ünân

: انان

(a. i.) : inleme.

ünâs

: اناس

(a. i. nüs'den) : halk. (bkz. : nâs).

ünbûb, ünbûbe

: انبوب ، انبوبه

(a. i. c. : enâbîb) : 1) boğum, kamış boğumu. 2) anat. ince boru, borucuk.

ünbûbe-i bevliyye

:  

anat. sidik borucukları.

ünbûbe-i hazmiyye

:  

anat. ağızdan kalın bağırsağın nehâyetine kadar uzanan hazim borusu.

ünbûbe-i şa'riyye

:  

anat. kılcal boru, fr. tube capillaire.

ünbûb-ı mi'devî

:  

hek. mîde yıkamak veya mî-de tübajı yapmak üzere kullanılan lâstik boru.

ünbûb-ül-habl

:  

ince yol, patika yolu.

ünbûbî

: انبوبی

(a. s.) : borumsu, boruya benzer.

ünbûse

: انبوثه

(a. i.) : çocukların oyunu.

ünbûş, ünbûşe

: انبوش ، انبوشه

bot. nebat kökü, kökü yerden takımiyle çıkarılan fidan, ağaç.

ünmâ

: انمی

(a. i.) : içi ssman, ot doldurulmuş şey.

üns

: انس

(a. i.) : 1) alışıklık, alışkanlık, alışma.

üns tutmak

:  

alışmak; düşüp kalkmak. 2) tas. kalbde, Cemâl-i Hazret-i ilâhiyye müşahedesinin eseri.

ünsâ

: انثی

(a. s. i. c. : inâs) : dişi, kadın, kız.

ünsâ-üns

: انسا انس

(a. i.) : sıkıfıkı konuşma.

ünsî, ünsiyye

: انسی ، انسيه

(a. s.) : 1) alışmış, sokulgan. 2) i. arkadaş. 3) [birincisi] erkek, [ikincisi] kadın adı. 4) ünsî, [eskiden] kamı? kalemin iki kısımdan meydana gelen kesik kısmının alt parçası, ("üst parçasına : "vahşî" denilirdi]

ünsiyyet

: انسيت

(o. i.) : alışkanlık, ahbaplık, arkadaşlık.

ünşûde

: انشوده

(a. i. c. : enâşîd) : okunmuş, söylenmiş şiir.

ünsûta

: انشوطه

(a. i.) : ilmik, düğüm.

ünûf

: انوف

(a. i. enf'in c.) : anat. burunlar. Tergim-i ünûf : 1) burunlarını kırmak, kibirlerini kırmak; 2) hakaret etmek.

ünûset

: انوف

(a. i.) : dişilik.

ünvân

: انوثت

(a. i.) : 1) kitap, mecmua, makale başlımı, (bkz. : ser-levha). 2) ad, isim, lâ-kab. Sâhib-i ünvân : yüksek mevki sahibi.

ünzûha

: انزوهه

(a. i.) : kibir, gurur; büyüklük.