vücud

: وجود

(a. i.) : 1) bulunma, var olma, varlık. 2) gövde, (bkz. : bedeli, cism). 3) ten.

vücûd-i mu'ciz

:  

başkalarını acze düşürüp hayrette bırakan varlık.

vücûdiyya

: وجوديه

(a. i.) : fels. * kamu-tanrıcılık, Tanrı varlığını eşyanın varlığından ibaret sayma, fr. paritheisme. [vahdet-i vücud ile ilgisi yoktur]

vücûh

: وجوه

(a. i. vech'in c.) : 1) yüzler, çehreler, suratlar. 2) bir memleketin ileri gelenleri, (bkz. : eşraf). 3) geo. satıhlar ("yüzeyler) Zû-kesir-il-vücûh, Zû vücûh-i kesir : geo. çok sa-tıhlı (*yüzeyli) cisim. Nim-vücûh : geo. yan yüzeyli. 4) Kur'ân'ın bâzı okunuş tarzları.

vücûh-i kırâet

:  

Kur'ân-ı Kerîm'in türlü türlü okunma kaideleri. 5) imkânlar, şekiller.

vücûm

: وجوم

(a. i.) : 1) darılıp susma. 2) iğrenme, tiksinme. 3) kederli olma. 4) göğüse vurma.

vücür

:  

(a. i. vicâr'ın c.) : 1) kurt, arslan gibi yırtıcı hayvanların yatakları; inler. 2) sel sularının oyduğu yerler.

vüdâd

: وداد

(a. i.) : (bkz. : vidâd).

vüdd

: ود

(a. i.) : dostluk, (bkz. : vedd, vidd).

vüffed

: وفد

(a. i. vâfid'in c.) : elçiler; temsilciler, (bkz. : vefd. vüfûd).

vüfûd

: وفود

(a. i.) : gelme, erişme.

vüfûd

: وفود

(a. i. vâfid'in c.) : elçiler; temsilciler, (bkz. : vefd, vüffed).

vüfûr

: وفور

(a. i.) : bolluk, çokluk.

vühûb

: وهوب

(a. s.) : çok bağışlıyan, çok bağışta bulunan.

Vükelâ

: وکلا

(a. i. vekîl'in c.) : 1) vekiller. 2) (Osmanlı İmparatorluğu devrinde kabîne âzası, vekiller, bakanlar. Mectfs-i vükelâ : kabîne toplantısı.

vükelâ-yı deâvî

:  

dâva vekilleri, avukatlar.

vükûb

: وکوب

(a. i.) : yavaş yürüme.

vükûl

: وکول

(a. i.) : biriyle işe girişme, işbirliği.

vükûn

: وکون

(a. i. vekn'in c.) : kuş yuvaları, (bkz. : vükûr).

vükûr

: وکور

(a. i. vekr'in c.) : kuş yuvaları (bkz. : vükûn).

vülâd

: ولاد

(a. i.) : fık. öldürülen, öldürenin evlâdı bulunma.

vülât

: ولات

(a. i. valinin c.) : vâlîler.

vüleyd

: وليد

(a. s. veled'den) : çocukçuk, küçük çocuk.

vülû'

: ولوع

(a. i.) : bir şeye fazla düşkünlük.

vülûc

: ولوج

(a. i.) : flirme, sokulma. (bkz. : duhûl).

vülûg

: ولوغ

(a. i.) : köpeğin su içmesi.

vürd

: ورد

(a. i. verd'in c.) : bot. güller. (bkz. : virâd).

vüreyd

: وريد

(a. i.) : anat. çok küçük damar.

vüreyk

: وريق

(a. i. c. : vüreykat) : yapracık.

vüreyka

: وريقه

(a. i.) : yapracık, küçük yaprak, (bkz. : vüreyk).

vüreykat

: وريقات

("ka" uzun okunur. a. i. vüreyk'in c.) : anat. yapracıklar.

vüreykat-ı tüveyciyye

:  

bot. küçük taç yapraklılar.

vürûd

: ورود

(a. i.) : geliş, gelme, varma; yetişme. Şeref-vürûdeden : şerefle gelen [büyük bir zat hakkında]

vürüd

: ورود

(a. i. verid'in c.) : anat. toplardamarlar, fr. veines.

vürûk

: وروك

(a. i.) : yan yatma.

vüs'

: وسع

(a. i.) : 1) güc, kuvvet, takat.

vüs'i beşer

:  

insan gücü, insan takati. 2) zenginlik, varlık, bolluk. 3) bolluk, genişlik.

vüs'at

: وسعت

(a. i.) : 1) genişlik, bolluk. 2) para durumu. 3) boş meydan, fırsat. 4) mat. 'genlik, fr. amplitude.

vüsemâ

: وسما

(a. i. vesîm'in c.) : 1) güzel yüzlüler. 2) rastıklılar. 3) damgalılar, (bkz. : visâm).

vüska

: وثقی

("ka" uzun okunur, a. s. vüsük'den) : pek sağlam ve kuvvetli olan. Urvet-ül-vüska (pek sağlam kulp) : Müslümanlık, (bkz. : vesîk.).

vüsûb

: وثوب

(a. i.) : atlama, sıçrama.

vüsûk

: وثوق

(a. i.) : 1) inanma, güvenme. 2) muhkemlik, sağlamlık.

vüsuk

: وثق

(a. i. vesâk ve visâk'ın c.) : 1) bağlar, rabıtalar. 2) antlaşmalar, sözleşmeler [yeminle-]

vüsüd

: وسد

(a. i. visâde'nin c.) : yastıklar.

vüsât

: وشاة

(a. s. veşy'in c.) : koğucular.

vüzerâ'

: وزراء

(a. i. vezîr'in c.) : vezirler. Şeyh-ül-vüzerâ : vezirlerin en eskisi olan kimse.

vüzûb

: وزوب

(a. i.) : su gibi akma.

vüzûb-ı dem

:  

kanama.