yakaza

: يقظه

(a. i.) : uyanıklık, (bkz : yakazet). Beyn-en nevini ve-yakaza : uyku ile uyanıklık arasında.

yakazânî

: يقظانی

(a. i.) : uyanıklık, (bkz. : yakaza, yakazet).

yakazet

: يقاظت

("ka" uzun okunur, a. i.) : öyanıklık. (bkz. : bîdârî).

yakazet-i leyliyye

:  

geceye mahsus uyanıklıklar.

yakazi

: يقاظی

("ka" uzun okunur, a. s. yakzân'ın c.) : uyanıklar.

yakin

: يقين

(a. i.) : sağlam bilgi, iyi, kat'î olarak bilme. Ayn-el-yakin : bir şeyi kendi göziyle görüp mâhiyetini bilme. Hakk-el-yakin : gerçekliğine hic şüphe olmiyan. İlm-el-yakin : kat'î olarak edinilmiş bilgi, [bizdeki yakın kelimesi yerine kullanılması yanlıştır]

yakinen

: يقينا

(a. zf.) : kat'î oalrak, hiç şüphe edilecek bir tarafı bulunmaksızın.

yakinî

: يقينی

(a. s.) : kat'î, şüphe edilmiyecek bilgiye âit, onunla ilgili.

yakiniyyât

: يقينيان

(a. i.) : yakîn ile kat'î olarak bilinen şeyler.

yaktîn

: يقطين

(f. i.) : 1) kabak ağacı. . 2) kavun, karpuz, hıyar gibi toprakta uzanıp yetişen *bitki.

Ya'kub

: يعقوب

(a. h.) : 1) Hz Yusufun babası, Hz. Ishak'ın oğlu olan Ya'kub Peygamber, [oğlu Yusuf'un başına gelenler dolayısiyle meşhur olup, edebiyatta gam ve kaygı sembolüdür] . 2) [küçük y iie] erkek keklik (c. : yeâkıb). 3) erkek adı.

Ya'kubî

: يعقوبی

("ku" uzun okunur, a. i.) : Allah'ın birliğine ve Hz. İsa'nın insan olduğuna kail bulunan Ya'kub adında bir piskoposun çıkardığı mezhebden veya bu mezheple ilgili olan.

yakut

: ياقوت

("ku" uzun okunur, a. i.c. : yevâkit) : yakut, değerli süs taşı. [kırmızı, sarı, beyaz, mavi renklerde olur]

yâkut-i âdî

:  

zımbara taşı.

yâkut-i ahmer

:  

kırmızı yakut; mec. şarap.

yâkut-i asfer

:  

sarı yakut [azdeğerlidir]

yâkut-i cigerî

:  

kırmızılığı siyaha çalan bir çeşit-yakut.

yâkut-i gürgânî

:  

Esterâbâd vilâyetinin merkezi olan "Cürcân" şehrinde mâdeni bulunan değerli bir taş.

yâkut-i hâm

:  

(işlenmemiş yakut) : mec. güzelin dudağı.

yâkut-ı kebûd, -ı lâcverdî

:  

mavi yakut, gök yakut.

yâkut-i revân

:  

(akan yakut) : 1) göz yaşı; 2) kırmızı şarap,

yâkut-ı müzâb

:  

(erimiş yakut) : 1) göz yaşı; 2) kırmızı şarap; 3) kan.

yâkut-i rümmâni

:  

(nar tânesî gibi yakut) : en1 değerli yakut.

yâkut-i ser-beste

:  

güzelin ağzı, kapalı dudağı.

yâkut-i zerd

:  

(sarı yakut) : Güneş.

yakute-i sahra

: ياقوتهء صحرا

(a. i.) : * nefs-i külliyye.

yakzân

: يقظان

(a. s. c. : yakazî) : uyanık, (bkz. : bîdar).