unât

: عنات

(a. ânî'nin c.) : 1) esirler, tutsaklar. 2) âdî, aşağılık kimseler.

unayk

: عنيق

(a. i.) : 1) boyuncuk, gerdancık. 2) hek. dişin tac kısmı ile kök ü arasındaki küçük düğüm.

unf

: عنف

(a. i.) : şiddet, sertlik, kabalık.

unfen

: عنفا

(a. zf.) : şiddetle, sertlikle, kabalıkla; zorla.

unfî, unfiyye

: عنفی ، عنفيه

(a. s.) : şiddetli, sert, kaba.

unfuvân

: عنفوان

(a. i.) : 1) gençliğin ve güzelliğin başlangıcı; bir şeyin tazelik zamanı. 2) tazelik, parlaklık.

unfuvân-i şebib

:  

gençlik çağı, tazelik.

unk

: عنق

(a. i. c. : a'nâk) : boyun, gerdan. Darb-ı unk : boynunu vurma. unk-üd-decâce : astr. decâce suretinin meşhur beş yıldızından biri. unk-ül-hayye (yılan boynu) : astr. yılan şeklindeki yirmi beş yıldızın en meşhuru.

unkua

: انقوعه

("ku" uzun okunur, a. i.) : su oluğu sandığı, suyun akarken irkilip biriktiği yer.

unkud

: عنقود

("ku" uzun okunur, a. i. c. : anâkıd) : salkım, meyva salkımı. unkud-i heremî : üzüm salkımı, üzüm salkımı gibi.

unnâb

: عناب

(a. i.) : bot. hünnap.

unnâbî

: عنابی

(a. s.) : hünnap renginde.

unnâbiyye

: عنابيه

(a. i.) : bot. hünnapgiller.

unsul

: عنصل

(a. i.) : bot. adasoğanı. [şurubu : kalb hastalıklarına, kan bozukluğuna ve zatülcenbe karşı kullanılır]

unsur

: عنصر

(a. i. c. : anâsır) : 1) mürekkep cisimleri meydana getiren basit cisimlerin her biri, eleman. 2) bir bütünden ayrılıp ayrı bir fırka, hey'et meydana getiren kısım. 3) madde, esas, kök.

unsur-ı a'zam

:  

tas. Hazret-i ehadiyyetten nazil olan mertebeler.

unûşe

: انوشه

(a. i.) : 1) huzur, refah, rahatlık. 2) şarap, (bkz. : bade, sahpâ). 3) mecûsî âvîni. 4) merhamet; adalet. 5) beğenme, aferin, [nazımda "ünûşâ" denilebilir]

unve

: عنوه

(a. i.) : zor, kuvvet gösterme.

unveten

: عنوة

(a. zf.) : zorla, cebirle.