usare

: عصاره

(a. i.) : 1) özsu, sıkılan şeylerden çıkan su. 2) "besisuyu, fr. seve.

usâre-i hâss

:  

bot. acı marul denilen bir ottan elde edilen hulâsa olup esabî hastalıklarda kullanılır.

usâre-i hücreviyye

:  

bot. hücre özsuyu.

usâre-i ineb (üzüm suyu)

:  

şıra.

usâre-i mi'deviyye

:  

anat. mîde salgısı.

usâre-i müstahzara

:  

bot. ongun besisuyu, fr. seve elabore.

usâre-i nevâtiyye

:  

bot. çekirdek özsuyu, fr. suc nucleaire.

usât

: عصات

(a. s. âsî'nin c.) : 1) âsîler, itaatsizler, zorbalar. 2) günahkârlar.

usefâ

: عسفاء

(a. i. asif'in c.) : 1) ırgatlar. 2) rençberler.

useybât

: عصيبات

(a. i. useybe'nin c.) : bot. küçük damarlar.

useybât-ı ûlâ

:  

bot. yaprağı iki kısma ayıran damarlar.

useybât-ı saniye

:  

bot. yaprağı iki kısma ayıran damarların iki yanından çıkan damarlar.

useybât-ı sâlise

:  

bot. useybât-ı saniyenin iki yanından çıkan damarlar.

useybe

: عصيبه

(a. i. c. : useybât) : bot. damar, yaprağı bir takım kısımlara ayıran liflerden her biri.

useyle

: عسيله

(a. i.) : 1) bal kadar tatlı olan küçük bir şey. 2) cinsî münâsebet, çiftleşme.

useyye

: عصيه

(a. i.) : fels. çomak, fr. bâtonnet.

uslûc

: عسلوج

(a. i. c. : assâlîc) : yeni belirmiş ağaç budağı.

usmân

: عثمان

(a. h. i.) : Osman.

usmânî

: عثمانی

1) Hz. Osmanla ilgili. 2) Osmanlılara âit, Osmanlılarla ilgili,

usmâniyân

: عثمانيان

(a. h. i. c.) : Osmanlılar, Osman Oğulları.

usmûh

: عصموخ

(a. i.) : 1) kulak, (bkz. : sımâh, üzn). 2) kulak deliği.

usr

: عسر

(a. i.) : 1) güçlük, zorluk; zor iş. 2) sıkıntı, darlık, kıtlık.

usr-ül-bevl

:  

sidik zorluğu.

usr-ün-nefes

:  

nefes darlığı, (bkz. : zîk-i sadr).

usret

: عسرت

(a. i.) : zor, güçlük, zahmet, sıkıntı, zorluk.

usret-i bel'

:  

hek. yutkunma zorluğu.

usret-i hazm

:  

hek. hazım ('sindirim) güçlüğü.

usret-i teneffüs

:  

hek. nefes darlığı.

usret-i hayr

:  

hek. regl bozukluğu [kadınlarda]

ûstâd

: اوستاد

(f. i.) : (bkz. : üstâd).

ûstâh

: اوستاخ

(f. s.) : (bkz : üstâh).

ûstâm

: اوستام

(f. i.) : 1) altın veya gümüşten yapılmış at eğeri, üzengi, (bkz. : üstâm). 2) s. emîn, güvenilir.

ûstâz

: اوستاذ

(f. i.) : (bkz. : üstâz).

ustuble

: اصطبله

(a. i.) : üstüpü.

ustumme

: اصطمه

(a. i.) : (bkz. : uztumme).

usturlâb

: اسطرلاب

(a. i.) : astr. [eskiden] yıldızların Arz'a nazaran yükseklik derecesini bulmakta kullanılan âlet.

usûl

: اصول

(a. i. : asl'ın c.) : 1) asıllar, kökler. 2) bir ilmin veya tekniğin asıl mevzûundan önce öğrenilmesi gereken esas, başlangıç bilgi. 3) başlangıç. 4) yol, yöntem, tertip, metod, nizam, kaide, düzen, fr. methode.

usûl-i aşere

:  

tas. seyr ve sülûke giren mürit için kabul edilen on esas : [l. tövbe; 2) zühd : dünyâ nimetlerinden, şehvetten nefsini kesme; 3) Allah'a tevekkül; 4) kanaat; 5) uzlet : halkla teması kesme; 6) zikir; 7) Allah'a yönelme; 8) murakabe; 9) kendi nefsinin rızâsından çıkıp Allah'ın rızâsına girme. 10) takva]

usûl-i fıkıh

:  

fıkıh ilminin prensiplerinden bahseden ilim; fıkıh metodolojisi,

usûl-i hadîs

:  

hadîs ilminin dayandığı prensipler; hadîs metodolojisi.

usûl-i muzâafa

:  

muhasebede yevmiye defterine borçlu hesabının karşılığı olan alacaklı hesabının da, birisi aktif, diğeri pasif tablolarında olmak üzere, aynı zamanda kaydedilmesi hâlidir, [bu metoda âit ilk bilgiler 1294 yılında rahip Lukas Paçiolo'-nun : "Summa de Aritmetica Geometri Proportioni et Proportinalita" adlı eserinde görülmüş ve bu usûle "Italvan usûlü" de denilmektedir]

usûl ve fürû

:  

fık. bir kimsenin kendinden ön-cekileriyle sonrakileri, ataları ve çocukları.

usûlî, usûliyye

: اصولي ، اصوليه

(a. s.) : usûle ait, usulle ilgili, fr. methodique.

usûliyyât

: اصوليات

(a. i. c.) : usul, metot bilgisi, fr. methodologie.

usûliyyûn

: اصوليون

(a. i. c.) : 1) usûl-i fıkıh veya usûl-i hadîs bilginleri. 2) metoda bağlı kalanlar, fr. methodistes.

us'us

: عصعص

(a. i.) : anat. kuyruk sokumu.

uşak

: اشق

(f. i.) : kim. amonyak.

uşb

: عشب

(a. i.) : taze ot.

uşeyyâ

: اشيا

(a. i. eşyâ'dan) : eşyâcıklar, küçük şeyler.

usîr

: عشير

(a. i.) : taze ot, taze çayır.

uss

: عش

(a. i.) : kuş yuvası.