zâl |
: | زال |
(f. s.) : 1) ihtiyar, aksakallı. 2) (h. i.) : eski Fars kahramanlarından meşhur . pehlivan Rüstem'in babasının adı. |
zâl |
: | ذ |
(o. ha.) : [evvelce bu harfe "dal zesi" ve "dâl-ı mu'ceme" de denilirdi] , (bkz. : zel.). |
zalâl |
: | ظلال |
(a. s. zıll'den) : gölge eden, gölgesi olan. |
zalâm |
: | ظلام |
(a. s.) : 1) karanlık, (bkz : deycûr, zulmet). |
zalâm-i zulm |
: |
zulmün karanlığı, koyuluğu. 2) haksızlık. |
|
zaleme |
: | ظلمه |
(a. s. zâlimin c.) : (bkz. : zâlimin, zâlimûn). |
zâli' |
: | ظالع |
(a. s.) : 1) aksak hayvan. 2). töhmetli. |
zalîf |
: | ظليف |
(a. s.) : çok hor, hakir adam. zamir |
zâlik |
: | ذالق |
(a. s.) : gidici, giden. |
zâlik-ül-em'â |
: |
hek. sürgün, İshal. |
|
zâlik |
: | ذلك |
(a. zm.) : şu, o. Binâen-alâ-zâlik : ondan dolayı. Maa zâlik : sununla beraber, onunla beraber. |
zalîl |
: | ظليل |
(a. s. zıll'den) : gölgeli. Zıll-i zalîl : koyu gölgeli. |
zâlim, zâlime |
: | ظالم ، ظالمه |
(a. s. zulm'den. c. : zaleme, zâlimîn, zâlimûn) : zulmeden, haksızlık eden. (bkz. : sitem-kâr). |
zâlim-âne |
: | ظالمنه |
(a. f. zf.) : zulümle yapılan, zâlim olana yakışacak yolda. |
zâlimîn |
: | ظالمين |
(a. s. zâl^m'in c.) : zâlimler, (bkz. : zaleme, zâlimon). |
zâlimûn |
: | ظالمون |
(a. s. zâlim'in c.) : zâlimler, (bkz. : zaleme, zâlimîn). |
zallâm |
: | ظلام |
(a. s.) : çok zulmeden, çok merhametsiz, (bkz. : gaddar, zalûm). |
zalm |
: | ظلم |
(a. i.) : 1) diş beyazlığı. 2) kar. |
zalmâ |
: | ظلما |
(a. i. c. : zulem) : karanlık. |
zalûm |
: | ظلوم |
(a. s.) : çok zâlim olan. (a. i.) (bkz. : zamm). |