iade |
: |
|
4) ed. birinci mısraın son kelimesini ikinci mısraın başında tekrarlayarak yazılan manzume. |
iârât |
: |
اعارات |
(a. i. iâre'nin cj : ödünç vermeler. |
iaşe ve ibate |
: |
|
yedirme ye barındırma. |
iâza |
: |
اعاضه |
(a. i. ivaz'dan) : bedel verme, karşılık verme. |
ibâd |
: |
عباد |
(a. i. abd'in c.) : 1) kullar. 2) e. çok bol, bereketli. |
ibhâm-ı lâfzî |
: |
|
mant. * ikizlilik, fr. ambiguïté. |
ibhâm-ı manevî |
: |
|
mant. "ikizanlam, fr. amphibologie. |
İbn-il-harem |
: |
|
gayri meşru çocuk, (bkz. : ve-led-i zina). |
ibre-i mıknatısiyye |
: |
|
fiz. (bkz. : mıknatısî). |
ibreviyye |
: |
ابرويه |
(a. i.) : bot. "sardunyagiller, [doğrusu : "İbriyye" dir]. |
İbtâl-i hiss |
: |
|
biy. uyuşturma, |
ibtidâî madde |
: |
|
ham madde. ». |
ibtidâiyye |
: |
ابتدائيه |
(a. s.) : ["ibtidâî'nin müen.] (bkz. : ibtidâî). |
ibtisâmât |
: |
ابتسامات |
(a. i. ibtisâm'ın c.) : hafif gülmeler, gülümsemeler. |
îcâb-ı hâl |
: |
|
*durumun "gereği, |
îcâb-ı maslahat |
: |
|
işin *gereg¡. |
icân |
: |
|
2) anat. apış arası. |
icfâr |
: |
اجفار |
(a. i.) : alışkanlıktan . vazgeçme. |
icmâliyye |
: |
اجماليه |
(a. s.) : ["icmâlî'nin müen.] (bkz. : icmâlî). |
icra hey'eti |
: |
|
yürütme *kurulu. |
icra vekilleri hey'eti |
: |
|
bakanlar kurulu. |
icrâî kuvvet |
: |
|
yürütme gücü. |
icrâî, icrâiyye |
: |
اجرائ ، اجرائيه |
(a. s.) : icraya ait, icra ile "ilgili. |
ictihâdî, ictihâdiyye |
: |
اجتهادى ، اجتهاديه |
(a. s.) : içtihada âit, içtihat ile ilgili, (bkz. : ictihâd). |
içtimâ-i süflâ |
: |
|
astr. iç *gezegenlerin, yer-*gezegen-güneş olmak üzere aynı "doğrultuda bulunmaları, "altkavuşum, fr. conjonction inférieure. |
içtimâ-i ulyâ |
: |
|
astr. iç *gezegenlerin, yer-güneş-*gezegen olmak üzere bir doğrultuya gelmeleri, "üstkavuşum, fr. conjonction supérieure. |
i'dâdiyye |
: |
اعداديه |
(a. i.) : 1) i'dâdi'nin müen. 2) (bkz. : mekteb-i i'dâdî). |
îdân |
: |
عيدان |
(a. i. ûd'un c.) : (bkz. : ûd). |
idâre-i kelâm |
: |
|
sözü, birinin hoşuna gidecek şekilde söyleme. |
idâre-i mülkiyye |
: |
|
sivil *yönetim. |
iddiyân |
: |
اديان |
(a. i. deyn'den) : borca girme, borç alma, borçlanma. |
îd-geh |
: |
عيدگه |
(a. f. b. i.) : (bkz. : îd-gâh). |
iemeân-ı flüorî |
: |
|
fiz. flüorışı, fr. fluorescence, |
ifâdî, ifâdiyye |
: |
افادى ، افاديه |
(a. s.) : ifade ile *ilgili, anlatma ile *'lgili. |
ifgâr |
: |
افگار |
(f. s.) : yaralı, (bkz. : mecruh). |
ifkad |
: |
افقاد |
("ka" uzun okunur, a. i.) : kaybettirme. |
ifkah |
: |
افقاه |
("ka" uzun okunur, a. i.) : öğretme. |
ifoiilâf-ı kanun |
: |
|
huk. * türedisi. |
ifrâş |
: |
افراش |
(a. i.) : tefriş etme, serme, döşeme. |
iftâh |
: |
افتاح |
(a. i. feth'den) : fethetme, açma. |
iftihâm |
: |
افتهام |
(a. i. fehm'den) : anlama, kavrama. |
iftikârî |
: |
افتكارى |
(a. s.) : fels. düşünce ile "ilgili^ düşünce ve *tasarımda bulunan, *düşünsel, fr. idéal. |
iftikâriyyet |
: |
افتكاريت |
(a. i.) : fels. "düşüncellik, fr. idéalité. |
iftirâz |
: |
افتراض |
(a. i. farz'dan) : farz kılma, zarurî, lüzumlu, gerekli sayma. |
igtiram |
: |
اعغترام |
(a. i.) : ,borç verme, diyet verme; cereme verme. |
ihâta-i nazar |
: |
|
ğengörü. |
ihâtavî |
: |
احاطوى |
(a. s.) : ihata edecek gibi, içine alacak şekilde. |
ihbar tasrifi |
: |
|
gr. basit zamah çekimi, fr. indicatif. |
ihkar |
: |
احقار |
("ka" uzun okunur, a. i.) : tahkir etme, rezil etme. |
ihnak |
: |
اخناق |
(a. i.) : 2) boğma. |
ihsâî |
: |
|
2) sosy. *sayımsal, fr. statistique. |
ihsâiyyet |
: |
احصائيت |
(a. i.) : (bkz. : îhsâiyyât). |
ihsâsiyye |
: |
احساسيه |
(a. s.) : ["ihsâsî" hin . müen.]. (bkz. : ihsâsî). |
ihtilâf-ı manâzır |
: |
|
astr. paralaks. |
ihtilâf-ı mansar |
: |
|
astr. paralaks, fr. parallaxe. |
ihtimâli |
: |
احتمالى |
(a. s.) : fels. *belkiii, fr. problématique. |
ihtimâr-ı küûlî |
: |
|
kim. alkol mayalanması, |
ihtirâk-ı bati |
: |
|
kim. yavaş yanma. |
ihtiram kâr |
: |
احترامكار |
(a. f. b. s.) : ihtiram, hürmet gösteren, saygılı. |
ihtisası, ihtisâsiyye |
: |
اختصاصى ، اختصاصيه |
(a. s.) : ihtisasa, *uzmanlığa ait, bununla *ilgili. |
ihtisâsiyye |
: |
احتساسيه |
(a. i.) : fels. *du-yumculuk, fr. sensualisme. |
ihtitâe-nâme |
: |
|
(a. f. b. i.) : ed. yüzün ve gözün seyirmesi hakkında yazılan bir çeşit mşrtsur falname, fal kitabı. |
ihtiyâtiyye |
: |
احتياطيه |
(a. s.) : ["ihtiyatî" nin müen.] (bkz. : ihtiyatî). |
ihtizâzât |
: |
اهتزازات |
(a. i. ihtizâz'ın c.) : 1) titremeler, *titreşimler; *deprenmeler. 2) \ıçrayıp oynamalar; sallanmalar. |
ihtizâz-ı arzani |
: |
|
jeol. enine sarsıntı, enine *titreşim. |
ihtlcâ' |
: |
|
(a. i. hicv'den) : birbirini karşılık ı, hicvetme. |
iizâz |
: |
|
(a. s. lezîz'in c.) : lezzetli, tatlı, hoşa gider şeyler. |
İkdam |
: |
|
2) 1894'te Ahmet Cevdet ve Ethem İzzet Éenice tarafından istanbul'da yayımlanmış günlük bir gazete. |
iklîiî |
: |
اكليلى |
(a. s.) : 1) iklîle ait, iklîl ile *ilgli. 2) bot. ikili, fr. bicuspide. |
iklîl-i cenubî |
: |
|
astr. güney tacı, fr. couronne australe. |
iklil-i şemsî |
: |
|
astr. güneş tacı, fr. couronne (solaire). |
iklim |
: |
|
2) memleket, diyar, ülke. |
iklimi |
: |
اكليمى |
(a. s.) : ıklım ile *¡lgili, ''iklimsel, fr. climatique. |
iksâl |
: |
اكسال |
(a. i. kesel'den) : bıkkınlık, bezginlik verme. |
iktâm |
: |
اكتام |
(a. i. ketm'den) : gizleme,saklama. |
iktisâbât |
: |
اكتسابات |
(a. i. kesb'den. iktisâb' ın c.) : iktisaplar, kazanmalar, edinmeler. |
iktisâdiyye |
: |
اقتصاديه |
(a. s.) : ["iktisadî" nin müen.] : (bkz. : iktisadî). |
iktitâfât |
: |
اقتطافات |
(a. i. iktitâf'ın c.) : (bkz" : iktitâf). |
i'lâl |
: |
|
3) mant. *nedenleme, fr. causation. |
i'lânât |
: |
اعلانات |
(a. i. i'lân'ın c.) : ilânlar; meydana çıkarmalar, açığa vurmalar, yaymalar. |
ilcâ |
: |
|
2) psik. *içtepi, fr. impulsion. |
îlet i musavvat |
: |
|
fiz. mikrofon. |
ilhâhât |
: |
الحاحات |
(a. i. ilhan'ın c.) : (bkz. : ilhâh). |
ilhâmât |
: |
الهامات |
(a. i. ilhâm'ın c.) : (bkz. : ilham). |
İlhâm-ı Vatan |
: |
|
Abdülhak Hâmid'in vatan şiirlerini ihtiva eden bir eseri. |
ilkaât |
: |
القاآت |
(ka" uzun okuhur. a. i. ilka' nin c.) : (bkz. : ilka). |
ilkah-ı dahilî |
: |
|
biy. *içdöllenme, fr. fécondation interne. |
ilkahı hârici |
: |
|
biy. *dışdöllenme, fr. fécondation externe. |
illallah |
: |
الى الله |
(a. c.) : "yeter, kâfi, bıktık artık" gibi usanç ve bezginlik anlatır. |
illet-i âdiye |
: |
|
mani. vesile *nedeni, fr. cause occasionnelle. |
illet-i akliyye |
: |
|
akıl hastalığı. |
illet-i faile |
: |
|
fels. *etken nedeni, fr. cause efficiente. |
illet-i vahime |
: |
|
kuruntu hastalığı. |
ilm i hisâb |
: |
|
mat. aritmetik. |
ilm i şuhûd |
: |
|
*gözleme, *deneye dayanan *bilim. |
ilm ü haber |
: |
علم و خبر |
(a. b. i.) : resmî daireye verilmek üzere muhtarlık veya bir daire tarafından birinin durumunu belirtmek için hazırlanmış tasdikli vesika, *belge. |
ilm-el-yakîn |
: |
|
*kesin bilgi. |
ilm-i ahcâr |
: |
|
jeol. *taşbilimi. |
ilm-i âsâr-ı atîka |
: |
|
arkeoloji. |
ilm-i azâim |
: |
|
ruhları davet ve teskin etme .ilmi. |
ilm-i bedâyi' |
: |
|
estetik. ( bkz. : bedîiyyât ). |
ilm-i cevv |
: |
|
meteor, (bkz. : ilm-i ahvâl-i cevv). |
ilm-i edvar |
: |
|
müz. müzik bilgisi. |
ilm-i hâl |
: |
|
2) tas. tekkede öğrenilen bilgiler. |
ilm-i içtimâ' |
: |
|
(bkz. : ictimâiyyâ'). |
ilm-i kal |
: |
|
tas. medresede öğrenilen ilim. |
ilm-i kehânet |
: |
|
gelecekten haber verme ilmi. |
ilm-i kelâm |
: |
|
(bkz. : kelâm6) . |
ilm-i kıyafet |
: |
|
(bkz. : kıyafet3) |
ilm-i nücûm |
: |
|
astroloji. |
ilm-i şerîf |
: |
|
musikî. |
ilm-i tabakat-ül-arz |
: |
|
jeol. jeoloji, »yerbilimi. |
ilm-i tasvîr-i miyâh |
: |
|
coğr. *subi'gisi, fr. hydrographie. |
ilm-i tavsîf-it-tabîa |
: |
|
coğr. fizyografya. |
ilm-i tekvîn |
: |
|
kâinatın yaratılışını inceleyen *bilim, kozmogoni. |
ilm-ül-esmâk |
: |
|
zool. *balıkbilimî. |
iltifât-nâme |
: |
التفاتنامه |
(a. f. b. i.) : ed. Bir büyük tarafından beğenilip övüldüğü bildirilen yazı. |
iltimâât |
: |
التماعات |
(a. i. iltimâ'ın c.) : parıldamalar. |
i'mâlât-hâns |
: |
اعمالاتخانه |
(a. f. b. i.) : »yapımevi, *işlik, atölye. |
imâle-i nigâh |
: |
|
göz çevirme, mec. dikkatsizce bakma. |
i'mâliyye |
: |
اعماليه |
(a. i.) : yapma, »yapım ücreti. |
imâm-zâde |
: |
امام زاده |
(a. f. b. i.) : imam oğlu, babası imam olan veya babasına imam denilen kimse. |
imârât |
: |
عمارات |
(a. i. imâret'in c.) : imaretler, yoksullara yiyecek dağıtmak üzere kurulmuş olan hayır evleri, aşevleri. |
imdâdî |
: |
امدادى |
(a. s.) : imdata ait, imdatla *ilgili. |
imtidâd-ı fecr |
: |
|
astr. tan »süresi. |
imtidâh |
: |
امتداح |
(a. i. medh'den) : medhetme, övme |
imtikâr |
: |
امتكار |
(a. i. mekr'den) : aldanma, oyuna ve hileye düşme. |
imtisâs-ı kudret |
: |
|
fiz. enerji alma. |
imtiyâzî, imtiyâziyye |
: |
امتيازى ، امتيازيه |
(a. s.) : imtiyaza ait, imtiyazla »ilgili. |
imtizaç i kimyevî |
: |
|
kim. *kimyasal *İlgi. |
inâdén |
: |
عناداً |
(a. zf.) : inat ederek, inat olsun diye, domuzuna. |
inâe |
: |
اناءه |
(a. i.) : üşenme; geciktirme. |
in'âm-perver |
: |
انعامپرور |
(a. f. b. s.) : nimet veren, ihsan, iyilik eden. |
în'âm-perverî |
: |
انعامپرورى |
(a. f. b. i.) : nimet vericiliky ihsan, iyilik edicilik. |
inâyet-i Rabbâniyye |
: |
|
Tanrı'nın lûtfi, Tanrı'nın ihsanı, Tanrı »kayrası. |
inâyet-i Rabbâniyye mesleği |
: |
|
fels. »kayracılık, fr. providentialisme. |
inbisât-ı tûlânî |
: |
|
fiz. uzama, fr. dilatation lineaire.1 |
ind-el-iktizâ |
: |
|
gereğince, gerekirse. |
ind-el-lüzûm |
: |
|
gereğince, gerekirse. |
indifâât |
: |
اندفاعات |
(a. i. indifâ'ın c.) : 1) mündefi olmalar, ortadan kalkmalar. 2) yer yer başgöstermeler. 3) jeol. püskürtmeler, fr. éruptions. |
indimâcî |
: |
اندماجى |
(a. s.) : *içkin, fr. immanent. |
indiyye |
: |
عنديه |
(a. i.) : fels kendi inanişma , - kendi gürüşüne inanma, kendincelik . |
inhifâz-ı nesîmî |
: |
|
meteor. * basınç düşüklüğü (düşük *basınç). |
inhilâl-i plâzmaî |
: |
|
bot. plazma *bozulumu. |
inhilâl-i zihnî |
: |
|
psik. zihin *dağılımı. inhina : 2) geo. eğrilik. |
inhitât-ı mikyâs-ı hava |
: |
|
meteor, "basınçölçer düşüklüğü. |
inhitât-ı ruhî |
: |
|
psik. ruh *düşümü, fr. psye-hplepsie. |
inhitâtî |
: |
انحطاطى |
(a. s.) : "çökkün, fr. dépressif. |
inhizâm |
: |
انهضام |
(a. i. hazm'den) : hazmolunma, *sindirilme. |
inkısam |
: |
|
2) bot. bolünüm. |
inkisâr-ı hayâl |
: |
|
umduğunu bulamama, *umut kırıklığı. |
inkisâr-ı ziyâ |
: |
|
fiz. ışık "kırımı, inkişâf : 4) biy. , mat. "açınım, fr. développ-ment. |
innallahe maa s-sâbirîn |
: |
|
Allah sabredenlerle beraberdir. |
inşiâl |
: |
اشعال |
(a. i.) : şulelenme, alevlenme. |
intâc-gerde |
: |
انتاجگرده |
(a. f. b. s.) : netice olarak meydana gelen, başka bir şeyin neticesi olarak sayılan. |
intanîyye |
: |
انتانيه |
(a. i.) : 1) ["intânî" nin müen.]. (bkz. : intânî). 2) intânî hastalıklar servisi. |
intibâk-ı hayatî |
: |
|
fels. "dirimsel "duyuşma, fr. consensus vital. |
intihâ-nâme |
: |
انتهانامه |
(a. f. b. i.) : Sultan Veled'in Farsça manzum bir mesnevisi. |
intikal-i hararet |
: |
|
fiz. "ısı *yayılımı, fr. convection. |
intikal-i kuvvet |
: |
|
fiz. kuvvet *iletimi. |
intisâb-ı nefes |
: |
|
hek. nefes darlığı, (bkz. : usr-ün-nefes, zîk-ı nefes ). |
intişâr |
: |
|
5) fiz. ayrılma, fr. dispersion; 6) kim. "dağılım, *yayınma, fr. diffusion. |
intişârı |
: |
انتشارى |
(a. s.) : fiz. ayıran, fr. disperse. |
intişâr-ı büzûr |
: |
|
bot. tohum dağılması. |
intişâr-ı hararet |
: |
|
fiz. * ısı *yayılımı. |
inzihâl (-) |
: |
انذهال |
(a. i. zehel'den) : şaşkın-lık. ' |
inzirâr |
: |
انزرار |
(a. i.) : bot. tomurcuklanma. |
inzivâ-gâh |
: |
انزواگاه |
(a. f. b. i.) : inziva edilecek yer, *çekilge. |
irâde-i zaîfe |
: |
|
(zayıf, geçici irade) : psik. *is-temşeme, fr. velléité. |
ireb |
: |
ارب |
(a. i.) : (bkz. : irb). |
iriicâc-ı elektrîkî |
: |
|
fiz. elektrik titreşimleri. |
irsâliyye |
: |
ارساليه |
(a. i.) : makbuz , alimdi. |
irsiyyet |
: |
ارثيت |
(a. i.) : irsîlik, anadan babadan, akrabadan geçerlik. |
irşâdât |
: |
ارشادات |
(a. i. irşâd'ın c.) : (bkz. : irşâd). |
irticâc-ı adalî |
: |
|
biy. "kasıl sarsılma, fr. secousse musculaire. |
irticaf |
: |
|
2) astr. üçüncü bir cismin veya cisimlerin "çekim "etkisiyle "yörünge hareketinin bozulma "eylemi, fr. perturbations. |
irtifâât |
: |
ارتفاعات |
(a. i. irtifâ'ın c.) : 1) yükselmeler. 2) yükseklikler. 3) ortadan 1 kalkmalar. 4) terakki etmeler, ilerlemeler, yükselmeler. |
irtifâât-ı mütevâfıka |
: |
|
astr. karşılıklı yüksek- |
irtifak |
: |
|
5) Bir gayrimenkulden birkaç kişinin faydalanması. |
irtikâbât |
: |
ارتكابات |
(a. irtikéb'in c.) : irtikaplar, rüşvet almalar, rüşvet yemeler. |
irtikasât-ı kamer |
: |
|
astr. Ay sallantısı, fr. lib-ration. |
irtisâmât |
: |
ارتسامات |
(a. i. irtisâm'ın c.) : irtisamlar, (bkz. : irtisam). |
İrtisami |
: |
ارتسامى |
(a. s.) : irtisâma, * izdüşüme ait, irtisam, * izdüşüm ile * ilgili, |
isfenciye-i karniyye |
: |
|
zool. yumuşak susünger-leri, fr. cératosponges. |
isfenciye-i kilsiyye |
: |
|
zool. kireçli süngerler, fr. caleisponges. |
isfendâniyye |
: |
اسفندانيه |
(f. i.) : bot. »akça-ağaçgiller. |
isfidâb ı |
: |
اسفيداب |
(f. i.) : üstübeç. (bkz. : istîdâc). |
isfîdâr |
: |
اسفيدار |
(f. i.) : bot. akkavak, ak söğüt. |
iskar |
: |
اصقار |
(a. i.) : hakir görme, hor görme. |
ismen |
: |
اسماً |
(a. zf.) : 1) ismini, adını söyleyerek, adını belirterek. 2) gerekli bir işi veya vazifeyi yapmamak veya yapamamak »durumunda bulunarak : "İsmen öğretmen. İsmen hizmetçi gibi" |
ism-i cemi' |
: |
|
gr. topluluk ismi. |
ismiyyûn |
: |
اسميون |
(a. i. c.) : »adcılar, fr. nominalstes. |
istiâre-i mürekkebe |
: |
|
ed. teşbihin temel un : surlarından olup yalnız biriyle arka arkaya birkaç benzerlik sıralayarak yapılan istiare. |
istiâre-i temsîliyye |
: |
|
ed. benzeyen ve kendisine benzetilenin birden fazla olması suretiyle yapılan istiare. |
istibâhât |
: |
استباحات |
(a. i. istibahe'nin c.) : (bkz. : istibâhe). |
istibhâm |
: |
استبهام |
(a. i.) : 1) müphem olma, belirsiz olma. 2) ses çıkarmama. |
istibkâ' |
: |
استبكاء |
(a. i. bükâ'dan) : ağlatma. |
istibrâz |
: |
استبراز |
(a. i. ' berez'den) : meydana çıkarma, açığa vurma. |
istidhâk |
: |
استضحاك |
(a. i. dıhk'dan) : eklenme, alay etme. |
istifrâr |
: |
استفرار |
(a. i. firâr'dan) : firar etme, kaçma, gizlice savuşma. |
istigzâb |
: |
استغضاب |
(a. i. gazab'dan) : gazaba getirme, kızdırma, öfkelendirme. |
istihmak |
: |
استغماق |
(a. i. hamık ve hamuk' dan) : ahmaklık gösterme. |
istihzan |
: |
استحضان |
(a. s.) : fels. »tasarımlı, fr. représentatif. |
istihzârât |
: |
استحضارات |
(a. i. istihzâr'ın c.) : hazırlıklar. |
istiksâb |
: |
استكساب |
(a. i. kesb'den) : kesbetme, kazanma. |
istiktâm |
: |
استكتام |
(a. i. ketm'den) : saklama, gizlemek isteme. |
istilâ-i bahr |
: |
|
jeol. deniz basması, istimzaç : 2) anket. |
isti'nâd |
: |
استعناد |
(a. i. inâd'dan) : inat etme, direnme. |
istinkâr |
: |
استنكار |
(a. i.) : inkâr etme, bil-memezlikten gelme. |
istinkaş |
: |
استنقاش |
("ka" uzun okunur, a. i.) : nakş'dan.) : 1) nakşedilmesini isteme. 2) nakşetme. |
istîsâlât |
: |
استيصالات |
(a. i. istîsâl'in c.) : (bkz. : istîsâl). |
isti'sâm |
: |
استئثام |
(a. i. ism'den) : günahtan arınma. |
istisnâiyyet |
: |
استثنائت |
(o. i.) : müstesnalık, müstesna oluş, ayrılık. |
istişârî |
: |
استشارى |
(a. i.) : danışmalık. |
istîşfâf |
: |
استشفاق |
(a. i.) : 1) şeffaf olma, saydamlaşma. 2., içinden görerek bir şeyin aslını öğrenmeye ve elde etmeye çalışma. |
istişhâr |
: |
استشهار |
(a. i.) : şöhret bulma, ün. kazanma. |
istivâî |
: |
استوأى |
(a. s.) : eşit, denk, düz; kaplama^ örtme, ortada ve tam bir derecede bulunma ile *ilgili. '- |
isti'yâs |
: |
استئياس |
(a. i. ye's. den) : ye'se düşme, ümîtsizlenma. |
isti'zâr |
: |
استعذار |
(a. i. özr'den) : özürleme, af dileme, bağışlanmasını isteme. |
îş ü nûş |
: |
عيش و نوش |
(a. f. b. i.) : zevk ve sefa, cünbüş, (bkz. : ayş ü nûş). |
iş'ârî rey |
: |
اشعارى رأى |
(a. b. i.) : açık "oylama. |
işret siz |
: |
عشرتساز |
(a. f. b. s.) : işret eden, içki içen. |
işret-gâh |
: |
عشرتگاه |
(a. f. b. i.) : işret, içki içilecek yer. ( bkz. : işret-kede, mey-kede). |
işret-kede |
: |
عشرتكده |
(a. f. b. i.) : içki içilecek yer. (bkz. : işret-gâh, mey-kede). |
iştikak |
: |
|
2) ed. aynı kökten gelen fakat ayrı anlamları olan kelimelerle yapılan cinas, [teslîm, selâmet, selâm gibi]. |
iştirât |
: |
عشتراط |
(a. i. şart'dan) : şart koş |
işve-nümâ |
: |
عيشوه نما |
(a. f. b. s.) : işveli, nazlı, edalı. |
it'âmiyye |
: |
اطعاميه |
(a. i.) : (bkz. : it'âmiyye). |
it'âmiyye |
: |
اطعاميه |
(a. i.) : evvelce bazı tekke, dergâh ve benzeri yerlerde fakirlere yemek yedirmek üzere ayrılan ödenek. |
i'tâş |
: |
اعطاش |
(a. i. atş'dan) : susuz bırakma, susuz kalma. |
ithâfiyye |
: |
اتحافيه |
(a. i.) : bir eseri, birine ithaf ederken yazılan yazı. |
ithâm-kâr |
: |
اتهامكار |
(a. f. s.) : birini suçlandıran, birine kabahat yükleyen. |
i'tidâl-i mizâc |
: |
|
fels. *ılım, ölçülülük, fr. tempérance. |
i'tikadât-ı bâtıla |
: |
|
2) peşin yargı, fr. préjugé, i'tikâl-i bahrî* : coğr. dalga aşındırması.-*» |
i'timak |
: |
اعتماق |
(a. i. umk'dan) : derine gitme, derinliğine varma. ^ |
i'tirâfât |
: |
اعترافات |
(a. i. i'tirâf'ın c.) : i'ti-râflar. (bkz. : i'tirâf). |
i'tirâzât |
: |
اعتراضات |
(a. i. i'tirâz'ın c.) : itirazlar, (bkz. : i'tirâz). |
i'tisâfât |
: |
اعتسافات |
(o. i. i'tisâf'ın c.) : doğru yoldan çıkmalar, sapmalar, yolsuzluk etmeler. |
i'tiyâdât |
: |
اعتيادات |
(a. i. i'tiyâd'ın c.) : âdet edinmeler, alışmalar; alışkanlıklar. |
i'tizârât |
: |
اعتذارات |
(a. i. i'tizâr'ın c.) : özür dilemeler, af dilemeler. |
itret |
: |
عترت |
(a. i.) : (bkz. : ıtret). |
ittisâiyyet |
: |
اتساعيت |
(a. i.) : fels. *kaplam-lılık, fr. extensivité. |
ittisal |
: |
|
4) fels. bitişiklik, fr. contiguïté; ,5> bot. kavuşma, fr. conjugaison. |
izafî sıfr |
: |
|
mat. *özgül sıfır. \ |
îzâh-nâme |
: |
ايضاحنامه |
(a. f. b. i.) : 1) açıklama yazısı, (bkz. : ta'rîf-nâme). 2) prospektüs. |
izam |
: |
|
(a. i.) : büyüklük, büyük boy, irilik, (bkz. : uzm). , |
i'zâzât |
: |
اعزازات |
(a. i. i'zâz'ın c.) : ikram etmeler, ağırlamalar. |
izzet ü ikbâl |
: |
|
(ile) : şeref ve talih; şerefle; eskiden bir kimseyi uğurlarken söylenen söz. |
izzet-mend |
: |
عزتمند |
(a. f. b. s.) : değer, kıymet, yücelik, ululuk sahibi, (bkz. : muazzez, saygı gören, İzaz ve ikrama ulaşan mükerrem). |
izzet-yâb |
: |
عزتياب |
(a. f. b. s.) : şeref , İzaz ve ikrama ulaşan. |
izz ü alâ |
: |
عز و على |
(a. b. i.) : yücelik ve ululuk |