ud

: عود

(a. i. c. : a'vâd, îdan) : 1) ağaç, odun. (bkz. : haşeb). 2) ödağacı. 3) müz. ut.

ud-ül-karh

:  

hele. bir çeşit yara.

udâl

: عضال

(a. i.) : hele. çaresiz, tedâvî edilemiyen [hastalık] . Dâ-i udâl. Derd-i udâl : çaresiz dert.

udhiyye

: اضحيه

(a. i. c. : edâhî) : 1) kuşluk vakti kesilen kurban. 2) kurban. îd-i udhiyye : kurban bayramı, (bkz. : îd-i adhâ).

udhfilc, udhûke

: اضحوک ، اضحوکه

(a. i. dahk ve dıhik'den) : gülünç şey, gülünecek şey, komedi.

udhûke-perdâz

: اضحوکه پرداز

(a. f. b. s.) : güldürücü, komik.

udhume

: اضحومه

(a. i.) : bohça, yastık. (eskiden bâzı kadınlar, bellerini ince göstermek için kıçlarının üzerine bağlarlarmış]

ûdi

: عودی

(a. s.) : 1) müz. ut çalan. 2) bot. ut biçiminde olan yapraklar, "bitkiler.

udlule

: اضلوله

(a. i.) : doğru yoldan sapma, sapıtma ["hidâyet" in zıddı]

udul

: عدول

(a. i.) : 1) sapma, yoldan çıkma. 2) geri dönme, vazgeçme, (bkz. : nükûl). 3) (âdil'in c.) âdil, adalet sahibi olanlar, hakdan aynlmıyanlar, hakkı yerine getirenler.

udvân

: عدوان

(a. i.) : 1) düşmanlık, (bkz : adavet, zahl). 2) haksızlık, zulüm.