zey', zeyeân |
: | ذيع ، ذيعان |
duyulma, meydana çıkıp yayılma. |
zeyâ-i kelâm |
: | ضياع كلم |
(a. b. i.) : fels. fr. aphasie. |
Zeydiyye |
: | زيديه |
(a. h. i.) : Hz. Hüseyn'in evlâdından Zeyyâd bin Ali Zeyn-ül-Abidîn'in etbâına verilen bir ad. |
zeyf |
: | زيف |
(a. s. c. : ezyâf, ziyâf, züyûf) : karışık, silik, kalp [akçe, para] |
zeyg, zeyegan |
: | زيغ ، زيغان |
("ga" uzun okunur, a. i.) : 1) bir tarafa meyletme. 2) kamaşma. 3) doğruluktan ve haktan ayrılma. |
zeyl' |
: | زيل |
(a. i.) : ayırma. (bkz. : tefrik). |
zeyl |
: | ذيل |
(a. i. c. : ezyâl, züyûl) : 1) etek. (bkz. : dâmen). Tavîl-üz-zeyl (eteği uzun) : 1) iffetsiz, eteği kirli [kadın] ; 2) çok uzun söz, yazı. 2) son. (bkz. : âhir). 3) kuyruk, (bkz. : dün-bâl). 4) bir şeyin altı, devamı, eki. 5) (bkz. : hamiş). |
zeyl-i dûdî-i a'verî |
: |
(kör bağırsak) : anat. apandis. İltihâb-ı zeyi-i dûdî-i a'verî : anat. apandisit. |
|
zeylen |
: | ذيلاً |
(a. zf.) : ek olarak, altta. |
zeyl-hâne |
: | ذيل خانه |
(a. f. b. i.) : müz. dörtten fazla haneli peşrev ve saz semaîlerinde (husûsiyle 5 hâne yazılmak an'anesi odan darb-ı fetih usûlündeki peşrevlerde) son haneye verilen bir ad. |
zeyliyyât |
: | ذيليات |
(a. i. c.) : zeyil, ek, ilave olarak yazılan şeyler. |
zeyl-nâme |
: | ذيل نامه |
(a. f. i.) : bir sigortamukavelesinde veya mukavelenin şartları üzerinde bâzı değişiklikler yapılmak gerektiği takdirde, ası! ve ilk sigorta poliçesine ek olarak tanzim edilen yeni bir vesîka. |
zeyn |
: | زين |
(a. i.) : süs, bezek, (bkz. : zinet). |
zeyn-üd-dîn |
: |
dînin zîneti, süsü. |
|
zeyn-ül-âbidîn |
: | زين العابدين |
(a. b.) : 1) âbidlerin, ibâdet edenlerin zîneti. 2) 12 imâm'ın dördüncüsü [Hz. Hüseyn'in Kerbelâda kurtulan ortanca oğlu ki asıl adı Ali'dir] . 3) (bizde "zeynelâbidln" şeklinde kullanılan erkek adı). |
zeyt |
: | زيت |
(a. i. c. : ezyât, züyût) : 1) zeytin yağı. Hâmız-ı zeyt : acı bademden çıkarılan yağ. 2) yağ. |
zeyt-i gayr-i müceffif |
: |
kim. kurumaz yağ. |
|
zeyt-i hacer |
: |
mad. gazyağı, petrol. |
|
zeyt-i üşamırta' |
: |
yakı. |
|
zeyt-i müceffif |
: |
kim. kurur yağ. zeyt-i tayyar : kokulu, uçucu yağ. |
|
zeytûn |
: | زيتون |
(a. i.) : zeytin. |
zeytuni |
: | زيتوني |
(a. s.) : zeytin renginde olan. |
Zeytûnıyye |
: | زيتونيه |
(a. i.) : bot. zeytingüler. |
zeyyâl |
: | ذيال |
(a. s.) : 1) zeyli olan, kuyruklu, (bkz. : dümdâr). 2) uzun etekli. |
zeyyât |
: | زيات |
(a. i.) : zeytin yağcı. |