ülbe |
: | البه |
(a. i.) : 1) açlık, (bkz : cû'). 2) kıtlık. |
ülbûb |
: | البوب |
(a.) : kiraz çekirdeği. |
ülfet |
: | الفت |
(a. i.) : 1) alışma, kaynaşma. 2) görüşme, konuşma. 3) ahbaplık, dostluk. 4) huy etme. Germ-ülfet : sıkı fıkı, içli dışlı. |
ülfet-ger |
: | الفتگر |
(a. f. b. s.) : ülfet edici, eden. |
ülfet-gerî |
: | الفتگری |
(a. f. b. i.) : ülfetgerlik, ülfet edicilik. |
ülhiyye |
: | الهيه |
(a. i.) : oyuncak, çocuk oyuncağı, (bkz. : bâzîçe, ülhüvve). |
ülhüvve |
: | الهوه |
(a. i.) : oyuncak, çocuk oyuncağı, (bkz. : bâzîçe, ülhiyye). |
ül-in-nühl |
: | اولی النها |
(a. b. i.) : akıllı kimseler. |
ül'ûbe |
: | العوبه |
(a. i.) : oyun, piyes. |
ül'übân |
: | العبان |
(a. i.) : oyuncu aktör. |
ülü-l-ebsâr |
: | اولی الابصار |
(a. b. i.) : görüş kabiliyetinde olan kimseler. |
ülü-l-elbâb |
: | اولو الالباب |
(a. b. i.) : sağduyu sahibi olan kimseler. |
ülü-l-emr |
: | اولی الامر |
(a. b. i.) : 1) pâdişâh, kanun vâzıı. 2) Müslümanların yetkili olan âmirleri, [halîfelere, kadılara, kumandanlara şâmildir] |
ülüm |
: | الم |
(f. i.) : bölük, cemaat, takım. |
ülüm ülüm |
: |
bölük bölük, takım takım. |