûh) : irin. |
kaziyye-i mûcibe-i külliyye |
: |
|
mant. »olumlu »tümel »önerme, fr. proposition universelle affirmative. |
kebediyyeler |
: |
كبديه لر |
(a. t. i.) : bot. ciğerotları, fr. hépatiques. |
kec ü mec |
: |
|
çarpık, altüst. |
kec-dehân |
: |
كج دهان |
(f. b. s.) : eğri ağızlı, çarpık. / |
kec-dehen |
: |
كج دهن |
(f. b. s.) : (bkz. : kec--dehân). |
kec-gerdân |
: |
كج گردان |
(t. b. s.) : boynu eğri, eğri boyunlu, eğri boyun. |
kec-gerden |
: |
كج گردن |
(f. b. s.) : (bkz. : kec-gerdân). |
kec-perverî |
: |
كج پرورى |
(f. b. i.) : aksilik, |
keffiyye |
: |
كفيه |
(a. i.) : Araplar tarafından kullanılan ve omuzları da örten püsküllü erkek başörtüsü. |
keff-ül-esed |
: |
|
bot. aslanpençesi, fr. akhémîlle. |
kehânet fürûşî |
: |
كهانتفروشى |
(a. f. b. i.) : falcılık, gaipten bilmişlik satma. |
kehânet-fürûş |
: |
كهانتفروش |
(a. f. b. s.) : falcılık, gaipten bilmişlik satan. |
kejdüm-i bahrî |
: |
|
zool. iskorpit. |
kelb-i Alî |
: |
|
(Hz. Ali'nin köpeği.) : bazı Alevîler tarafından erkek çocuklarına verilen ad. |
kelbiyye |
: |
|
2) zool. köpekgiller. |
kelekî |
: |
كلكى |
(f. i.) : kuŞ kanadının büyük tüylerinden yapılan padişah sorgucu, tuğ. |
kelel |
: |
كلل |
(f. i.) : (bkz. : kelekî). |
kelime-i asliyye |
: |
|
gr. basit kelime. |
kem kadr |
: |
كم قدر |
(f. a. b. s.) : kadri az, değersiz, âdî. |
kemâl-i afiyet |
: |
|
afiyetin son derecesi. |
kemâl-i ciddiyyet |
: |
|
ciddiyetin son derecesi, çok ciddî olarak. |
kemâl-i evvel |
: |
|
fels. fr. entéléchie. |
kemâl-i salâhiyyet |
: |
|
salâhiyetin son derecesi, geniş salâhiyet, geniş *yetki. |
kemâl-i zevk |
: |
|
zevkin son derecesi. |
kemân-dân |
: |
كماندان |
(f. b. i.) : 1) yay zarfı, ok kuburu. 2) keman kutusu : |
kemân-gîr |
: |
كمانگير |
(f. b s.) : usta ok atıcı. |
kem'e |
: |
كمئه |
(a. i.) : bot. domalan, fr. truffe. |
kemîn-sâz |
: |
كمين ساز |
(f. b. a.) : pusu kurmuş olan. |
kem-kâr |
: |
كمكار |
(f. b. s.) : 1) işi az. 2) işi bozuk, fena. |
kenâne |
: |
كنانه |
f. s.) : köhne, eski. |
kend-mend |
: |
كند مند |
(f. b. s.) : perîşan, darmadağan, harap. |
kerâkiyy |
: |
كراكى |
(a. i.) : zool. , astr. turna, fr. grue. |
kermiyye |
: |
كرميه |
(a. i.) : bot. »asmagiller, |
kesâfet-i izâfiyye |
: |
|
fiz. »özgül ağırlık, |
kesâfet-i mutlaka |
: |
|
fiz. salt »yoğunluk, |
kesb i kat'iyyet |
: |
|
kesinleşme, kesinlik kazanma, |
kesîr-ül-eşkâl |
: |
|
kim. bol şekilli, |
kesîr-ül-hücre |
: |
|
bot. çokhücreli [bitki], |
kesîr-ül-vücûh |
: |
|
geo. çok yüzlü. |
kesret-i ilâh mesleği |
: |
|
fels. »çoktanrıcılık, fr. polythéisme. |
kesr-i a'şârî-i devr-i basît |
: |
|
mat. basit devirli »ondalık kesir. |
kesr-i a'şârî-i devr-i mürekkeb |
: |
|
mat. karışık devirli »ondalık kesir. |
kesr-i a'şârî-i mütenâvîb |
: |
|
mat. »devirli »ondalık kesir, s |
kesr-i mütevâlî |
: |
|
mat. zincirleme kesir. |
kesr-i müvellid |
: |
|
mat. ana kesir. |
keşîş-âne |
: |
كشيشانه |
(f. zf.) : keşişe, papaza- yakışır surette, papaz gibi. |
kettânî |
: |
كتاني |
(a. s.) : ketene âit, ketenle ilgili, [müen. "kettaniyye"]. |
kettâniyye |
: |
كتانيه |
(a. i.) : bot. ketengiller. |
kevâkib-i kutbiyye |
: |
|
astr. »dolaykutupsal yıldız. |
kevâkib-i muvakkata |
: |
|
astr. yeni doğmuş bir yıldız sanılmışsa da gerçekte parlaklığı birdenbire artıp değişen yıldız, fr. Nova. |
kevâkib-i muzâafiyye |
: |
|
astr. birbirinin »çekim *etkisinde bulunan ve böylece ortak kütle merkezi çevresinde dolanan yakın iki yıldız, fr. étoile double, binaire. |
kevâkib-i mütehavvile |
: |
|
astr. parlaklığı zamana bağlı olarak değişme gösteren yıldız, fr. étoile variable. |
kevnî |
: |
كونى |
(a. s.) : »acunsal, kozmik, fr. cosmique. |
key ceinîl |
: |
|
çok güzel. |
kıble-i İslâm |
: |
|
Müslümanların namazda yüzünü döneceği, yöneleceği yer. |
kıble-nâme |
: |
قبله نامه |
(a. f. b. i.) : "kıbleyi yazan, gösteren" : pusula. ı |
kıbletân |
: |
قبلتان |
(a. i. c.) : (bkz. : kıble-teyn ). |
kıdâh |
: |
قداح |
(a. i. kadeh'in c.) : kadehler, (bkz. : akdâh). |
kımme |
: |
قمه |
(a. i.) : 1) bot. kömeç, fr. capitule. 2) bot. deste şeklinde olan çiçek; tepe [çiçek vaziyetinde]. |
kımmet-ür-re's |
: |
|
anat. bregma. |
kırâât |
: |
قرائات |
(a. i. kırâat'in c) : (bkz. : kıraat). |
kırâat-hâne |
: |
قرأتخانه |
(a. f. b. i.) : içinde gazete, mecmua bulunan büyük kahvehane. |
kırbâviyy-üş-şekl |
: |
|
zool. "tulumlular, fr. asconş. |
kısâret |
: |
قصارت |
(a. i.) : 1) leke çıkarma sanatı, lekecilik. 2) çırpıcılık, temizleyicilik. |
kısm-ı a'şârî |
: |
|
mat. mantis, fr. mantisse. |
kısm-ı tâmm |
: |
|
1) mat. (logaritmada) tam kısım, "belirtgen; 2) karakteristik, |
kısmî intibah |
: |
|
ara seçimi. |
kıssa' |
: |
قثاء |
(a. i.) : hıyar. |
kıssa ül-himâr |
: |
قثاء الحمار |
(a. it.) : bot. eşek hıyarı, fr. élater. , |
kışr-ı sânî |
: |
|
bot. içkabuk. |
kışr-ı tâli |
: |
|
bot. "ikincil kabuk. |
kışriyye-i âliye |
: |
|
zool. yüksek kabuklular, fr. malacostracées. |
kıt'a-i münkasime |
: |
|
bölüt, fr. segment. |
kıt'a-i müstakime |
: |
|
mat. doğru parçası. |
kıtat-ül-feres |
: |
|
astr. bîr takımyıldızın adı, tay, fr. Petit Cheval. |
kıvâm-üd-dîn |
: |
|
1) dinin direği; 2) i. erkek adı. ["kıvamettin" şeklinde kullanılır], |
kıyam ve ısyân |
: |
|
ayaklanma. |
kıyâsât |
: |
قياسات |
(a. i. kıyâs. ın c.) : 1) kıyaslar, (bkz. : kıyâs) : 2) mant. tasımlar. |
kıyâsât-ı müselsele |
: |
|
mant. "çoktasım, fr. poly syllogisme. |
kıyâsı müselsel |
: |
|
mant. sorit. |
kıymet nazariyyesi |
: |
|
mant. değer "kuramı, fr. axiologie. |
kıymet-i adediyye |
: |
|
mat. *sayımsal değer. |
kıymeti ittihâdiyys |
: |
|
kim. birleşme değeri. |
kıymfet-i izâfiyye |
: |
|
özgül değer. |
kibâr-ı rîşât |
: |
|
zool. teleke, fr. remiges. |
kibâr-zâde |
: |
كبار زاده |
(a. f. b. i.) : kibar kişilerin oğul,arı ve kızları. |
kiber |
: |
كبر |
<a. i.) : büyük, ilerlemiş yaş. |
kibritîyyet-i hadîd |
: |
|
kim. yeşil vitriyol. |
kimyâ-yı fizikî |
: |
|
kim. "fiziksel kimya, |
kimya-yı harûrî |
: |
|
kim. termokimya, |
kimyevî aks-ül-amel |
: |
|
kim. "kimyasal "tepkime. |
kirm-j şeb-tâb |
: |
|
ateşböceği. |
kîse i meşîmiyye |
: |
|
bot. , anat. cücük kesesi, ambriyon kesesi. |
kîse-i misbâhiyye |
: |
|
anat. yüzme kesesi, |
kîse-i rieviyye |
: |
|
akciğer keseleri, |
kîse-i tal'iyye |
: |
|
bot. "çiçektozu kesesi. |
kitaben |
: |
كتاباً |
(a. zf.) : kitap, yazı olarak. |
Kitâb-ı Bahriyye |
: |
|
(denizcilik kitabı) : Pîrî Reis'-in denizciliğe ve coğrafyaya ait eseri. |
Kitâb-ı Evsâf-ı Mesâcid-iş-Şerîfe |
: |
|
Ahmet Fakih'-in bir Hac zyâretini ve orada gördüklerini anlatan, eseri. |
Kitâb-ı Güzide |
: |
|
(beğenilmiş, seçkin kitap) : XI. yüzyıl "bilginjerinden İmam Serâhsî'nin Türk ulusunun din bilgisini arttırmak amacıyle Türkmen - Kıpçak ağzıyle yazdığı didaktik eser. |
Kitâb-ı Mukaddes |
: |
|
İncil ve Tevrat. |
kitâbiyyat |
: |
كتابيات |
(a. i.) : bibliyografya. |
kitâbiyye |
: |
كتابيه |
(a. i.) : bot. ağaçların kâğıt yapılan iç, kabuğu, özü. |
kitâb-ül-cilve |
: |
كتاب الجلوه |
(a. b. i.) : Yezidî'lerin iki kutsal kitaplarından biri. |
kiyânî |
: |
كيانى |
(a. s.) : fels. "evrendoğum-sal, fr. cosmogonique. |
kiyanus |
: |
كيانوس |
(o. i.) : kim. siyanür, |
kiyânûs-i hadîd |
: |
|
kim. demir siyanür. |
Kostantaniyye-i mahmiyye |
: |
|
[muhafazalı] büyük şehir, Istanbul şehri. |
köhne sal |
: |
كهنه سال |
(f. b. s.) : ihtiyar, yaşlı, (bkz. : kühen-sâl). |
kubbe i âb |
: |
|
su yüzünde psyda olan kabarcık. |
kubbe-i hadrâ |
: |
|
(yeşil kubbe) : Hz. Mevlânâ'nın türbesi. |
kubel |
: |
قبل |
(a. i. kuble'nin c.) : öpmeler,öpüşler, öpücükler. c^ |
kuble |
: |
قبله |
(a. i. c.) : kubel) : öpme, öpüş, öpücük, (bkz. : buse). |
kûçek-gerdâniyye |
: |
|
müz. Hızır bin Abdullah'ın edvarına göre küçek makamına gerdaniye âvâzesi katılmakla elde edilen terkip.- |
kudret-i elektrîkiyye |
: |
|
fiz. elektrik enerjisi. |
kudret-i hararet |
: |
|
fiz. »ısı enerjisi. |
kudret-i kimyeviyye |
: |
|
fiz. »kimyasal • enerji. |
kudret-i mihânikiyye |
: |
|
fiz. mekanik enerji. |
kudret-i şems |
: |
|
fiz. gürîeş enerjisi. |
kudret-i ziyâiyye |
: |
|
fiz. ışık enerjisi. |
kûhî |
: |
|
3) taşralı, dışarlıklı kaba kimse; dağlı. |
kûhî-yâne |
: |
گوهييانه |
(f. zf.) : dağlıya yakışacak surette, kaba. |
kulkasiyye |
: |
قلقاسيه |
(a. i.) : bot. »yılan-yastığıgiller, fr. aroïdées. |
kuneyve |
: |
قنيوه |
(a. i.) : anat. kanalcık, fr. canalicule. |
kur'ân-hân |
: |
قرآن خوان |
(a. f. b. s.) : Kur'an okuyan. |
kureybe |
: |
قريبه |
(a. i.) : anat. tulumcuk, fr. utricule. |
Kureyşî |
: |
قريشى |
(a. h. i.) : Küreyş kabilesinden olan, Kureyşli. |
kurûn-ı uhrâ |
: |
|
tar. *sonçağ. |
kutb-ı menfi |
: |
|
astr. *eksi kutup, |
kutb-ı müsbet |
: |
|
astr. *artı kutup. |
kûteh |
: |
كوته |
(f. s.) : kısa. (bkz. : kûtâh). |
kutr-ı arz |
: |
|
astr. yer çapı. |
kutr-ı hakikî |
: |
|
(gerçek çap) : mat. uzunluk biriminde ölçülen çap, fr. diamètre réel. |
kutr-ı küre-i semâ |
: |
|
astr. »gökküresi çapı. |
kutr-ı zû kesîr-il-adlâ' |
: |
|
mat. »köşegen, fr. diagonale. |
kuvâdiyye |
: |
قواديه |
(a. i.) : zool. »sıçangiller. |
kuvve i lâsika |
: |
|
fiz. yapışkanlık. |
kuvve-i cerriyye |
: |
|
fiz. çekme gücü. t |
kuvve-i delkiyye |
: |
|
fiz. sürtünme kuvveti. |
kuvve-i elektrikıyye |
: |
|
fiz. elektrik gücü. |
kuvve-i fâile-i elektrîkî |
: |
|
fiz. elektrik »gerilimi. |
kuvve-i il-el-merkeziyye |
: |
|
fiz. »merkezcil kuvvet. |
kuvve-i inbâtiyye |
: |
|
»bitelge, »biteklik. |
kuvve-i kemmiyyet |
: |
|
fiz. »ürüt, »üretim. |
kuvve-i ma'neviyye |
: |
|
iç, yürek gücü; moral. |
kuvve-i muharrike-i elektrîkiyye |
: |
|
fiz. elektromotor kuvvet. |
kuvve-i muharrike-i mıknatısıyye |
: |
|
fiz. mağne-tomotor kuvvet, fr. force magnetomotrice. |
kuvve-i müessire |
: |
|
fiz. »etkin şiddet. |
kuvve-i müeyyide |
: |
|
»yatırım gücü, kuvveti. |
kuvve-i müteharrik bi-l-elektrik |
: |
|
fiz. elektromotor kuvvet, fr. force éléctromotrice. |
kuwe-i elâstikıyye |
: |
|
fiz. »esnek kuvvet. |
kuwe-i teb'îdiyye |
: |
|
fiz. kaldırma kuvveti. |
kuyûh |
: |
قيوح |
(a. i. kayh'ın c.) : irinler. |
kuzahî |
: |
قزحى |
(a. s.) : kuzaha ait, kuzah-la »ilgili, renkli. |
kuzahiyye |
: |
قزحيه |
(a. i.) : anat. gözün renkli olan tabakası, fr. iris. |
kûze-bâz |
: |
كوزه باز |
(f. b. s. ve i.) : testileri başının üstünde tutarak hüner gösteren oyuncu. |
kübbâd |
: |
كباد |
(a. i.) : bot. ağaç kavununu andıran, iri ve ..yumuşak bir limon. |
kübr |
: |
كبر |
(a. i.) : büyüklük, (bkz. : kibr). |
kübrâ |
: |
|
2) mant*. büyük *önerme. |
küfr-bâzî |
: |
كفربازى |
(a. f. b. i.) : küfürbazlık, küfredicilik, sövüp sayma. |
kümmî |
: |
|
2) eski yazma kitap çeşitlerinden birinin adı. Tulânî ve küçük olan bu kitapları âlimler cübbelerinin yenlerinde taşırlardı. |
küre-i beyziyye |
: |
|
biy. oosfer. |
küre-i nâriyye |
: |
|
jeol. pirosfer. |
küreviyy-üş-şekl cümle-i kevkebiyye |
: |
|
astr. *kü-remsi yıldız yığınları. |
küreybe |
: |
كريبه |
(a. i.) : biy. tulumcuk, fr. utricule. |
küreyve-i şahmiyye |
: |
|
biy. yağ *yuvarı. |
küreyvî |
: |
كريوى |
(a. s.) : "küresel. |
küreyvin |
: |
كريوين |
(a. i. c.) : fizy. *yuvar-cıklar, fr. globules. |
kürsî |
: |
|
7) koltuk'un x yıldızı, sedir, fr. Senedir. |
küsâhat |
: |
كساحت |
(a. i.) : sıskalık, kemik hastalığı, fr. rachitisme. |
küsûf-ı halkavî |
: |
|
astr. halkalı gün tutulması. |
küşâd-ı bâb |
: |
|
kapıyı açma, kapının açılması. |
kütle-i izâfiyye |
: |
|
fiz. "özkütle, fr. masse spécifique. |
kütle-i tal'iyye |
: |
|
bot. "çiçektozu kümesi. |
kütüb-i mukaddese |
: |
|
mukaddes kitaplar [Tevrat, Zebur, İncil, Kur'an]. (bkz. : kütüb-i semâviyye). |
küûl-i muattar |
: |
|
kim. alkolat. |
küûl-i mutlak |
: |
|
kim. arıispirto. küveys : 2) biy. kesecik, fr. saccule. |