zav' |
: | ضوء |
(a. i. c. : azvâ') : aydınlık, ışık. (bkz. : zû'). |
zav'-ı şems |
: |
Güneş'in ışığı. |
|
zavâbıt |
: | ضوابط |
(a. i. zâbıta'nın c.) : kaideler, nizamlar, usûller. |
zavâbıt-ı idare |
: |
idare nizamları. |
|
zavâbıt-ı nahviyye |
: |
sintaks kaideleri (*kural-ları). |
|
zavâhir |
: | ظواهر |
(a. s. zahir ve zâhire'nin c.) : 1) görünüş, görünür, dışyüz. 2) yüksek yerler, göze çarpan yerler. |
zavârib |
: | ضوارب |
(a. i. c.) : nabız damarları. |
zâvil |
: | زاول |
(f. i.) : müz. Türk müziğinde bir mürekkep makamdır. En az beş altı asırlıktır. Az kullanılmıştır. Mahur ile nikrizden mürekkeptir. Fakat ekseriya kararda nikriz beşlisi gösteren bir mâhur'dan ibarettir. Bu beşli ile rast (sol) perdesinde durur. Güçlü-her iki makamın da güçlüsü olan-nevâ (re) perdesidir. Donanımına mahurun "fa" küçük mücenneb diyezi yazılır. Nikriz beşlisi için nota içerisinde "do" bakiyye diyezi, "si" ba-kiyye bemolü kullanılır (bu beşli'de "fa" sesi yoktur). Umumiyetle inici olarak seyreder (mahur gibi). Zâvil'den elimizde 60 kadar eser mevcuttur. |
zâvilî |
: | زاولى |
(f. i.) : müz. Türk müziğinde en az beş altı asırlık bir mürekkep makam olup numunesi kalmamıştır. |
zâvilî-isfehân |
: | زاولى اصفهان |
(f. b. i.) : müz. Türk müziğinde en az beş asırlık bir mürekkep makam olup numunesi kalmamıştır. |
zâvilî-segâh |
: | زاولى سگاه |
(f. b. i.) : müz. Türk müziğinde en az beş asırlık bir mürekkep makam olup numunesi kalmamıştır. |
zaviye |
: | زاويه |
(a. i. c. : zevâyâ) : 1) köşe. 2) mat. *açı, fr. angle. |
zâviye-i ayniyye |
: |
hek. göz pınarı. |
|
zâviye-i hadde |
: |
mat. dar açı, fr. angle aigu. |
|
zaviye-i kaime |
: |
("ka" uzun okunur) : mat. dik açı, fr. angle droit. |
|
zâviye-i merkeziyye |
: |
geo. merkez *açısı, fr. angle au cenîre. |
|
zâviye-i mücâvire |
: |
geo. komşu *açı, fr. angle adjacent. |
|
zâviye-i münferice |
: |
mat. geniş *açı, fr. angls obtus. |
|
zâviye-i mücesseme |
: |
mat. bir noktada birleşen üç ve daha çok düzlemin meydana getirdiği *açı, fr. angle triedre. |
|
zâviye-i müsteviye |
: |
mat. *düzlem açı, fr. angle plan. |
|
zâviye-i semtiyye |
: |
astr. top. ufkî düzlem üzerindeki açı mebde' bakımından kuzey cihetine bağlı ise okunan açıya semt açısı (zâviye-i semtiyye) adı verilir, (bkz. : semt zaviyesi). |
|
zâviye-i semt-ün-nazîr |
: |
astr. mebde' noktası semt-ün-nazîr olmak üzere râsıdın gözünde baktığı yıldız istikametinin teşkîl ettiği açı. |
|
zâviye-i semt-ür-re's |
: |
astr. (bkz. : mesâfe-i semt-ür-re's). |
|
zâviye-i sür'at |
: |
fiz. *açısal hız. 3) birinin ibâdet etmek üzere çekildiği tenha yer. 4) küçük tekke. |
|
zâviye-i şâkuliyye |
: |
astr. râsıdın bulunduğu noktadan geçen ve ufuk düzlemine dikey olan düzlem içerisindeki iki nokta ile rasat âletinin "objectif" merkezini teşkîl ettiği açı. |
|
zâviye-i ufkıyye |
: |
astr. bulunduğumuz ufuk müstevîsi üzerinde râsıtlığını yaptığımız âletin "objec-tif" i merkezi ile belli iki noktaya yapılan tevcîhin teşkîl ettiği açı. |
|
zâviye-dâr |
: | زاويه دار |
(a. f. b. i.) : tas. küçük tekke şeyhi. |
zâviyetân |
: | زاو يتان |
(a. i. c.) : geo. iki zâviye, iki *açı. (bkz. : zâviyeteyn). |
zâviyetân-ı mütekabiletân |
: |
geo. mukabil, zıt zaviyeler (*açılar) birbirini kesen iki düz çizgi arasında meydana gelen dört açıdan karşı karşıya bulunan, karşıd açı, fr. angles opposes. |
|
zâviyetân-ı mütekabiletân-ı dâhiletân |
: |
geo. iki paralel çizgiyi yukarıdan aşağı kesen bir çizgi ile, bu iki paralel çizginin içinde karşılıklı meydana gelen dört açı, *içtersaçılar. |
|
zâviyetân-ı mütekabiletân-ı hâricetân |
: |
geo. ikiparalel çizgiyi yukarıdan aşağı kesen bir çizgi ile, bu iki paralel çizginin dışında karşılıklı meydana gelen dört açı, dıştersaçılar. |
|
zâviyetân-ı mütevâfîkatan |
: |
geo. *yöndeş açılar, fr. angles correspondants. |
|
zâviyevî |
: | زاويوى |
(a. s.) : geo. zâviyeye âit, zâviye ile ilgili, *açısal, fr. angulaire. |
zâviyevî sür'at |
: |
açısal hız, fr. vitesse angulaire. (bkz. : zâviye-i sürat). |
|
zâviyeteyn |
: | زاويتين |
(a. i. c.) : geo. İki zaviye, iki *açı. (bkz. : zâviyetân). |