yaûk |
: | يعوق |
(a. i.) : Nûh kavminin putlarından, at şeklinde olan birinin adı. |
yave |
: | ياوه |
(f. i.) : 1) saçma, mânâsız, saç-masapan söz, (bkz. : jai, türrehât). 2) sahipsiz hayvan. |
yâve-gû |
: | ياوه گو |
(i. b. s. c. : yâve-gûyân) : saçmalıyan, saçmasapan konuşan, (bkz. : jâ|-hâ). |
yâve-gûyân |
: | ياوه گويان |
(f. b. s. yâve-gû'nun c.) : saçmalıyanlar, saçmasapan konuşanlar. (bkz. : jâi-hâyân). |
yâve-gûyâne |
: | ياوه گويانه |
(f. zf.) : saçmasapan konuşarak. |
yâve-gûyî |
: | ياوه گويی |
(f. b. i.) : saçmasapan konuşma. |
yaver |
: | ياور |
(f. i. c. : yâverân) : yardımcı, imdatçı. Ser-yâver : yaverlerin bası, başyaver. |
yâver-i ekrem |
: |
müşir yaverler [Sultan Hamîd'in sarayındaki-] |
|
ylver-i fahrî |
: |
maaş ve tahsisatı olmadığı halde pâdişâh yaverliği yapan kimse. |
|
yâver-i harb |
: |
büyük bir kumandanın yaveri. |
|
yâverân |
: | ياوران |
(f. i. yâver'in c.) : yaverler. |
yâverî |
: | ياوری |
(f. i.) : yaverlik; yardımcılık, imdetcılık. |
yâve-senc |
: | ياوه سنج |
(f. b. s. c. : yâve-sen-cân) : yaveden hoşlanan. |
yâve-sencân |
: | ياوه سنجان |
(f. b. s. yâve-senc'in c.) : yaveden hoşlananlar. |
yâyî |
: | يايی |
(a. s.) : ya'ya, ye harfine mensup, bununla ilgili, [aslı : "yâî" olmakla beraber bizde "yâyî" şekli kullanılmıştır. ! |
yâz-deh |
: | يازده |
(f. b. s.) : on bir. (bkz. : ihdâ-aşer). |
yâz-dehüm |
: | يازدههم |
(f. b. s.) : onbirinci. |