vav

: واو

(a. f. ha.) : Osmanlı alfabesinin yirmi dokuzuncu harfi olup "ebced" hesabında altı sayısının karşılığıdır; v harfinin adı.

vâv-ı âtıfa

:  

gr. atıf vavı, *bağlaç, fr. conjonc-tion. [bu harf, Arapça veya Farsça iki kelimeyi birbirine bağlarken ilk kelimenin son harfi konsonla bitmiş ise bu harfi ü gibi okutur : ilim ve irfan (= ilm ü irfan) ; vokal ile bitmiş ise, iki kelimeyi birbirine bağlıyan "vav" harfi ortada-Farsça kaidesine göre-vü okunur : kaza ve kader (= kaza vü kader). gibi. (Arapça'da ve olduğu gibi okunur!.

vâv-ı kasem

:  

a. gr. her hangi bir kelimenin, çok defa Allah kelimesinin evveline gelerek : için, hakkı için mânâlarını verir : 

V'Allahi

:  

Allah için, Allah hakkı için.

Ve-l-kalemi

:  

kalem hakkı için.

Ve-n-neemi

:  

yıldız hakkı için. gibi. (bkz. : bî-(billâhi) te- (t'Allahi)]

vâ-veyl

: واويل

(a. n.) : yazık, eyvah!

vâ-veylâ

: واويلا

(a. n.) : 1) eyvah, yazık! (bkz. : dirîg, dirîga). 2) i. çığlık, yaygara, fer-yâd. 3) i. Nâmık Kemâl'in meşhur vatanî şiiri.

vâvî

: واوی

(a. s.) : 1) "vav" harfine mensup, "vav" harfi ile ilgili. Ecvef-i vâvî. (bkz. : ecvef). 2) tilki, (bkz. : sa'leb)

vâye

: وايه

(f. i.) : nasîp, kısmet, (bkz. : behre). Bî-vâye : nasipsiz, mahrum, (bkz. : bî-beh-re).

vâye-dâr

: وايه دار

(f. b. s.) : nasîbi olan, kısmetli, (bkz. : vâye-mend, zû-hazz).

vâye-gîr

: وايه گير

(f. b. s.) : nasiplenmiş; elde etmiş.

vâye-mend

: وايه مند

(f. b. s.) : kısmetli, nasîbi olan. (bkz. : vâye-dâr).