umde

: عمده

(a. i.) : 1) dayanılacak, güvenilecek şey, kimse, yer; dayak, dayanak, destek. 2) ilke, prensip. 3) herkesin güvendiği, îtimâdı olan kimse.

umdet-ül-lslâm

:  

büyük islâm âlimi İmâm-ı Gazzâlî.

umdet-ül-ma'nevî

:  

tas. semâvâtın mâbih-it-te-messükü yânî semâları mürtefi' ve âlî tutan şey.

umk

: عمق

(a. i.) : derinlik, (bkz. : gavr).

umkan

: عمقا

(a. zf.) : derinliğine.

ummâl

: عمال

(a. i. âmil'in c.) : idare me'murları; valiler, mutasarrıflar.

umman

: عمان

(a. i.) : ulu, büyük, engin deniz, okyanus.

ummân-ı adem

:  

yokluk denizi.

umman

: عمان

(a. h. i.) : Arap Yarımadasının güney-doğu köşesi olan geniş kıt'a ve bu kıt'anın kıyısından Hind kıyılarına ve güneye doğru uzanan açık deniz. Bahr-i Umman : Hind Okyanusu.

umrân

: عمران

(a. i.) : 1) ma'murluk, bayındırlık, bayındırlaşma. 2) medeniyet, ilerleme, refah ve saadet, mutluluk.

umrânî

: عمرانی

(a. i.) : 1) ma'murluk, bayındırlığa ve medeniyete âit, ma'murlukla, bayındırlıkla ve medeniyetle ilgili.

umrâniyyet

: عمرانيت

(a. i.) : (bkz. : umrân).

umre

: عمره

(a. i. c. : umurât) : hac mevsiminin dışında Kâbeyi ve Mekke-i Mükerreme'nin mübarek yerlerini ziyaret etme.

umre-i nebevi

:  

Hz. Muhammed (Alehisselâm)'in hac farzol-madan evvelki haccı.

umuhet

: عموهت

(a. i.) : yapılacak işde, tutulacak yolda tereddüdetme, duraksama.

umum

: عموم

(a. i.) : 1) umûmî (*genel) olma. 2) hep, bütün, cümle, herkes. 3) bütün insanlar, bütün halk.

umûm ve huscs-ı mutlak

:  

mant. yalnız biri ötekinin bütün efradını câmî olan iki kelime arasındaki nisbet : "her insan canlı olma bakımından hayvandır, fakat her hayvan insan değildir. . " gibi.

umûm ve husus min vech

:  

mant. bir maddede toplanıp, iki maddede ayrılan iki kelime arasındaki nisbet : "insan", "beyaz" gibi.

umûmen

: عموما

(a. zf.) : bütün, hep; herkese olduğu gibi.

umûmet

: عمومت

(a. i.) : amca olma, amcalık.

umûmî, umûmiyye

: عمومی ، عموميه

(a. s.) : umûma, herkese âit, herkesle ilgili. Afv-i umûmî (Umumî aff) : bütün suçluların salıverilmesi. Ah-vâl-i umûmivye : umûmî vaziyet (*genel durum). Emniyyet-i umûmivye : (umûmî emniyet) : polis kuvvetleri genel müdürlüğü. Harb-i umûmi : (umûmî harp) : dünyâ savaşı. Müdîr-i umûmî : umum (*genel) müdür. Müdîriyyet-i umûmiyye : umum müdürlük (*genel müdürlük). Târih-i umûmî : umumî (*genel) târih.

umûmiyyat

: عموميات

(a. i. umûmiyyet'in c.) : umûmî (*genel) mevzular (*konular).

umûmiyyet

: عموميت

(o. i. c. : umûmiyyât) : umumîlik, bir şeyin herkese âit olması, 'genellik.

umûmiyyetle

:  

umûmî (*genel) olarak.

umur

: امور

(a. i. emr'in c.) : işler, hususlar, maddeler, şeyler. Müshil-ül-umür : işleri kolaylaştıran; Allah.

umûr-i askeriyye

:  

askerlik işleri.

umûr-i bey t iy ye

:  

ev işleri.

umûr-i dünyeviyye

:  

dünyâya âit işler.

umûr-i hayriyye

:  

hayır işleri.

umûr-i me'mûre

:  

yapılması emrolunmuş işler.

umûr-i mühimme

:  

ehemmiyetli işler.

umûr-i mülkiyye

:  

halka âit işler; [Tanzimat'tan önce] içişleri.

umûr-i müsbite

:  

sabit olmuş işler.

umûr-i nâfia

:  

bayındırlık işleri.

umûr-i siyâsiyye

:  

politika işleri.

umûr-i tevliyet

:  

huk. [eskiden] mütevelli tarafından yapılması lâzımgelen işler.

umûr-i zâtîyye

:  

şahsa mahsus işler.

umûr-âşnâ

: امور آشنا

(a. f. b. s. c. : umûr-aşnâyân) : işbilir, işten anlar, (bkz. : kâr-âşnâ).

umûr-aşnâyân

: امور آشنايان

(a. f. b. s. umûr-âşnâ'nın c.) : işbilirler.

umurât

: عمرات

(a. i. umre'nin c.) : hac mevsiminin dışında Kâ'beyi ve Mekke-i Mükerre-me'nin mübarek yerlerini ziyarette bulunmalar.

umûr-dîde

: امور ديده

(a. f. b. s. c. : umûr-didegân) : işten anlar, tecrübeli [kimse]

umur-dîdenin

: امور ديدگان

(a. f. b. s. umûr-dîde'nin c.) : işten anlıyanlar, tecrübeli olanlar.

umyân

: عميان

(a. s. a'mâ'nın c.) : körler, (bkz. : nâ-bînâyân).

umye

: عميه

(a. s.) : azgın, gümrah.