temâcüd |
: | تماجد |
(a. i. mecd'den) : ululuğunu, büyüklüğünü, şerefini çoğaltma. |
temâdî |
: | تمادی |
(a. i.) : sürme, sürüp gitme, uzama, devâmedegelme. |
tema'dün |
: | تمعدن |
(a. i. ma'den'den) : mâdenleşme, mâden hâline geçme. |
temahhut |
: | تمخط |
(a. i.) : sümkürme. |
temâhül |
: | تماهل |
(a. i.) : mühlet verme; ağır davranma. |
temâlük |
: | تمالك |
(a. i.) : kendine hâkim olma, nefsini tutabilme. |
temânü' |
: | تمانع |
(a. i.) : fels. fr. exclu-sion. |
temaruz |
: | تمارض |
(a. i. maraz'dan. c. : temâruzât) : yalandan hastalanma, kendini hasta gibi gösterme. |
temâruzât |
: | تمارضات |
(a. i. temâruz'un c.) : yalandan hastalanmalar, kendini hasta gibi göstermeler. |
temâsih |
: | تماسيح |
(a. i. timsâh'ın c.) : timsahlar. |
temâsîl |
: | تماثيل |
(a. i. timsâl'in c.) : timsaller, suretler, resimler; semboller. |
temass |
: | تماسيح |
(a. i. mess'den) : 1) birbirine değme, dokunma. 2) yan yana bulunma. 3) münâsebette bulunma; ilfsik. |
temâsül |
: | تماثل |
(a. i. mesl'den. c. : temasülât) : 1) benzeme, benzeyip, (bkz. : müşabehet). 2) mat. kesirsiz taksim kabul etme. |
temâsül-i a'dâd |
: |
fer. biri mirasçı adedini, diğeri de mirastaki hisseyi ifâde eden iki sayının birbirine müsâvî (*eşit) olması hâli. |
|
temâsülât |
: | تماثلات |
(a. i. temâsül'ürv c.) : 1) benzemeler, benzeyişler. 2) mat. kesirsiz taksim kabul etmeler. |
temâşâ |
: | تماشا |
(f. i.) : 1) bakıp seyretme. 2) gezme, (bkz. : teferrüc3, tenezzüh). Şâyân-ı temâşâ : görülmiye değer. |
temâşâ-gâh |
: | تماشا گاه |
(f. b. i.) : 1) seyir ve gezinti yeri. 2) tiyatro. 3) sinema. |
temâşâ-geh |
: | تماشاكه |
(f. b. i.) : (bkz : temâşâ-gâh). |
temâşâ-ger |
: | تماشاگر |
(f. b. i. c. : temâşâ-gerân) : seyirci. |
temâşâ-gerân |
: | تماشاگران |
(f. b. i. temâşâ-ger'in c.) : seyirciler. |
temâşâ-gerî |
: | تماشاگری |
(f. b. i.) : seyircilik. |
temâşâ-hâne |
: | تماشاخانه |
(f. b. i.) : 1) etrâft temâşâ edecek yer. 2) mec. dünyâ. 3) tiyatro oynanan yer. |
temâşâ-hâne-i garâib |
: |
garip şeylerin görülme yer!. |
|
temâşâ-kâr |
: | تماشا كاری |
(f. b. i.) : seyircilik, seyirci vaziyeti. |
temattî |
: | تمطی |
(a. i. matiyy'den) : gerinme [vücutta duyulan ağırlıktan dolayı] |
temattur |
: | تمطر |
(a. i. matar'dan) : yağmur yağma; sıcak mevsimde serinlemek üzere yağmur altına çıkma. |
temâviit |
: | تماوت |
(a. i.) : kendini ölmüş gibi gösterme. |
temayül |
: | تمايل |
(a. i. meyl'den. c. : temâyülât) : 1) meyletme, eğilme, bir yana çarpılma. 2) bir yana veya bir kimseye fazla tarafdârlık ve sevgi gösterme. |
temâyül-i rahim |
: |
hek. rahim çarpıklığı. |
|
temâyülât |
: | تمايلات |
(a. i. temâyül'ün c.) : meyiller, muhabbetler, sevgiler. |
temayüz |
: | تمايض |
(a. i. c. : temâyüzât) : yükselme, üstün olma. |
temâyüzât |
: | تمايضات |
(a. i. temâyüz'ün c.) : yükselmeler, üstün olmalar. |
temazmuz |
: | تماضمض |
(a. i. mazmaza'dan) : ağzını su ile çalkalama. |
temâzüc |
: | تمازج |
(a. i.) : şakalaşma. |
temcid |
: | تمجيد |
(a. i. mecd'den. c. : temcîdât) : 1) ululama, ağırlama. 2) sabah namazı vaktinden evvel minarelerde belli makamlarda söylenen Arapça niyaz ilâhisi [ilkönce Hz. Bilâl-i Habeşî tarafından söylenmiştir] |
temcîdât |
: | تمجيدات |
(a. i. temcîd'ln c.) : 1) ululamalar, ağırlamalar. 2) sabah namazı vaktinden evvel minarelerde söylenen niyaz ilâhileri. |
temcîs |
: | تمجيس |
(a. i.) : birisini mecûsî dînine sokma. |
temdîd |
: | تمديد |
(a. i. medd'den) : 1) uzatma, uzatılma; sürdürme, (bkz. : tatvîl). 2) bir harfi uzun okuma, çekme, (bkz. : imâle). |
temdîh |
: | تمديح |
(a. i. medh'den. c. : dîhât) : çok övme. |
temdîhât |
: | تمديحات |
(a. i. temdîh'in c.) : çok övmeler. |
temeccüd |
: | تمجد |
(a. i.) : ululaşma, şeref sahibi olma. |
temeddüh |
: | تمدح |
(a. i. medh'den c. : temeddühât) : böbürlenme. |
temeddühât |
: | تمدحات |
(a. i. temeddüh'ün c.) : böbürlenmeler. |
temeddün |
: | تمدن |
(a. i. medeniyyet'den) : medenîleşme, medenî olma, * uygarlaşma. |
temehdî |
: | تمهدی |
(a. i.) : mehdîleşme, meh-dîlik dâvasına kalkışma, mehdîlik dâvasında bulunma. |
temehhüd |
: | تمهد |
(a. i. mehd'den) : 1) yayılıp döşenme. 2) mehdîlik satma. |
temehhür |
: | تمهر |
(o. i. mahâret'den) : mahir olma, uz elli olma. |
temekkün |
: | تمكن |
(a. i. mekânet'den) : mekânlanma, yerleşme, yer tutma. |
temellük |
: | تملق |
(a. i. c. : temellukat) : yaltaklanma |
temellukat |
: | تملقات |
("ka" uzun okunur, a. i. temelluk'un c.) : yaltaklanmalar. |
temellük |
: | تملك |
(a. i. melk ve mülk'den. c. : temellukat) : mülk edinme, kendine mal etme, sahip olma. |
temellukat |
: | تملكات |
(a. i. temellük'ün c.) : mülk edinmeler, kendine mal etmeler, sahip olmalar. |
temellül |
: | تملل |
(a. i. millet'den) : 1) milletlenme, bir milletin... ferdi olma. 2) bir dîne mensûbolma. 3) (melel, melâl'den) hek. hastalığın te'sîriyle yatakta rahat yatamayıp, kımıldanıp durma. |
temelmül |
: | تململ |
(a. i.) : yatakta rahat olmama. |
temenna |
: | تمنی |
(o. i.) : 1) (bkz. : temennî). 2) el ile selâm verme. |
temenni |
: | تمني |
(a. i. c. : temenniyyât) : dileme, dilek, istek. |
temenniyyât |
: | تمنيات |
(a. i. temennî'nin c.) : dilemeler, dilekler, istekler. |
temerküz |
: | تمركز |
(a. i. merkez'den) : 1) merkez tutma. 2) toplanma. 3) birikme, yığılma. |
temermür |
: | تمرمر |
(a. i.) : hek. Devamlı olarak dil ve dudakların titremesinden ibaret bir hastalık. |
temerrüd |
: | تمرد |
(a. i. c. : temerrüdât) : dikbaşlılık, inat, direnme. |
temerrüdât |
: | تمردات |
(a. i. temerrüd'ün c.) : dikbaşlılıklar, inâdetmeler, direnmeler. |
temerrün |
: | تمرن |
(a. i.) : tekrar ettire et-tire alıştırma; idman yapma, egzersiz yapma. |
temeshur |
: | تمسخر |
(a. i. c. : temeshurât) : maskaralanmak, maskaralık etmek. |
temeshurât |
: | تمسخرات |
(a. i. temeshur'un c.) : maskaralıklar. |
temeskün |
: | تمسكن |
(a. i.) : miskin olma, miskinleşme. |
temessüh |
: | تمسح |
(a. i. mesn'den) : 1) meshetme, bir şeye el sürme. 2) bir şeye sürünme. |
temessüh |
: | تمسخ |
(a. i.) : mesn olma, şekil değiştirme. |
temessühî |
: | تمسخی |
(a. s.) : meshe inanan. |
temessük |
: | تمسك |
(a. i. c. : temessükât) : 1) tutunma, sarılma. 2) borç senedi. |
temessül |
: | تمثل |
(a. i. misl'den. c. : temessülât) : 1) bir şekil ve surete girme, cisimlenme. 2) benzeşme. 3) biy. "özümleme, fr. assimila-tion. |
temessülât |
: | تمثلات |
(a. i. temessül'ün c.) : temessüller. |
temeşşî |
: | تمشی |
(s. i. meşy'den) : yürüme, [ma'neviyatta kullanılır] |
temeşşuk |
: | تمشق |
(a. i. meşk'den) : meşk alma; meşk yazma |
temeşşut |
: | تمشط |
(a. i. muşt'dan) : saçını, sakalını tarama, saç sakal taranılma. |
temeteu' |
: | تمتع |
(a. i. c. : temettuât) : 1) kâr etme, kazanma. 2) kâr, fayda. H'sse-i temettü' : bir şirket hissedarlarından her birine isabet eden kâr. |
temettuât |
: | تمتعات |
(a. i. temettu'un c.) : kârlar, faydalar. |
temevvüc |
: | تموج |
(a. i. mevc'den. c. : temevvücat) : dalgalanma, dalgalı olma, dalga dalga olma. (bkz. : telâtum). |
temevvücât |
: | تموجات |
(a. i. temevvüc'ün c.) : dalgalanmalar. |
temevvül |
: | تمول |
(a. i. mâl'den) : mal edinme, zenginleşme. |
temevvüt |
: | تموت |
(o. i. mevt'den) : hek. bir organın çürüyüp ölü hâline geçmesi. |
temevyü' |
: | تميع |
(a. i. mey'den. c. : temeyyüât) : mayi (sıvı) hâline gelme, cıvıklaşma; kim. *sıvınma, fr. liquefaction. |
temeyyüât |
: | تميعات |
(a. i. temeyyü'ün c.) : mayi (sıvı) hâline gelmeler, cıvıklaşmalar; kim. * sıvınmalar, fr. liquefactions. |
temeyyüh |
: | تميه |
(a. i.) : sulanma. |
temeyyüh-i dem |
: |
hek. kanın sulanması. |
|
temeyyüz |
: | تميز |
(a. i. c. : temeyyüzât) : kendini aösterme, sivrilme, benzerlerinden farklı olma. Mâ-bihi-t-temeyyüz : kendisiyle temeyyüz edilen şey. |
temeyyüzât |
: | تميزات |
(a. i. temeyyüz'ün c.) : temeyyüzler. |
temezzuk |
: | تمزق |
(a. i.) : yırtılma, parça parça olma. |
temhid |
: | تمهيد |
(a. i. meıd'den. c. : temhîdât) : 1) yayma; döşetme. 2) düzeltme; düzenleme. |
temhîdât |
: | تمهيدات |
(a. i. temhîd'in c.) : mukaddimeler, ağız yapmalar; ifâdeler. |
temhîk |
: | تمحيق |
(a. i.) : iptal etme. |
temhîl |
: | تمهيل |
(a. i. mehl'den. c. : temhîlât) : mühlet, mehil verme, sonraya bırakma, * erteleme; zaman ve fırsat yerme. |
temhîlât |
: | تمهيلات |
(a. i. temhirin c.) : mehil vermeler, sonraya bırakmalar, * ertelemeler. |
temhir |
: | تمهير |
(a. i. mühr'den) : mühürleme. |
temhîrivye |
: | تمهيريه |
(a. i.) : mühür parası, bir kâğıdın resmî şekil alması için gereken mühürün basılması işinde ödenecek ücret. |
temhîs |
: | تمحيص |
(a. i. c. : temhîsât) : tec-Tübe, imtihan etme. |
temhîsât |
: | تمحيصات |
(a. i. temhîs'in c.) : tecrübeler, imtihan etmeler. |
temime |
: | تميمه |
(a. i.) : nazar boncuğu, nazarlık, |
te'mîn |
: | تأمين |
(a. i. emn'den) : 1) güvenlik hissi verme 2) sağlamlaştırma. 3) elde etme. 4) * sağlama. |
te'mînât |
: | تأمينات |
(a. i. te'mîn'in c.) : * inanca, * güvence, sağlamlık bakımından gösterilen kefil, verilen söz veya para. |
temînen |
: | تأمينا |
(a. zf.) : te'mîn suretiyle. |
te'mît |
: | تأميت |
(a. i.) : zihnen tahmin etme. (bkz. : tahmin, takdir). |
temkîn |
: | تمكين |
(a. i. mekânet'den) : 1) ağır başlılık. 2) hek. hastalığın bir yere yerleşmesi. 3) ihtiyat, tedbir. Ehl-i temkîn : 1) ağırbaşlı; 2) tas. televvünden kurtulup huzur ve sükûna mazhar olmuş kimse. Pür-temkîn : çok ağırbaşlı. |
temlie |
: | تملئه |
(a. i. mel'den) : ağız ağıza doldurma. |
temlih |
: | تمليح |
(a. i. milh'den) : 1) tuzlama, içine tuz katma; tuza yatırma. 2) ed. söz arasında güzel bir mazmun (nükteli, cinaslı, güzel söz) söyleme. |
temlîhât |
: | تمليحات |
(a. i. temlîh'in c.) : temlihler, nükteli, cinaslı, güzel sözler. |
temlik |
: | تمليك |
(a. i. melk ve mülk'den. c. : temlîkât) : mülk olarak verme. |
temlîkât |
: | تمليكات |
(a. i. temlîk'in c.) : mülk olarak vermeler. |
temliken |
: | تمليكاً |
(a. zf.) : mülk olarak vermek suretiyle. |
temlîk-nâme |
: | تمليكنامه |
(a. f. b. i.) : arâzî-i emîriye menfaatlerinin bir cihete tahsisi veya muktazî şartlarına mukarin olarak rakabenin temlikini tazammun eden vesika |
temlîs |
: | تمليس |
(a. i. melis'den) : düzleme, pürüzlerini giderme. |
temliye |
: | تمليه |
(a. i.) : doldurma, doldurulma. |
temmâr |
: | تمار |
(a. i.) : hurmacı, hurma satan. |
temme |
: | تم |
(a. fi.) : "bitti, tamam oldu" manasınadır. [kitapların sonuna yazılmak âdet idil. |
temmet |
: | تمت |
(a. fi.) : "temme" nin müennesidir] . (bkz. : temme). |
temmûziye |
: | تموزيه |
(a. i.) : yazdan ve sıcaktan bahs ile medhe dâir yazılan kasîde. |
temr |
: | تمر |
(a. i.) : hurma, (bkz : nahl). |
temr-i Hindî |
: |
Hind hurması, demirhindi, [mey-vasiyle şerbeti yapılır] |
|
temre |
: | تمره |
(a. i.) : bir tek hurma. |
temrî |
: | تمری |
(a. i.) : hurmayı seven. |
temrîh |
: | تمريخ |
(a. i.) : hafifçe sürme, uğuşturma. |
temrin |
: | تمرين |
(a. i. c. : temrînât) : alıştırma, idman yaptırma, yaptırılma, egzersiz, idman. |
temrînât |
: | تمرينات |
(a. i. temrîn'in c.) : temrinler, egzersizler, idmanlar. |
temrîr |
: | تمرير |
(a. i.) : acılık verme, verilme. |
temrîz |
: | تمريض |
(a. i. maraz'dan) : zayıf gösterme, gösterilme [daha çok söz hak.] ) |
temsîh |
: | تمسيخ |
(a. i. mesh'den) : Allah'ın insanın maymun kılığına sokması. |
temsîh |
: | تمسيح |
(a. i.) : (bkz. : mesh). |
temsil |
: | تمثيل |
(a. i. mesl'den. c. : temsîlât) : 1) benzetme, (bkz. : teşbîh) - 2) bir şeyin aynini yapma. 3) örnek söz; söz gelişi. 4) tiyatro oyunu. 5) *özümleme, alınan gıdanın uzviyete dâhil edilmesi, fr. assimilation. 6) [birinin veya bir toupluluğun] adına hareket. |
temsîlât |
: | تميثلات |
(a. i. temstl'in c.) : temsiller. |
temsilî |
: | تمثيلی |
(a. s.) : temsile âit, temsil ile ilgili. |
temsîliye |
: | تمثيلی |
(a. i.) : bir yığının bir yığına, birkaç şeyin birkaç şeye benzetilmesi. |
temsîr |
: | تمصير |
(a. i. mısr'dan) : bir yeri şehirlendirme, şehir hâline getirme. |
temsiye |
: | تمسيه |
(a. i.) : "akşamınız hayırlı olsun, tün aydın!" gibi akşam selâmı verme, [Arapçası : mesâküm bi-l-hayr'dır] |
temsît |
: | تمشيط |
(a. i. muşt'dan) : tarama, taranma. |
temşiyet, temşiye |
: | تمشيت ، تمشيه |
(a. i. meşy'den.) : 1) yürütme, yürütülme. 2) meydana gelmesini kolaylaştırma. |
temtî' |
: | تمتيع |
(a. i.) : faydalandırma, faydalandırılma, kâr ettirme, kâr ettirilme. |
temvîh |
: | تمويه |
(a. i. ma'dan. c. : temvîhât) : 1) sulandırma, su katma. 2) ed. sözü yaldızlama. 3) haksız bir şeyi telleyip pullıyarak haklı gösterme. 2) başka bir mâdeni, altın veya gümüş suyuna daldırma, galvano plasti, fr. çıalvanoplastie. |
temvîhât |
: | تمويهات |
(a. i. temvîh'in c.) : 1) sulandırmalar, su katmalar. 2) ed. sözü yaldızlamalar. 3) haksızlıkları haklı göstermeler. |
temvîl |
: | تمويل |
(a. i. mâl'den) : mal sahibi etme, edilme. |
temyî' |
: | تمييء |
(a. i. mey'den) : mâvî(sıvı) hâline getirme; Vız. kim. *sıvındırma [ki fr. liquefier. |
temyî-i hevâ |
: |
fiz. havayı tazyikle, mâyî (sıvı) hâline getirme, sıvı hava. |
|
temyiz |
: | تمييز |
(a. i. meyz'den.) : 1) ayır. ma, ayrılma, seçme, seçilme 2) iyiyi kötüden ayır-detme. 3) [Tanzimat'tan sonra] bir dâvanın üçüncü ve son görülme derecesi. Mahkeme-i temyiz : temyiz mahkemesi (*yargıtay). Divân-ı temyiz : temyiz mahkemesinin kuruluşundan önce bu mahkemenin işini gören dîvân. 4) a. gr. sayıları ve belirsiz isimleri belirten kelime. Meselâ : "işrûne dirhemen = yirmi dirhem" ve "ratle zeyten = bir ratıl zeytinyağı" tâbirlerinde : "dirhemen" ve "zeyten" gibi : |
temyîzen |
: | تمييزا |
(a. zf.) : temyîz suretiyle, temyiz voliyle. |
temzîc |
: | تمزيج |
(a. i. niezc'den) : (bkz : meze). |
temzîk |
: | تمزيق |
(a. i. c. : temzîkat) : yırtma, paralama. |
temzîkat |
: | تمزيقات |
("ka" uzun okunur, a. i. temzîk'in c.) : yırtmalar, paralamalar. |