ziya' |
: | ضياع |
(a. i.) : 1) ışık, aydınlık. In'ikâs-ı ziya' : fiz. ışık yansıması. Inkisâr-ı ziya' : fiz. ışığın kırılması. 2) erkek adı. |
zivâ-yi muntafî |
: |
bâzı akşamları Güneş battıktan sonra batı ufkunda ve sabahları Güneş doğmadan önce doğu ufkunda görülen hafif ışık. |
|
ziyâ-bâr |
: | ضيا بار |
(a. f. b. s.) : ışık saçan, (bkz. : ziyâ-pâş). |
ziyâ-dâr |
: | ضيا دار |
(a. f. b. s.) : ziyâlı, parlak, ışıklı, aydın. |
ziyâde |
: | زياده |
(a. i. c. : ziyâdât) : 1) artma, çoğalma. 2) s. artan, fazla kalan. 3) s. çok bol. 4) s. aşın, fazla. |
ziyâde-i muttasıla-i gayr-i mütevellide |
: |
huk. [eskiden] bir şeye bitişik olup ondan doğmıyan ziyâde, [arsadaki ağaç ve bina, bezdeki boya ve dikiş gibi] |
|
ziyâde-i muttasıla-i mütevellide |
: |
huk. [eskiden] bir şeyden doğan ve o şeyden ayrılması kabil olmı-yan ziyâde, [hayvanın semizliği gibi] |
|
ziyâde-i nıünfasıla-i gayr-i mütevellide |
: |
huk. [eskiden] bir şeyde husule gelmekle beraber ondan tevsi I üd etmeyip ayrı olan ziyâde, [hâne veya hayvanın kirası gibi] |
|
ziyâde-i münfasıla-i mütevellide |
: |
huk. [eskiden] bir şeyden doğan ve ondan ayrılan ve ayrılması kabil olan ziyâde, [hayvanın yavrusu, ağacın mey-vası gibi] |
|
ziyâ-efşân |
: | ضياهفشان |
(a. f. b. s.) : ışıksaçan, ışık serpen, (bkz. : ziyâ-feşân, ziyâ-nisâr, ziyâ-pâş). |
ziyâf |
: | زياف |
(a. s. zeyf'in e.) : karışık, silik, kalp [paralar] , (bkz. : ezyâf, züyûf). |
ziyâ-feşân |
: | ضيا فشان |
(a. f. b. s.) : ziya, ışık saçan, (bkz. : ziyâ-efşân) '. |
ziyafet |
: | زيافت |
(a. i.) : değişik ve karışık olma. |
ziyafet |
: | ضيافت |
(a. i.) : 1) misafir kabul etme. 2) misafire yedirip içirme, şölen. |
ziyâî, ziyâivve |
: | ضياي ، ضيايه |
(a. s.) : ziyâya âit, ziya ile ilgili. |
ziyan |
: | زيان |
(f. i.) : zarar, kayıp [kazançtan] , (bkz. : hasar, zarar) |
ziyâ-nisâr |
: | ضيانشار |
(a. f. b. s.) : ışıkserpen, (bkz. : ziyâ-efşân, ziyâ-pâş). |
ziyân-kâr |
: | زيانكار |
(f. b. s.) : ziyanedici, zarar edici; zarar veren. |
ziyân-kâri |
: | زيانقهري |
(f. b. i.) : ziyan-kârlık. |
ziyâ-pâş |
: | ضياپاش |
(a. f. b. s.) : ziya saçan, ışık, aydınlık veren, (bkz. : ziyâ-bâr, ziyâ-nisâr). |
ziyaret |
: | زيارت |
(a. i.) : görmiye gitme, görüşmiye gitme, gidilme, [ziyâret-gâh mânâsına da kullanılır] , lâde-i ziyaret : ziyarete gelenin ziyaretine gitme. |
ziyâret-i resmiyye |
: |
resmî ziyaret. |
|
ziyâret-gâh |
: | زيارتگاه |
(a. f. b. i.) : ziyaret yeri, türbe, (bkz. : mezar1). |
Ziyv |
: | زي |
(a. i.) : dış görünüş, kılık, kıyafet. |
ziyy-i ulemâ |
: |
ulemâ kılığı. |