zab'

: ضبع

(a. i.) : zool. sırtlan.

zabâb

: ضباب

(a. i.) : pus, sis, rutubetli duman.

zabb

: ضب

(a. i. c. : zıbâb, zubbân) : kertenkele, keler.

zabıta

: ضابطه

(a. i. c. : zavâbıt) : 1) şehir güvenliğini sağlamakla vazifeli bulunan idare, polis. 2) kural, baçi.

zâbıtaı adliyye

:  

huk. nahiye müdürleri, polis me'murları, müddeiumumiler, müstantikler, köy muhtarları, ihtiyar meclisi azaları, orman bekçileri.

zâbıta-i ahlâkıyye

:  

ahlâk zabıtası.

zâbıta-ı belediyye

:  

belediye zabıtası.

zâbih

: ذابح

(a. s. zebh'den) : kesen, boğazlıyan [eti yenilen hayvanları-]

zabit

: ضابط

(a. i. zabt'dan : c. : zâbitan) : 1) *subay. 2) mee. tuttuğunu koparan, dediğin} yaptıran.

zâbitân

: ضابطان

(a. i. zâbit'in c.) : subaylar.

zâbitân-ı aklim

:  

resmî dâirelerde kalem başları.

zabt

: ضبط

(a. i.) : 1) sıkı tutma. 2) idaresi altına alma, kendine mal etme. 3) silâh kuvveti ile bir yeri alma. 4) anlama, kavrama. 5) kaydetme, *özetini yazma. zabt ü rabt : düzen, disiplin, (bkz. : âsâyiş).

zabtiyyo

: ضبطيه

(a. i.) : 1) zaptiyye; Tanzimat'tan sonra memleket içi güven ve emniyet işleriyle vazîfeli dâireye verilen ad. 2) polis, jandarma.

zabtiyye nâzın

:  

emniyet umum ("genel) müdürü. "*

zabtiyye nezâreti

:  

emniyet umum (*genel) müdürlüğü; emniyet müdürlüğü.

zabt-nâme

: ضبطنامه

(a. f. b. i.) : 'tutanak.

zabu'

: ضبع

(a. i. c. : zıbâ') : zool. sırtlan, (bkz. : dabu').

zaby

: ظبی

(a. i.) : geyik, karaca, gazal gibi hayvanlar.